ETNİSİTEYE DAYALI TERÖRÜN HEDEFİ TOPLUMU AYRIŞITIRMAKTIR

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ETNİSİTEYE DAYALI TERÖRÜN HEDEFİ TOPLUMU AYRIŞITIRMAKTIR


Türkiye 30 yılı aşkın bir süredir PKK terörüyle yaşamaktadır. İlk yıllarda PKK, Kürt halkının özellikle kültürel alandaki bazi haklı taleplerini savunduğunu iddia ediyordu. “Kürdistan İşçi Partisi” adını alarak, aynı zamanda emekten yana bir hareket olduğunu belirtiyordu. 

Ağustos 1984 – Ağustos 2015 yılları arasında PKK, 83.500 terör saldırısı yapmıştır. 6.741 sivil yaşamını kaybederken, 7.230 güvenlik görevlisi şehit edilmiş ve sivillerle birlikte 35.385 kişi yaralanmıştır. Aynı sürede 22.374 terörist öldürülmüş, 1.480 PKK’lı da yaralı olarak yakalanmıştır. PKK’ya karşı yürütülen operasyonlarda 79.648 el bombası, 43.120 tabanca ve 5 milyon 78.562 mermi ele geçirilmiştir. PKK`nın bu sürede uyuşturucu kaçakçılığından ortalama olarak yılda 1,5-3 milyar dolar arasında gelir sağladığı tahmin edilmektedir (Milliyet, 28.8.2015, s.15). Resmi açıklamalara göre PKK ile savaşta 30 yıllık sürede ülkenin doğrudan uğradığı maddi kayıp 350 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.

Bu veriler, Türkiye`nin 30 yıldır nasıl bir tabloyla ve hangi düzeydeki bir sorunla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Suruç olayı bahane edilerek 20 Hazirandan günümüze yoğunlaşan PKK saldırılarında 100`ün üstünde asker ve polis şehit edildi ve 10`un üstünde sivil de yaşamını yitirdi. PKK`nın günümüzde ardı keslimeyen çok yönlü terör saldırılarının baş sorumlusu hiç kuşkusuz başta Erdoğan ve AKP’dir. Ön koşul olarak silahsızlanmayı kabul etmeyen bir terör örgütüyle, hem de ucu açık görüşmeler, asla yapılmamalıydı. Elinde silahlı PKK ile ismine “çözüm süreci” denen iki buçuk yılı aşkın görüşmeler yapılırken, terör örgütünün silahlanmayı daha da yoğunlaştırması ve buna hükümetin kayıtsız kalması, gelinen bu son derece acılı, tehlikeli ve dramatik sonucu doğurmuştur. Bu gerçeği hiç kimse görmemezlikten gelemez.
 
PKK KÜRT-TÜRK ÇATIŞMASINI HEDEFLİYOR
Etnisiteye dayalı terör örgütleri, Dünya`daki diğer örneklerinde görüldüğü gibi, temsilcisi olduğunu iddia ettikleri etnik kesimle, toplumun diğer kesimleri arasında ayrışma ve çatışma yaratma stratejisi izlerler. Ancak bu yolla kendilerine ait bir devleti kurmayı hedeflerler.

PKK, 30 yılda yaptığı 83.500 terör saldırısına ve onbinlerce insanın yasamını kaybetmesine karşın, Türk-Kürt ayrışması ve çatışması hedefine ulaşamamıştır. Türk halkı, Kürt komşusuyla teröre bulaşan PKK’lıyı ayırt etmeyi günümüze değin başarmıştır. Yüzyıllardır bir arada aynı ülke insanı olmak, aynı kaderi paylaşmak, Türkiye Cumuriyeti`nin kuruluşundan günümüze kadar yasalar önünde eşit vatandaş olarak ayrım görmeksizin toplumun tüm kademelerinde görev alabilmek, milyonlarca ortak evlilik ve aile bağları ayrışma ve çatışmayı engelleyen ana unsur olmuştur. Bu nedenle, PKK`nın Kürt ve Türk hakını ayrıştırma ve çatıştırma stratejisi gerçekleşememiştir. Son günlerde HDP binalarına ve Kürt kökenli insanlarımızın iş yerlerine, araçlarına yapılan saldırılar derhal önlenmelidir. Böyle bir durum PKK`nın ayrışma ve çatışma isteğine doğrudan yarar sağlar. Bundan özenle ve kararlılıkla herkes kaçınmalıdır. Son olayların gösterdiği gibi, PKK’ya destek verenler veya sempati duyanlar, doğabilecek çatışma ortamının ülkeye, Kürt ve Türk halkına ve özellikle de kendilerine nelere mal olabileceğini iyi düşünmelidirler.
 
KÜRT HALKI PARLAMENTODA TEMSİL EDİLMEKTEDİR
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana tüm siyasi partilerde, Kürt kökenli milletvekilleri parlamentoya seçilmiş, bakanlar kuruluna ve en üst görevlere gelebilmişlerdir. 7 Haziran 2015 seçimlerinde, Kürt kökenli vatandaşlarımızın ve hatta Türk seçmenlerin de oylarını alarak HDP, 80 milletvekiliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edimektedir. Kürt halkımızın çözüm bekleyen sorunlarının muhatabı artık parlamenter demokrasidir. Kürt kökenli seçmenlerin istem ve beklentilerini karşılama görevini üstlenen HDP`nin, Parlamentodaki varlığı, terör örgütünü ve terör saldırılarını tamamen anlamsız kılmaktadır. PKK’ya yakınlığı ve hatta kısmen iç içeliği açıkça bilinen HDP için, ülkenin ve Kürt halkının cözüm bekleyen sorunlarına, çözüm aranacağı ve tartışılacağı yer, kesinlikle artık TBMM olmak zorundadır.
HDP`nin kendi varlıığına bağlı kalarak, terörün her türlüsüne karşı kesin tavır alması, bunu kanıtlamayı siyasi ilke haline getirmesi ve artık yalnızca parlamenter demokratik yolun tek seçenek olduğunu, günbegün inandırıcı bir açıklıkla ortaya koyması gerekmektedir. Bir yandan Parlamentoda çalışırken, diğer yandan da terör uygulayan bir örgütle yanyana ve hatta iç içe olmak, Dünya`nın hiçbir ülkesinde kabul edilebilr bir politika olamaz, olmamalıdır. Tüm siyasi partilerin HDP`ye terör örgütünden bağımsız olarak politika geliştirmesine destek olmaları gerektiği kanısındayım. Türkiye`de Türk ve Kürt halkının bir arda, barış içersinde, ayrışmadan ve çatışma ortamına girmeksizin yaşamaları, böyle bir politikayı gerektirdiği inancındayım.
 
CHP`YE İVEDİ ÖNERİ
CHP`nin kitle partisi olarak seçmen potansiyelini artırabilmesi, toplumun dinamik kesimlerini kucaklayabilmesi ve bu seçmenlerin aktif desteğini alabilmesi için, 1 Kasım seçimlerinde Vatan Partisi, DSP, Yurt Partisi ve Gezi Direnişi Hareketi ile seçim ittifakına gitmesi büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla yapılan Kılıçdaroğlu-Perinçek görüşmesinin, böyle bir sonucu beraberinde getirmesi, Türkiye için son derece yararlı olacağı kanısındayım. Bu haftaki yazımda bu konuyu işlemeyi düşünmüştüm; ancak aktüel gelişmeler, yukardaki konuya eğilmemi gerektirdi!

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.