0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

ESNAFTAN VE GENÇLERDEN ALMALI YANITI

Çok gerekli durumlar dışında evden pek çıkmam. Zaten Antalya’da, bir yerden bir yere gitmek işkence. Sözüm ona trafiği rahatlatma adına, dolmuşları kaldırıp otobüsle ulaşım sağlamaya başladılar ama trafik de halkın şikâyeti de daha beter oldu. Dolmuş esnafının mağduriyeti ise dayatılanlarla iyiden iyiye arttı. Özetle, hiçbir kesimin işine yaramadı yeni uygulama ama birilerinin fazlasıyla işine yaradığını tahmin etmek güç değil.

Ne anlatacaktım, nereye geldim ama dertler, sorunlar çok olunca, tek birine odaklanmakta zorlanıyor insan…

Esas konuya dönmek gerekirse, dün şehrin merkezindeki bir tütüncüye gitmem gerekti. Her zaman olduğu gibi bir saate yakın otobüs bekledim, bir saate yakın da dolana dolana gidilen yol, 2 saat, 2 saat de aynı şekilde dönüş, 4 saat bu şekilde heba oluyor. İndikten sonra, yürüyerek gidilen yol toplamı da bir saate yakın, bir de alışverişiniz, başka hiçbir yere uğramasanız bile, günün 5-6 saati gidiyor.

Dün de daha önceki gidişimde de olduğu gibi, tütüncüyle sohbet de uzayınca, 8-9 saatimi ev dışında harcamış oldum.

Her gidişimde olduğu gibi, bir önceki gidişimde de yine, çok yorulmuşsunuz abla, biraz dinlenin deyip dükkân içlerinde de sigara içmek yasak olduğundan, sandalyeleri kapı önüne koydu, ardından da çay ikram etti. Sigara yasağından başlayan sohbet, ister istemez gündeme geldi tabii ki.

Esnafa bir dokun, bin ah işit!.. Dert yandı, yandı, söylendi, söylendi… Şaşırdım, daha önce böyle konuşmuyordu pek. “Bunca dert yandınız, bunca söylendiniz ama yine gider evet dersiniz” dedim. “Yok abla yok, Allah korusun, inanın kararsızdım, biraz daha bakayım, biraz daha inceleyeyim de karar vereyim diyordum ama yok, verdim kararımı, hayır diyeceğim. Çünkü o laf kanıma dokundu doğrusu. Evet ben AKP’ye oy verdim hep ama benim kardeşim var, akrabalarım, arkadaşlarım var AKP’li olmayan, onlara terörist dedi. Demek ki bu adam işine gelince yalan konuşuyor, yetmiyor, iftira da atıyor, o nedenle artık kararım kesin, hayır diyeceğim” dedi sinirli bir şekilde.

Gülmüştüm, çok şükür, geç de olsa anlayabilmişsiniz demiştim…

Dün ise, sohbetimizi gören, diğer esnaf da geldi, kuyumcusu, bakkalı, büfecisi, taksicisi… Dükkanlarda, sinek avlıyorlar, hava da güzel, o nedenle dükkânda durmak anlamsız, ortada da güncel bir konu…

Hepsi dertlerini sıralamaya başladı… Çoğu genç çocuklar, bir iki de benimle yaşıt olan… Hepsinin derdi ortak, işsizlik, müşteri yokluğu, insanların alım gücünün kalmadığı. Dertlerini, sorunlarını çözecek mercie iletemediklerinden, yazık, buldukları herkese anlatmaya çalışıyorlar. Çözüm olmayacak ama dertleşme ihtiyacı öncelikle…

Baktım, özellikle de gençler, İslam’ı da iyi biliyor, “Allah aşkına abla, Müslümanlıkta var mı böyle bir şey diye, İslam’a yakışmazlıkları da dile getiriyorlar!.. Sevindim yanlışları görüyor olmalarına…

En üzüldüğüm de çoğu üniversite mezunu çocuklar, kimi telefoncu bir arkadaşının yanına, boğaz tokluğuna sığınmış!.. Kimi kuyumcu dükkanını kapatmış, tamire bırakılan bir iki altının sahiplerini bekliyor, gelip alsınlar, dükkânı boşaltıp gidecek!.. Çay getiren çocuk da üniversite mezunu, o da iş bulamamış, bir çay ocağında servis yapıyor!.. Müşteri bekleyen taksici çocuk da üniversite mezunu!.. Kuzenleri, kardeşleri de üniversite mezunu ve işsizmiş!.. “Tabii abla, AKP’li olmadığımız için, bize iş yok” diyorlar! Tütüncü lise mezunu, o da kasapmış aslında ama o da dükkanını kapatmak zorunda kalmış tütüncülüğe başlamış.

Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim, en çok müşteri gelen de onun o ufacık dükkânı. Diğerleri takılıyor: Abi biz de işleri bırakıp tütüncülüğe mi başlasak, sigarayı bırakın deyip duruyor ama satışlar daha da arttı, dertlenen sigaraya sarılıyor, içmeyenler bile başladı içmeye, bak neredeyse akşam olmak üzere ama bizim dükkanlara gelen bir kişi bile yok, daha siftah etmedik, Allah bereket versin senin dükkân vızır vızır…”

Konu ister istemez, dine de ahlaka da evliliğe de geliyor, boşanmaların artışına da… Gençler; “Yok be abla, ne evlenmesi, evli değiliz, işimiz yok ki eşimiz olsun, nasıl evlenelim bu şartlarda, bir de 3 çocuk yapın diyor, işsiz, eşsiz adamın çocuğu nasıl olacak?!” Demeye başladı…

O arada ellerindeki hayır broşürleriyle bir grup HDP’li geldi. Sohbet etmekte olduklarımızdan biri: Ne o, bizi de PKK’lı yapmaya mı geldiniz, boşuna zahmet etmişsiniz, biz zaten teröristmişiz diye takıldı. Sen geçen gün de aynı yanıtı vermiştin dedi gelenlerden biri, gülüştük… Onlar gidince de “Yalan mı abla, adam bize terörist demedi mi” diyerek sinirlendi!..

Konuşulacak şey çok, dertleşecek de sabaha kadar konuşsak bitecek gibi değil ama hava kararmadan evde olmam gerek, yolum, arabanızla gitseniz 5-10 dk. ama otobüsle saatler sürecek yine, kalkmak zorundayım…

Eee beyler, sonuç, ne diyoruz bu durumda, kararınız nedir, her şeye rağmen evet mi, daha da berbat olmasın diye hayır mı dedim. Hep bir ağızdan: Olur mu abla, ne eveti, evet denir mi, daha da işsiz kalalım diye mi evet diyeceğiz, terör artsın diye mi, ülke elden gitsin diye mi, keyfi yönetim olsun diye mi, ülkemiz ve kendi geleceğimiz, bir kişinin keyfine kalsın diye mi, kaderimiz bir kişinin iki dudağı arasında olsun diye mi, bizi daha da yok saysın, hakaret edip aşağılasınlar diye mi? Tabii ki hayır dediler!.. Bir tanesi ise, “Abla bu gidişle evlenemeyeceğim, daha şimdiden, sadece yandaşları iş bulabiliyor, evet dersem, işi de evliliği de tamamen unutmam gerek, her şey bir yana, evlenebilmek için hayır diyeceğim, valla bekarlık tak etti canıma” dedi, yoldan geçenler bile epey bir güldük onun o sözlerine…

Allah hepsine hayırlı iş, hayırlı eş, hayırlı çocuklar ve hayırlı gelecek nasip etsin inşallah!..

Böyle olan bitenin farkında olan, sapla samanı karıştırmayan, İslam’ın ne ve Müslümanın nasıl olması gerektiğini bilen, bilinçli gençlerin de var olduğunu bilmek sevindiriyor insanı…

Müsaade isteyip Allah’ın yardımcıları olması, çoğalmaları ve sabır dileğiyle ve de nispeten huzurla ayrıldım yanlarından…

 Perihan Reyhan Alkan