ESKİ YILLAR-YENİ YILLAR

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir zamanlar bizim oralarda düğünler bile sokakta yapılırdı.
Masalar kurulur, yemekler hazırlanırdı birlikte.
Mahalle halkı gücü yettiği kadar katkıda bulunurdu içtenlikli, cömert
Akrabaya bırakmazdı komşular
Yemesinden içmesine kadar
Mutlu olurlardı birlikte
Bugün sana, yarın bana demeden…
Oğlan evi-kız evi fark etmezdi konu-komşuya
Sanki kendi oğulları ya da kızları gibi diye düşünürlerdi
Damat oğlu, gelin kızıydı hepsinin…

Uzaktan gelen akrabalar, tanıdıklar önce düğün evine gelirler,
Oradan konak evine götürülürdü…
Fakir zengin ayırımı yapmadan yüksünmeden…

Orkestra yoktu daha.
Çalgıcılar olurdu; cümbüş, keman, darbuka, gırnata çalarlardı düğün boyunca.
Sabah bayrak dikilirdi düğün evine
Davullar, zurnalar çalardı
Halaya dururdu mahallenin delikanlıları
Damlarda salkım saçak olmuş ergen kızlar kıkırdayarak halay seyreder, alkış tutarlardı.
Oğlu olan analar gelin beğenirlerdi göz ucuyla…

Akşam kurulmuş masalara mahallenin büyükleri yaşlıları oturur, geçmişten anılar tazelerlerdi.
En çok o anları dinlemeyi severdim çocukluğumda
Askerlik, kurtuluş savaşı anıları derken Kore hatıralarını anlatırlardı
Şehitleri anlatırlardı da savaşın nedenini bilmeden.
Vatan için desen değil, din için desen o da değildi
Dünyanın diğer ucunda Amerikan askeri ölmesin diye Mehmetçikler gönderilmişti kurbanlık,
Bugünlerdeki gibi
Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ölen Müslüman, öldüren Müslüman
Soramıyor ehli Muhammed; neden diye?

Ezandan önce, Mahallenin imamı gelirdi düğün evine
Resmi nikahtan sonra nikah kıyardı, şahitler huzurunda gelin ve damadın gaybetinde.
Duasını eder Camiye yönelirdi
Köstekli saatlere bakmak sıklaşınca, mahallenin bıçkınlarında, orta yaşlılarda bir canlanma başlardı
Birazdan masalar boşalacak, mezelerle, zulalarla dolacaktı 
Kenarda kurbanda kesim yerindeki kediler gibi kıpır kıpırdanırken delikanlılar…
Mahallenin büyüğü anlardı, babacan haliyle;
”Ağzınızla için ha!” öğüdünü verirdi, meydanı onlara bırakırken.

Bazı yerlerde üç, bazı yerlerde dört gün sürerdi.
Düğün sonunda konuklar yolcu edilir,
Yorgunluk sayılmazdı komşunun komşuyla dayanışması…

İki arkadaş, tanıdık bir köy düğününden minibüsle evlerine dönüyorlarmış;
Yarım saat geçince sıkılmaya başlarlar…
Biri, arkadaşına dönüp sorar;
”Yav dayoğlu, düğünlerde içmeyenler nasıl vakit geçiriyorlar acaba?”
Yılbaşları da öyleydi…
Bayramlarını da yaparlardı, yılbaşlarını da.
Artık düğünlerde mahallenin büyüklerinin hoş görüsü yerine
Mahallenin imamının sözü geçer oldu.
Muhtarlarda iktidardan yanaysa
Kıyılırdı çocuk gelinlerin nikahları, oyun oynamak yerine
Ulu emre itaat diyerekten…
En azı üç, makbuşü beş çocuk doğurmak göreviyle…

İçki yasak, kızlı erkekli halay bile mekruh sayılır…
Gücün yetiyorsa; devlet malı deniz…
Güvenlik güçleri
Hırsıza, arsıza, zehir tacirlerine bakmıyorlar artık;
Soğan patates depoları basıyorlar
Bir de sarı yelek diyenleri hele giymek şöyle dursun, adını bile andın mı sarı lafını
Yandın gitti
Vakti zamanında MAVİ sözü, şarkısı bile yasaktı…
Birilerini kızdırmamak için….

Siyasete girmeden eskiyi anayım istedim…
Başka mana çıkarmayın, lakin
Çocukluğumu çok arıyorum….

Yıldız AKALIN

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.