ESKİ DOSTLAR!

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ayrılığın anlamını ayrılığı yaşayanlar bilir.

Ayrılığın acısını ayrı kalanlar bilir.

Burada yaşayan insanlarımız ayrılığın hasını bilir.

Anadan, babadan, candan, canandan, eşten- dosttan, şehrinden, köyünden toprağından uzak, hasretin damardan acısını en çok buralarda, kimilerinin Almancı, kimilerinin yabancı, kimilerinin yeni hemşeri diye adlandırdıkları biz duyarız.

Unutulmuş birer birer
Eski dostlar, eski dostlar
Ne bir selâm, ne bir haber
Eski dostlar, eski dostlar

Yıllar sonra bir tanıdıkla karşılaşırsınız. Karşılıklı soru-yanıtlardan sonra, diğer tanıdıkları, dostları arkadaşları sorarsınız, biraz da korkuyla. Karşınızdakini kendinizle kıyaslarsınız. Ağarmış saçlarını, alındaki kırışıkları, otuz- kırk yıl öncesiyle karşılaştırır, anılara dalar, bugünü unutur-unutmuşa yatarsınız. Ama hep içinizdeki korkuyu, kuşkuyu bastırmaya çalışırsınız ve tanıdıkları soruştururken, dostlara, başka dostları sorarsınız çekinerek.

Hani yirmi-otuz yıl öncesinde dinlediğiniz, ama anlamı uzak gelen şarkı şimdi daha somut, daha anlamlı gelir.

Hayal meyal düşler gibi
Uçup giden kuşlar gibi
Yosun tutan taşlar gibi
Eski dostlar, eski dostlar
İnsan bir türküyü, bir şarkıyı dinlerken çağrıştırdığı duyguyu bizim duygularımıza doğrudan etkisine göre benimseriz. Bu duygu uyuşumu, yaşa, ortama, o andaki ruh halimize göre oluşur. Yirmi yıl, otuz yıl öncesinde duyup geçtiğimiz, bize yabancı gelen nameler, şimdi burgu gibi yüreğinize iner.

Solmuş fotoğrafları, arkasına düştüğünüz dipnotları tekrar okur, eskiye dalar gidersiniz.

Bir dosttan kırk yılı aşmış resimleri alırsınız, o günlere döner, o günleri yaşarsınız, duygu yumağında acıyı, sevinci tadarsınız.

Ama içinizde bir umut ışığı vardır.

Ayrı kaldıklarınızla, sanal ortamda da olsa görüşme olanağınız var.

Bugün olmazsa yarın bir yerlerde buluşmayı, hasreti yok etmeyi gerçekleştirebilirsiniz.

Ama bir başka ayrılık var ki; o ayrılığın umarı yoktur. Yalnız resimlerde, anılarda kalır.

O ayrılığın adı ölüm dür.

Ne ilacı vardır, ne tesellisi olur.

Unutulmuş isimlerde
Bilinmez ki nasıl, nerde
Şimdi yalnız resimlerde
Eski dostlar, eski dostlar
Annemizi, babamızı, kardeşimizi nice sevdiklerimizi kaybederiz uzaklarda. Ya bir telgrafla, ya da zor anlatılan sözcüklerle telefonlardan alırsınız ölüm haberlerini.

Kızının: ‘’ Babamı kaybettik” telefonu ile almıştık sevgili dostumuzun ölüm haberini.

23 Nisan 2005 tarihinde dostumuz, arkadaşımız, öğretmen, gazeteci, sporcu Zeki Domaç’ı kaybetmiştik.

22 Nisanda gözlerimizi kaçırarak söyleşmiştik. Hasan’la birlikte sonucu bildiğimiz halde ona ölümü hiç konduramamıştık. Doktor Cüneyt yalnız bırakmıyordu, futboldan öğretmenini. Hem ailesine, hem hocasına moral kaynağı olmuştu.

Doğan Medya, unutulmaz vefa örneği göstermişti. Hatta Aydın Doğan, ‘’Zeki Hocanın tedavisi için nerede ve ne gerekiyorsa yapılmasını” içtenlikle istemişti. Doğan Medyanın Avrupa sorumlusu Sevda Boduroğlu her an yanında bulundu. Tüm Doğan Medya çalışanları ailesine ve hocalarına içten dayanışma örneği verdiler.

İzmir Narlıdere Mezarlığında onu toprağa verirken, Beni ve Hasan Aslan’ı da kendilerinden ayırmadılar. Birlikte vedalaşma olanağını verdiler. Bu içtenlikli vefayı unutmadık.

Zeki Domaç, adam gibi adam, gerçek bir gazeteciydi. O hiçbir zaman kendisi için yaşamadı. Sıkıntısını, sorunlarını dışarıya hiç yansıtmazdı. O hangi ortamda olursa olsun, hangi sıkıntılı durumda olursa olsun belli etmezdi. Onun esprileri ile çevresi hep gülme, neşeli olma durumundaydı.

Özveriliydi. Çok sevdiği, gazeteciliğini beğendiği Recai Aksu’nun özel olarak getirdiği özel balı, kendi durumuna bakmadan hasta olan kızımla paylaşmıştı… Kendi ölümcül hastalığını bir tarafa bırakır, bizim basit bir öksürüğümüze takar, bizim için endişelenirdi.

Hem kızdığına, hem sevdiğine yeri geldiğinde söylediği: ‘’Allah tependen baksın!” aramızda simgesel özdeyiş oldu.

Dostları onu hiç unutmadı.

Zeki Domaç, anısına düzenlenen futbol etkinlikleri anılır, her yıl bu etkinliklerde arkadaşları, meslektaşları, öğrencileri, sporcuları onu sevgi kanatlarıyla aralarına getirir, onu ölümsüzleştirirler.

Her İzmir’e uğrayışımızda ilk görevimiz, sevgili Zeki’yi yoklamak olur. Birde onun annesi yerine geçen ablasını.

Ama onun aramızdan erken ayrılmasını kabullenemez, onun deyimi ile başucunda:

-Allah tependen baksın Zeki! Sitemimizi duyurur, toprağını okşarız.

Seni, yine rahmetle saygıyla anıyoruz, sevgili Zeki!

Mekânın ışık olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.