EŞKENAR ÜÇGEN

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim gezileri sırasında 12 Mayıs 2011 tarihinde Tekirdağ’da gazetecilere şu açıklamayı yaptı: “Türkiye bugün, Tayyip Erdoğan, Fettullah Gülen, Abdullah Öcalan eşkenar üçgenine hapsedilmiş durumda.” Belirli zamanlarda Fettullahçılarla işbirliği halinde olanların bu konuma gelmeleri, ülkenin geleceği adına sevindiricidir.

Tayyip Erdoğan’ın ve iktidarının dokuz yıldır ülkemize verdiği zararlar, artık herkes tarafından anlaşılmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım diyerek, emperyalistlerin istekleri onaylanırken, ülkemizin bölünmesi ve parçalanması da gündeme getirilmiştir. Bu yüzden Kemalizm ve yurtseverlik en büyük korkularıdır.

Fettullah Gülen adlı emekli vaiz, yıllardır ABD’de yaşamaktadır ve emekli maaşıyla dünyanın her yerinde okullar kurmaktadır. Çok açık olarak ABD’nin himayesi ve desteği altında bulunduğu belli olan bu şahsı, ona inananlar iyi değerlendirmelidir.

PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ın, yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde “beni öldürmeyin” diye yalvararak ne hale geldiğini herkes görmüştü. Cezaevinde ne kadar Türk dostu kesildiği ve Türkiye’ye hizmet aşkı ile yandığı belleklerdedir. Bulunduğu İmralı cezaevinde, kendi terör örgütünü Suriye ve Kandil’de olduğundan daha rahat yönetmektedir. Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) milletvekilleri ile görüşerek, iç ve dış kamuoyuna mesajlar iletmektedir. Şimdilik son mesajı şöyle: “15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran’dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar, ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar.”

8 Mayıs 2011 tarihinde anneler gününde Diyarbakır’da konuşan Mardin milletvekili Emine Ayna, “Seçim sürecinde eğer AKP hükümeti, eğer Başbakan Erdoğan düşmanlığa devam ederse seçime giremez. Ne Kürdistan’da, ne Türkiye’de seçime giremez. Bu başkaldırı ve isyanın karşısında hiçbir şekilde duramaz” dedi.

Yüksekova’da seçim bürosu açılışında Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş şöyle konuştu: “Sayın Öcalan’ın fotoğrafıyla değil, bedeniyle burada olmasını istiyoruz ve özgürce kendimizi yöneteceğiz. Burada demokratik özerklik olacak. Kendi kendimizi yönetecek, kendi işsizliğimizi, açlık sorunumuzu çözeceğiz. Bunu engellemek imkansız. Bu topraklarda AKP’nin hükmü artık tükenmiştir. 12 Haziran’dan sonra AKP’nin tabelası dahi bu topraklarda kalmayacak.”
BDP eş başkanı Aysel Tuğluk, Hakkari’de yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Kürtlerin artık sabrı da bitmiştir, tahammülü de, devletle olmuyorsa Kürt halkımız kendi demokrasisini kuracak ve kurduğu sistem içinde yaşamasını bilecek kadar örgütlüdür. Bu statüsüzlük durumu daha fazla devam edemez. Mısır gibi mi olur, Suriye gibi mi bilinmez. Kötü şeyler olacak. Ancak bir statü kazanılacak ve ne pahasına olursa olsun korunacaktır.”

Siyasi iktidarın, emperyalist güçlerin isteği ve desteğiyle yaptığı Kürt açılımı, terör örgütünün siyasi kanadı BDP’nin devlete isyan ile özerklik ilanına kadar dayandı. Ulusal siyaset izleyemeyenler, emperyalist oyunların piyonu olurlar. Aylardır ‘ana dilde eğitim’ masalı anlatılıyor. Ana muhalefet partisi de bu masalın anlatıcıları arasına karışarak, Kürt sorununu çözeceğini söylüyor. Aslında bu sorun bütün bölge insanının ezilmişliğidir. Bu sorunun özünde yıllardır ağalık sisteminin çözülememesi ve toprak reformunun yapılamamasının etkileri vardır. Bunların yanında gerekli yatırımlar da yapılamadığı için, yoksulluk ve işsizlik büyük boyutlara ulaşmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul ve Bursa’dan sonra Türkiye’nin en gelişmiş kenti olan Diyarbakır, Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2009 yılı verilerine göre gelişmişlik sıralamasında 81 kent arasında 63. sıraya gerilemiştir. Çevredeki diğer illerde de durum aynıdır: Adıyaman 65., Şanlıurfa 68., Batman 70., Mardin 72., Siirt 73. ve Şırnak 78. sırada yer almaktadır.

ABD terörle mücadele yöntemini tercih ederek, gerekli önlemleri almaktadır. Ancak ülkemize terörle müzakere yöntemini önermektedir. Otuz bini aşkın insanımız terör sonucu hayatını yitirirken, yaralanırken, siyasi iktidar ABD’nin yaptığını değil, söylediğini yapmaktadır. ABD, bütün ülkelerden El Kaide ile mücadele etmesini isterken, bizim ve diğer ülkelerin PKK ile mücadele etmesini istememektedir.

Emperyalist ülkelerin amaçlarının öğrenilmesi ve aynı oyunlara tekrar düşülmemesi açısından Hrant Dink’in, 17 Nisan 2006 tarihinde Malatya’da yaptığı konuşmanın iyi anlaşılması gereklidir: “Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol neyse, bugün aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeni halkı, onlara güvendi, kendilerini Osmanlı’nın zulmünden kurtaracaktı. Ama yanıldılar çünkü onlar geldiler, kendi işlerini, kendi hesaplarını yaptılar, çekilip gittiler ve burada kardeşi kardeşle kan içerisinde bıraktılar. Ve bugün Kürtlerin yaşadığı aynı şey. Bugün Amerika geldi Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşturmak üzere. Kürt kardeşlerimiz için orası bir çekim alanı mı oldu, ne oldu, bir başka birşey mi oldu, bir ümit mi oldu, bu çok tehlikeli bir iş. Amerika bu, gelir o kendi hesabını yapar, işine bakar, işi bittiğinde de çeker gider. Ondan sonra da burada tekrar insanları birbirileriyle kendi didişmesi içerisinde bırakır.”

Bugün, Devlet Bahçeli’nin deyimiyle “Erdoğan, Gülen, Öcalan eşkenar üçgenine hapsedilen Türkiye’nin” kurtuluşu için, yurtseverlik ve Kemalizm’in ilkeleri bize gerekli yolu gösterecektir. Emperyalist saldırıları dün olduğu gibi, bugün de ancak aynı şekilde engelleyeceğiz. Bunun için 12 Haziran seçimleri kaçırılmaz bir fırsattır.

Türkiye Cumhuriyeti, birlik ve beraberliği ile vatan topraklarının bütünlüğü için her türlü özveride bulunmaktadır; eğer içten ve dıştan yapılan tehditleri önemseseydi, şimdiye kadar ne vatan kalırdı, ne millet, ne de devlet. Temelinde tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı olan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı güçle bütün bu olumsuz koşulların üstesinden gelecektir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.