ERTELENEN NORMALLEŞME

ABONE OL
11:46 - 23/10/2020 11:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ERTELENEN NORMALLEŞME

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Milletvekilliği ve (Cumhur)Başkanlık seçimleri Türkiye’yi geleceğini öngöremeyecek acayip, anlaşılmaz bir rejim değişikliğine sürükledi. Öngöremeyecek, çünkü sistem nasıl işleyeceğine dair bir mantıklı çıkış yolu okunacak halde değil; ancak yaşayıp göreceğiz görmesine de sonumuz hayrola.

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ertesinde başlatılan OHAL süreci, planladıkları gibi, yetkilerini (Cumhur)Başkan’a devretti ve güya miadını tamamlamış görünüyor, ama aslında daha da donanımlı ve tek elden yürütülen, BU-HAL’e geçiliyor.

16 Nisan referandumu ertesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonuçlarını şaibeli bularak tanımadığını ifade etmesi gelinen noktada bir şey değiştirmedi, değiştirmenin koşullarının sağlandığı güvencesi 24 Haziran’a giderken verildi sanıldı, o da hayal kırıklığı yarattı; Nasıl yaratmasın? Uzunca bir süredir seçim çalışmaları yapan muhalefet, sandıkların korunması, oylara sahip çıkılması konusunda bir ordu kurdu, her türlü teknik önlemin alındığı söylendi, yetmedi Adil Seçim Platformu oluşturuldu, sonuç: sistem çöktü. 

AKP’nin daha ilk iktidar yıllarında bir öngörüm vardı:,, Seçimle geldiler ama seçimle gitmeyebilirler.’’ diyordum… Buna rağmen, itiraf etmeliyim, 16 Nisan referandumundan sonra görülen ve yaşanılan tecrübeden ders alınmışlığını düşünerek, demokrasi adına normalleşeceğimizin umudunu (safça) yaşadım.

Diğer taraftan Türkiye’nin düzeni üzerine konuşurken sadece iktidar-muhalefet ilişkisine indirgemek çok eksik olur, dünyanın düzeninin nereye gittiği, ülkenin gideceği yönünün ana belirleyicilerindendir. Gelişmiş ülkelerde demokrasinin gerileyişi ya da durağanlığı herkesi etkiliyor ve bunalımlı rejimlere yol açıyor. Demokrasinin çağa uygun gelişmeyişi ekonomik sorunların büyümesini kaçınılmaz hale getiriyor ve Türkiye’de bundan doğrudan nasibini alıyor. Önünde gerçek bir demokratik ülke örneği göremeyen vatandaş, neoliberal sömürü düzenini demokrasi zannediyor, inancı, gelenekleri çıkarına dönüştürmeyi başaran gerici zihniyet yönetime sahip oluyor.

Muhalefetin şapkayı önüne koyup bir değil çok düşünmesi, yöntem belirlemesi zaruridir. Yaptırmam, sattırmam demekle olmuyor. Yıllar önce eğitimi tamamıyla imam-hatipleştirme projesini gerçekleştirdiler, önüne geçecek yöntemi bulmayı başaramazsanız bırakacaksınız. Demokrasiyi savunuyor ve istiyorsanız özgürlükten, herkese eşit adalet ve paylaşımdan, en önemlisi demokratik sosyal hukuk devletinin temelini oluşturan eğitimin laik olması ilkelerinden ödün veremezsiniz… 

Normalleşmenin ertelenmesinden bıktık artık.

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.