ENFİYECİ BAŞKANA YEŞİLAYDAN SKANDAL ÖDÜL…

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ENFİYECİ BAŞKANA YEŞİLAYDAN SKANDAL ÖDÜL…


Gün geçmesin ki ülkede garip bir olay olmasın…

Geçtiğimiz günlerde ülkenin saygın kurumlarından olan Yeşilay; kendini bitirdiğini ve siyasileştiğini belgeleyen Skandal bir ödül törenine imza attı. 

Malum,

Türkiye Yeşilay Derneğinin amacı belli… 

Böyle bir kurumun “Amacına hizmet ettiğini düşündüğü kişilere” ödül vermesi alışılmış bir işlev. Ancak ödül verirken onları araştırması, verdiği ödülü kirletmemesi, kurumun saygınlığına gölge düşürmemeye çalışması önemli.  

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Cemal Reşit Rey Konser salonunda Kurumun ünlü “Zümrüdüanka Ödül Töreni” düzenlendi. 
Bu törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Türkiye İzcilik (Spor) Federasyonu başkanı Hasan Subaşı’ya, Yeşilay Derneğinin en büyük özel ödülü verildi. 
Tabii, ödül sadece onlara değil, başına “En…” konularak sporcudan, siyasetçiye kadar pek çok kişiye dağıtıldı…
Buraya kadar her şey normal.

Normal olmayan şey; “Enfiye bağımlısı” olduğu bilinen, göreve geldiğinden bu yana İzcilik Federasyonunda Yeşilay ile hiçbir faaliyete imza atmamış Başkan Hasan Subaşı’nın da en büyük özel ödüle layık görülmüş olması. Özellikle izci kamplarında küçük çocukların yanında, enfiye kullanan başkan ve çevresinin; sanki bağımlılık yapan sigara ve uyuşturucu ile mücadele edip başarı kazanmış gibi ödüllendirilmesini insan aklı almıyor.

Alışkanlığını kimseden gizlemeyen ve Osmanlıya atıfta bulunarak “Atalarımızda çekerdi” diyen, gelecek nesillere örnek olması gereken birisinden bahsediyoruz. 

Madde Bağımlılığı uzmanları, enfiyenin uyuşturucu sınıfında olduğunu, kokain gibi burna çekilerek kullanıldığını, enfiyenin tütünün toz haline getirilerek içine bazı katkı maddeleri eklenmesi ile hazırlandığını belirtiyorlar. Osmanlı döneminde yeniçeriler arasında enfiye esrar gibi oldukça yaygın. Bazı tarikatlarda da zikir esnasında kullanıldığı biliniyor. Daha derin nefes almak, geniz yollarındaki damarları harekete geçirmek, burun deliklerini genişletmek gibi etkileri ile insana bir “deli enerji” sağlıyor.  Buna karşılık birçok organı kendisine bağımlı hale getirerek bitirdiği ispatlanmış.  

Hasan Subaşı; Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor kulübü yetkilisi Ahmet Hamdi Çamlı’ya yakınlığı ile tanınıyor. Federasyonun başına getirilmesi, izciliğin spor Teşkilatının sayısal niteliğini arttıracak şekilde yapılanması, önceki izci ve izci liderlerini yok sayarak, kişisel ranta yönelik bir çalışma sergilemesi zaten uzunca bir süredir tartışma konusu. Bu konuda daha önce şikâyet üzerine yargılandığı, ceza aldığı, durumu göz önüne alınarak cezasının ertelendiği bilgisi mevcut.   Federasyon başkanlığı seçimlerini usulsüz olarak yaptığı ve Türkiye de ki tüm izcileri temsil edemeyeceği konusunda başka bir dava daha açılmış, sonucu bekleniyor.

İktidar çevrelerince AKP’li bile olmadığı bilinen Hasan Subaşı’nın böylesine kollanıyor olması da oldukça sıkıntı yaratmış durumda… 
Yeşilay Derneği çark edip, ödülün Hasan Subaşı’nın kendisine değil de, İzcilere verildiğini söylemesi, törende izcilik federasyonunun bu konudaki hiçbir çalışmasından bahsedilmemesi, federasyon başkanının 25 yıldır Yeşilaycı olduğunun belirtilmesi, resmi sitesinde fotoğraf ve isimleri buna göre düzenlemiş olması aslolan gerçeği örtemedi. Çünkü ödülün üzerinde Federasyon Başkanı Hasan Subaşı’nın adının yazması, ödülün kime verildiği konusunda en baştaki gerçeği gizleyemiyor. 

Eğer 25 yıldır Yeşilaycı olduğu söylenen başkan bir kenara itildi ve ödül federasyona verildi ise, federasyon bu konuda ne yapmıştır?  Hangi bağımlılık karşıtı aktiviteyi gerçekleştirmiştir? Kısacası bu ödülü hak etmiş midir? 
Yeşilay bu Skandalı gizleyemez. Kuruma yöneltilen tepkilere ya cevap vermesi ya da ödülü geri alması gerekir.  Biz ne kadar yazsak ta Yeşilay’ın bu kararlılığı sergileyebileceğine pek inanmıyorum. 

Nedeni çok basit. Enfiyeci başkanın arkasında, bu kadar itibar bulmasına sebep olan asıl güç Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI… Her ikisinin geçmişten gelen dostlukları var… Oldukça farklı bir yapıya bürünen İzcilik örgütünde tarikat, cemaat ilişkileri almış yürümüş durumda. Okullarda izciliği kapatan ve “Gidin federasyonda izcilik yapın” diyen Nabi Avcı, 100 yıllık geleneği olan, 150 bin kişilik bir örgütü tesisleri ile birlikte sokağa atıp sahipsiz bıraktı. Bu nedenle de gerek İzcilik camiasında ve gerekse Milli Eğitim Bakanlığında büyük bir kitle tarafından hiç sevilmiyor. 

Şimdi tüm izciler bir yandan Yeşilay’ın geri adım atmasını ve haksız yere verilen ödülün geri alınmasını bekler iken, teşkilatın yeniden tesisi ile ilgili umutlarını 7 Haziran seçimlerine bağladılar. 

Hangi parti kazanırsa kazansın, tüm izciler; seçim sonrası yeni yönetimin –ki bu Adalet ve Kalkınma Partisi bile olsa-  İzciliğin masaya yatırılarak, parçalanmış ve dağınık halinden kurtarılacağına inanıyorlar. 

Bugün neden mi olmuyor? 

Bu tamamen başka bir yazının konusu… En kısa zamanda yazacağım…

Taner Tümerdirim

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.