ELVEDA RAMAZAN

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ramazan geldi ve işte gidiyor

Kan ve gözyaşı Ramazan’da bile hız kesmedi
Ramazan geldi ve işte gidiyor. Kan, gözyaşı, acı ve ıstırap dolu bir Ramazan ayı geçirdik. Suriye’de kan vardı hâlâ var, kardeşkanı dökülüyor orada. Dünya seyrediyor, Müslüman ülkeler de seyrediyor. Haram aylarda savaşmak yasaklanmıştır Kur’an’da. Buna rağmen seyrediyor İslâm ülkeleri.
Myanmar’da Müslümanlar Budistler tarafından yakıldılar, acımasızca katledildiler, çoluk çocuk. Çocuk kadın ihtiyar ayırımı yapılmadan katledildiler. Türkiye hariç diğer İslam ülkeleri yine sessiz kaldı. Dünya sesiz kaldı. Birleşmiş Milletler denilen kurum sessiz kaldı. Akan Müslüman kanı olunca hassasiyet gerekmezdi; Müslüman kanının ne önemi vardı ki…

Biz Avrupalı Müslümanlar da böyle bir ortamda tuttuk oruçlarımızı. Cami kürsülerinden bu mezalimle ilgili hassasiyet duyuruları yapıldı. Müslümanlar duyarlı olmaya davet edildi. Protesto duaları yapıldı, amin sesleri arşıâlâya yükseldi. Yapılacak fazla da bir şey yoktu

Müslümanlar için, “Kötülük ya el ile değiştirilecekti ki; bu görev devletlere ve devletlerin oluşturdukları Birleşmiş Milletler gibi, NATO gibi kurumlara düşer. Ya dil ile değiştirilecekti ki; bu görev ilim adamlarına ve onların oluşturdukları Diyanet İşler Başkanlığı gibi, üniversiteler gibi kurumlara düşer. Ya da kalp ile yapılan buğuz ile değiştirilecekti ki; bu görev de bütün Müslümanlara düşer.”

Buğuz göreviyle görevlendirilen Müslümanlar hakkıyla buğuz yapabildilerse, şuurlu bir şekilde bütün samimiyetleriyle isyan çığlığı atabildilerse ne mutlu onlara.

Oruç tutanlara selam olsun

Bu ayda oruç tutanlar kazandı bir kayıpları yok. Camiler yine şenlendi. Dualar yapıldı, hatimler okundu, salavatler, tekbirler getirildi. Teravih namazları kılındı. Zekâtlar sadakalar verildi. Fakirler sevindirildi. İftar yemeklerinde Müslümanlar kaynaştı, kucaklaşıldı, hal hatır soruldu.
Dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu durumlar Ramazan vesilesiyle yeniden gündeme geldi, din görevlileri hutbelerden cemaatlarını uyarmaya çalıştılar, zalimlere karşı duyarlı olunması gerektiğini her vesileyle hatırlattılar, kalbi duygularla zalimler lanetlendi.

Camilerde iftar yemekleri verildi. Sivil toplum kuruluşları, yabancı devletlerin büyükelçileri, bazı Alman kuruluşları ve partileri de iftar yemeği verdiler. Cıvıl cıvıldı Ramazan geceleri. Berlin’de verilen bu iftar yemeklerinde, oruç tutan da vardı tutmayan da, Alevi’si de vardı Sünni’si de, Hristiyan’ı da. Hoşgörü hakimdi her zeminde. Herkes kalp kırmamak için özel gayret sarf ediyordu. Özlediğimiz hoşgörü ortamına doğru yavaş adımlarla da olsa gidiliyordu.

Büyükelçi’den ikinci iftar

T.C. Berlin Büyükelçiliği de iftar yemeği verdi. Hem de iki kez. Birinci yemekte Berlin’de yaşayan Türkiyelilerin kanaat önderleri, işadamları, konsolosluk ve elçilik çalışanları residansın bahçesinde kurulan çadırın altında bir araya geldiler. İkinci yemekte ise Almanya genelinden misafirler vardı çadırın altında: Türk kökenli Eyalet milletvekilleri, Federal Milletvekilleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Müslüman ve Hristiyan din adamları ve basın mensupları.

İkinci iftarda masalar numaralanmamış, isimlendirilmişti. Değişik çiçeklerin isimleri masalara ad olmuştu. Karanfil, Papatya, Mimoza, Gül, Kardelen vb. çiçekler. Büyükelçi konuşmasına konukları çiçeklere benzeterek başladı. “Sizler her biriniz birer çiçeksiniz.”
Konuşmasında hoşgörü mesajları veren Büyükelçi, “Biz kimseyi ötekileştirmiyoruz herkesi kucaklıyoruz ve herkese aynı mesafede duruyoruz” dedi.

Duygu yüklü bir konuşma yapan Karslıoğlu da mustaripti Suriye’de olup bitenlerden, Myanmar’da olup bitenlerden, dünyada olup biten bu kanlı vahşetlerden. “Oralarda bu mübarek Ramazan ayında akan kanlar içimizi acıtıyor.”

Birinci iftarda yemekten sonra sadece çay ikramı yapılmıştı. İkinci İftarda Türk geleneğinde önemli bir yeri olan sâki, sırtına yüklendiği güğümden içecek ikram ediyordu misafirlere. Kütahya Porselen damgalı fincanlardan Türk Kahvesi de ikram edildi. Yanında lokum yoktu ama olsun. Mesaj verilmişti, yerine ulaşmıştı: “Biz geleneklerimizle yaşarız, nerede olursak olalım farklılıklarımızla yaşadığımız ülkelere zenginlik katarız.” Geleneklerimiz canlandırılıyordu, yaşatılıyordu ne güzel.

Kültür Elçileri
Benzer mesajları, Berlin’de hizmet veren Türk restoranları da verebilir aslında. Onlar da bir anlamda Türkiye’nin kültür elçileri değil midir? Restoranların iç ve dış dekorlarında Osmanlı kültüründen, Türk kültüründen motifler olmalıdır. Amaç sadece para kazanmak olmamalıdır.
Müşterilere yemekten sonra filtre kahve yerine Türk kahvesi ikram etmek, Seylon çayı yerine Rize çayı ikram etmek o kadar zor olmasa gerektir. Bu konularda maliyet hesabı yapılmamalıdır. Tabiatıyla ikramdır, parasız olması gerekir.
Hat sanatından, Ebru sanatından, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden örneklerle dizayn edilmelidir restoranlar.

Uzakdoğu ve Asya restoranlarına girdiğinizde hayıflanıyorsunuz ister istemez. Sanki Hindistan’da, Pakistan’da, Çin’de ve Japonya’daymışsınız gibi hissediyorsunuz kendinizi. Sonra soruyorsunuz,” Bizim insanımız neden böyle bir duyarlılık içinde değildir?” diye. Geçmişimizden mi utanıyoruz dersiniz? Oysa utanılacak bir geçmişimiz de yok bizim. Şerefli örneklerle dolu bir geçmişimiz var. Bin senelik Türk tarihinde yüz kızartıcı bir sahnemiz hiç olmadı. İngiltere, Fransa, Portekiz ve İspanya gibi, gittiğimiz ülkelerdeki insanların ne dinlerine ne dillerine dokunduk biz. Böyle bir densizlik yapsaydık bugün üç kıtada Türkçe konuşuluyor olurdu. Lütfen içiniz rahat olsun.

Bayramda yakınlarımızı aramayı unutmayalım

Bayramda sevinçlerimizi paylaşalım. Küçükleri sevindirelim. Büyüklerimizi ziyaret edelim. Ellerinden öpelim. Akrabalarımıza telefonlarla ulaşmaya çalışalım. En yakınlarımızı mutlaka ziyaret edelim, imkân bulamıyorsak, telefonla ulaşalım ve gönüllerini alalım.

Ramazan’da, hoşgörü kanatlarımızın altına aldığımız insanları Ramazan’dan sonra da unutmayalım. Ramazan’da edindiğimiz güzel hasletlerimizi Ramazan’dan sonra da devam ettirelim. Böylece oruç bizi eğitmiş olsun, dönüştürmüş olsun.

Şimdiden bayramınız mübarek olsun. Yüce Mevla’mız bizlere sağlık ve afiyet içinde nice bayramlar nasip eylesin. Amin.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.