EKONOMI VE SANAT BULUŞMASI

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 ”İnsan, halka yararlı bir iş yapmadan ölmeye utanmalıdır.”

Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası TD-IHK nezdinde, Berlinli ressam Ayşe Domeniconi’nin resim sergisi açılışına davetiye alır almaz başlık dikkatimi çekti. www.ha-ber.com haberci ve fotoğrafçısı Orhan Önaldı TD-IHK’daki resim sergisi göz kamaştırdı haberi ile vermişti. Ressamın çalışması, ürünleri, stili ve biyografisi hakkında okurları bilgilendirdi.
Bu nedenle haberi tekrarlamak yerine etkinliğe bazı yorumlar getirmek istiyorum.
Davetiyeyi okuduktan sonra eşim tekrar getirdi ve dikkatimi bir şeyin çekip çekmediğini, sordu. Yıllardır ilk defa adım yazılırken büyük İ harfi noktalı yazılmıştı. Almanca ‘da büyük İ harfi noktasız olduğu için Türklerde özen göstermiyor, Almancaya saygı düşüncesiyle yanlış yazıp, hatta uyum zannedip kendi adlarını dahi yanlış söylüyorlar.
Elli yılda alman öğretmenler Türk öğrencilerin adlarını öğrenemediler, diyerek GEW-Eğitim Sendika dergisinde yazdığımda öğretmen arkadaşlarım beni önce dışladı, sonra öğrenmeye çaba gösterdiler. Bu sergi açılışında konuşma yapan başkan Dr. Rainhardt Freiherr von Leoprechting bütün Türk isimlerini doğru telaffuz etti. Zira genel sekreterliği beş yıldır yürüten Suat Bakır iş arkadaşlarını iyi hazırlamıştı.
Şaşırmaya gerek yok, Suat Bey’i Berlinliler www.ha-ber.com’da yazdığı makalelerden de tanıyor.
 
Gitmek ve Geri Dönmek makalesinde okurların duygularını doruğa çıkarmıştı. Çok güzel ve düşündürücü yorumlar beş yıllık olduğu halde hâlâ güncelliğini koruyor. Arşive bakınız!
O yazıda Türklerin yaptığı etkinliklere Almanların neden gelmediği sorusuna bu sergiyle cevap veriyor.
Berlinli bir ressamı öne çıkardı. Açılışta T.C. Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen dahil konuşmalar Almanca yapıldı. O halde kural, çoğunluk toplumun ilgisi bekleniyorsa ülkenin resmi dili birleştirici olmalıdır.
İki dilli toplantılar dikkat dağıtıyor, tercüme ile uzun sürüyor. Konuda ele alınan önemli noktalar savrulup, kayboluyor.
Ben de kendimi anadilim Türkçenin sevdalılarından sayıyorum, Dr. Ali Sak, Hasan Arslan gibi.
Almancayı da çok seviyorum, doğru kullanılmasını arzu ediyorum. Yazdığım mektuplarla yanlışları gösteriyorum.
Trende otobüste elimde okuduğum kitap Almanca olursa ancak turistler bana adres soruyorlar. Türk öğretmeni arkadaşımla öğretmenler odasında yanımızda alman yoksa Türkçe konuşurduk. Aksi halde dışlama ve kabalık olarak kabul ediyorduk. O halde yerine göre seçenek gerek.
Ayrıca Türkçe konuşamayan çocuklarımızı kayıp nesil olarak görmüyorum. Nedenini başka bir yazımda açıklayıp, çözüm önerisi getirmek istiyorum.
Biz uzman olmayanlar dünyadaki, bilhassa bizzat içinde yaşadığımız Avrupa’da görülen krizle ekonominin gücünü daha iyi kavradık.
Rejisör olan oğluma, en güzel film henüz çevirmediğin film, para üzerine olacak, sevenlere samanlık seyran olur diyerek bizi kandırdılar, diyorum. Ekonomi gücü saygı, onur ve bir insana etiket kazandırıyor. Sosyal sınıfını belirliyor, sınıfını yukarıya çıkarmak isteyenler çok zorluklarla karşılaşıyorlar. En büyük romanlar kavuşamayan acı çeken, zengin-fakir farklılığını değiştirmeye imkân verilmeyen aşıklardan oluştu, Kül Kedisi, Leylâ ile Mecnun gibi.
Dünyada politika, karar mekanizmaları elde tutmak ekonomi gücü olan ülkelerde. Diğerleri gelişen diye yumuşatılan ülkelerin halkları onların aldığı karar ve kurallara uymak zorunda. Etkili medyaya, basına güçlüler yön veriyor.
iltergh-18-03-b.jpg
 
O halde ekonomi sanatla buluşursa insan olduğumuzu hatırlarız. Sergide sanatçılarla ekonomistler, işverenler buluştu. Küçük esnaflar işlerini büyütmeye çalışmak isteklerine bu buluşmada cevap buldu. Hasan Kaygusuz güneş enerjisi konusunda beni aydınlattı. Türkiye’de işlerini genişletebilmek için işbirliğinde bürokraside kolaylıklar getirilmesi gerekir. Türkiye gibi güneşi, rüzgârı bol bir ülke doğal birikimlerini iyi kullanmalı. Almanya’daki işverenlerle sağlıklı bürokrasi işlemleri işbirliği sürekli olmalıdır.
Sergide uyum diye bir zorlama yoktu, katılımcıların köken ve kimlikleri çok çeşitli idi. Çin banka müdürü bütün masaları dolaştı, güler yüzlü selâmla kartını verdi.
Herkes birbirine ismiyle hitap edebiliyordu. Çünkü sekreter Yasemin Pamuk hatasız adların yazıldığı etiketleri girişte dağıttı.
İş haftalarını ekonomi verileri ile geçiren işverenler Ayşe Hanım’ın harika resimleriyle dinlendiler. Resimler Ege’yi Akdeniz bitkileri, ışığı, açık ve çok çeşitli renkleri ile Leipziger Platz’daki Ticaret ve Sanayi Odası aydınlık salonuna getirdi. Akdeniz ışığı, rengi ve konukseverliği alman düzeni ile birleştiren çalışanlar ahenk ve uyum saçıyordu. Sanatçılar insana göremediği güzellikleri gösteriyor. Biz basında görev yapan arkadaşlar toplantı veya etkinliklerde insan manzaralarını, bulunduğumuz ortamda ilişkileri gözlemlerimizle tespit ediyoruz. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak adına deneyimleri duyuruyoruz.
Ekonomistlerin, işverenlerin sanatı ve sanatçıyı desteklemeleri elzemdir. Sanatçının elinden tutup kaldırmak onlara düşüyor. Böylece sanatçı yaptığı işi geliştirebilir. Bunun için de önce geçimini sağlayacak ortamlara ihtiyaçları var.
Dizi halinde başladıkları sanatı ekonomi ile buluşturan etkinlikler için Suat Bakır ve çalışma arkadaşlarına başarılar diliyorum.
Diğer işveren derneklere, kuruluşlara örnek oldukları ve kanaat öncüsü olarak bana bu sevinci verdikleri için teşekkür ediyorum.
Bizden biri başardı diyebiliyorum. Gelecek nesillere iş yerleri açarken, insan olduğumuzu sanatla her an akılda tutmak, gelecek nesillere bu değerli veriyi teslim etmek çok güzel.
Hoşça kalın!
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
Tavsiye:
Mutlaka okunmalı, bilgi edinmeli.
TD-IHK, Türkisch-Deutsche Industrie- und Handelskammer,
Türk-Alman Ticaret ve sanayi Odası’nın 2013 yıllığı.
www.td-ihk.de
www.ayse-domeniconi.de
Alıntı atasözü:
Köy Enstitüleri ve ötesi Mahmut Makal kitabından, söz Amerikalı bir pedagoga ait.
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.