EKMEĞİME DOKUNMA!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yolsuzluğu, yoksulluğu, dokunulmazlık zırhlarını kaldıracağının sözü ile iktidara gelen AKP hükümeti verdiği sözleri tutmadığı gibi, yolsuzluğu, yoksulluğu dayanılmaz derecede artırdı.

Yargıda yüz kızartıcı suçlardan tutun, sahte evraktan, naylon faturadan, zimmetten klasör dolusu suçlardan zanlı iktidar milletvekili belki yalnız Türkiye’de siyaset yapabiliyor. Kırmızı koltuklarda, halkın ekmeğinden keserek aldıkları lüks makam arabalarında kasıl kasıla oturanların, doğruluktan, adaletten, hele hele aklıktan dem vurmasını hangi dürüst vicdan kabul edebilir… Başbakanın, bakanların, hatta Dindar Cumhurbaşkanının bile sanık olduğu Türkiye, sonu belli olmayan bir karanlığa hızla yol almakta.

Ali-Dibo üçkağıtçılıkları muhalefetin suçlaması değil, AKP iktidarının milletvekillerinden, Başbakan Yardımcılarının isyan noktasında kamu oyuna açıklamalarından ortaya çıktı. Ne diyordu, naylon faturadan sanık, devlet arazisindeki kaçak villalarıyla meşhur sabık maliye bakanı: ‘’Babalar gibi satarım arkadaş!”
Sattığı kaçak villası değil, Cumhuriyet’in, Türk Halkının refahı için kurduğu Kamu Sektörleri idi.

Hem kapitalizmin, hem uluslararası sermayenin ülke değerlerini sömürmemesi, hem de halkına iş kapısı açmak için en zor dönemlerde, halkın fedakarlığı ile kurulan sektörleri satıyorlar. Seksenli yıllarda 12 Eylül Faşizminin, uluslararası semayenin has adamı Kenan Evren – Turgut Özal döneminde başlayan özelleştirme soygunlarında, demokrasi için bir avuç aydın ile ekmek kavgasındaki emekçilerin bir sloganı vardı; ‘’Çankayanın şişmanı, işçilerin düşmanı!”

2002’den başlayarak AKP Hükümeti; Türk Telekom’u Araplara, Telsimi İngilizlere, Adabank’ı Kuveytlilere, Kuşadası Limanını İsraillilere, araç kontrol işini Almanlara, İzmir Limanını Hong Kongluya, Aveayı ve MNG Bankı Lüblanlıya, TGR’teyi Amerikalıya ATV’yi ve Sabahı Çalık adı ile Araplara sudan ucuza sattı.
Toplam 725 fabrika, işletme, banka satıldı. Hemde yabancılara satıldı.Tek bir fabrika bile açmadılar, tek bir üreten, istihdam sağlayan işletme açmadılar. Olanları sattılar, işçileri açlığa mahkum ederek:
Dünyanın hiçbir ülkesinde öz kaynaklarının yabancılara böylesine peşkeş çekilmesini göremezsiniz. Bankalar yüzde kırkların üzerinde bir oranla yabancıların eline geçmiş durumdadır.

Tedaş, Tügsaş, Türkiye Demir İşletmeleri, Tekel özelleştirme adı altında satılıp işçiler sokağa atılmak isteniyor. 43 Tekel İşletmesi 17 dakikada gerçekten babalar gibi satıldı. Yıllardır orada çalışmış, ömrünü vermiş, sağlığını kaybetmiş emekçiler kapı dişarı edilmek isteniyor. AKP’nin adalet anlayışına uygun olarak 4Cdenilen madde ile geçici mevsimlik işçi konumuna getirilmek isteniyor.
Yangından mal kaçırırcasına sattıkları işletmelerin lojmanlarını satmadilar, yandaş büroktalarına koltuk çıktılar. Kazançlarının üçte ikisini kaybettikleri için açlığa terkedilmek istenen işçiler, oynanan oyunun farkına varınca yasal tepkilele tüm baskılara, kokutulma yöntemlerine rağmen, coplanmalarına, kış ortasında buz gibi sulara fırlatılmalarına rağmen direnmeye çalışıyorlar. Evinin kirasını ödeyemeyeceğinden çoluk çocuk sokaklara düşeceklerinden, ekmeklerinin ellerinden alınmak istendiği için mücadeleye zorunlu kaldılar.

İnsanın konuşma özgürlüğü, vatandaşlık hakları kısıtlandığında sabredebilirler ama ekmeklerinin ellerinden koparılıp alınmasına dayanamazlar. Tekel işçileri, itfayeciler, memurlar, emekliler sokaklarda. Türkiyenin birçok bölgesinden gelen kadın erkek tekel işçileri, hormonlu aydınların, yeni mandacıların unttuğu bir olguyu kanıtladılar. Adıyaman’dan, Urfa’dan Erzurum’dan, Bingöl’den, Maraştan;Adana’dan, Sivastan, Kayseri’den, Bolu’dan, İstanbul’dan, Afyon’dan, Edirne’den Van’dan tüm emekçiler omuz omuza direnme kararı aldılar. Ne etnik kökenleri, ne inanç farklılıklarını ön plana çıkarıyorlar.

Onları tarikatlarla, etnik yapılarıyla, cinsel ayırımcılıkla bölüp, ellerinden işini aşını almaya yeltenenlere bugün Ankara’da çoluk- çocuk, yaşlı- genç, kadın- erkek tek yumruk ‘’Gayrik Yeter!” diyerek ekmeklerine ne pahasına olursa olsun sahip çıkacaklarını cümle aleme ilan ettiler. Ön saflarda kadın emekçiler, eşlerine, işlerine sahip çıkmaktalar. Şeriatçıların, tesettüre sokup sadece erkeğine hizmetkar olarak görmek istedikleri Türk Kadını, başı dik, bilinçli göz koydukları özgürlüklerine sıkıca bağlı meydanlarda hak arama onurunu bayrak gibi taşımaktalar.
Onlar ekmeklerini emekleri karşılığında alın terleriyle kazanıyorlar. Evde kıt kanaat yaşam mücadelesi veren çocuklarının boğazından geçecek lokmalara göz dikenlere elbette boyun eymeyecekler. Onların ne devlet denizinden akarları var, ne ABD’lerde okutacak zengin tarikatçı hamileri var. Bu emekçilerin çocuklarının değil gemicik, yolcu vapuruna ödeyecekleri paraları bile yok.Kısa sürede dünyanın en zengin politikacıları arasına giren başbakana ve devlet eliyle varlık içinde semiren yandaşları için teğet geçen kriz, yoksul halkı paramparça etti.

Savcıların emniyete laf olsun diye araştırttıkları Ali-Dibo için verdikleri yanıt gerçekten tam Aziiz Nesin’lik: Yapılan araştırmaların sonunda: ‘’Ali Dibo isimli birisi tespit edilememiştir.” İyi mi? Başbakanın uçağında, sofralarında gerine gerine poz veren yağdanlıklardan, işsizlikten, yokluktan,kriz sonucu çareyi intihar etmekten başka çıkar yol bulamayanlardan, tersanelerde kobay niyetine katledilen işçilerden, tabutluk gibi arabalara kilitlenerek sel sularında boğulan rant kurbanı kadınlardan, patronun çok az bir paraya kıyamadığı için grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden maden işçilerinden tek satır yazdıklarını okudunuz mu? Ülkenin, cumhuriyetin değerlerine ağızlarından köpükler saçarak saldıran liboşların bu kıyımlardan tek söz ettiğini duydunuz mu? Bunların bakmayın geçmişlerinde solcu rozeti taktıklarına. Bunlar topu topu otuz kişiyi geçmez. Bunlar kimi şeriatçı tv lerde, gazetelerde, yurtseverleri jurnallayarak, o program senin, bu köşe benim, Atatürk düşmanlığı, hukuk düşmanlığı, emek düşmanlığı Türkiye düşmanlığı yapmaktalar. Bunlar Nazım’ın şiirindeki apis başlı kıvrak omurgalı yaratıklar gibi, zengin sofralarında, hain sofralarında rakkaselik yaparlar.

Emekçi anneler bebeleriyle inmişler meydana. Lokmalarına göz dikenleri Ozanın dizelerinde anlatıyorlar Ata Öğüdü gibi:

‘’Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır…
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır.
Tanı bunları, tanı da büyü !
Bu namustur,
Künyemize kazılmış…
Bu da sabır, ağulardan süzülmüş
Sarıl bunlara
Sarılda büyü ! ‘’

Biz onları, onlar da bizi iyi tanırlar. Göreceksiniz! İleride dayandıkları dıştan destekli içi boş güçler yıkılsın, fare gibi delik arayacaklar. Şimdiden sıklaştırın safları.
Emekçiler omuz omuza, tek ses tek yürek olup haykırıyorlar:

‘’Ekmeğime dokunma!!!!!”

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.