EĞİTİM ÇIKMAZDA

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

EĞİTİM ÇIKMAZDA

Eğitim; öncelikle, kim içindir?
Çocuklarımız için.
Onlar, izlenen eğitim politikaları nedeniyle, son derece mutsuzlar. Bu mutsuzlukları başarılarını da olumsuz etkiliyor. Başarısızlar.
Bölgeler ve bölge okulları arasında fırsat eşitliğinden söz etme olanağı sıfır.
Bu durum; salt öğrenciler açısından değil, öğretmenler açısından da mutsuzluk ve başarısızlığın baş etmeni.
Böyle olunca Türkiye’nin başarı sıralamasındaki yerinin aşağılarda olması da yadırganacak bir sonuç değil.
 Nasıl düzeltilir?
Basit! Eğitim politikası yenilenerek. 
Kim yapar, yapabilir bu yenilemeyi?
O da basit!
Eğitimbilimciler. Pedagoglar. 
Yenileme işi politikacıların kendi başlarına yapabilecekleri bir iş değildir. Politikacıların önce bu gerçeği kabullenmeleri gerekir. Gerekir de değil. Zorunludur.
Pedagoglar; çalışma gurupları oluşturarak, bu çalışma guruplarına siyaseti, üniversiteyi, sivil toplum kuruluşlarını da alarak yaparlar, yapabilirler bu yenileme işini.
Araştırma sonuçlarının başında yer alan ülkelerin eğitim sistemleri ve yöntemleri de son derece yararlı örneklerdir bu çalışmalara.
Onların bu işi, eğitim işini, anaokullarından başlayarak yüksek öğrenime değin nasıl yürüttüklerine de bakarak ülkemiz için en uygun, en doğru, en bilimsel eğitim sistemi kurulmalı ve korunmalıdır.
Sistemi yazboz tahtasına çevirerek yapılamaz bu yenileme. 
15 yıllık iktidarında, ne yazık ki; AKP`nin yaptığı sistemi yazboz tahtasına çevirmek olmuştur.
Bu yanlışlarından döneceğe de benzemiyorlar.
Eğitim geleceğidir bir ülkenin. Bütçeden en fazla payı alması gereken kurum olmalıdır. Bizde, ne yazık ki, o payı eğitim kurumuna değil, diyanete ayırmaktadır iş başındaki yönetim.
Nedenini de AKP Genel Başkanı ve Cumhur Başkan açıklamıştı zaten: Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek.
Amaç bu olursa, doğaldır ki; öğrenci hiçbir alanda başarılı olamaz. Buna bağlı olarak da mutlu olamaz.
Öğretmen, eğitim kurumunun baş aktörlerindendir. Sistem; iyi öğretmenlerle iyi sonuçlar verir. Sistemin önde gelen işlerinden biri de “iyi öğretmen” yetiştirmek olmalıdır. Öğretmenin özlük haklarında iyileştirme de kaçınılmazdır. İkinci bir iş yapma olanağı arayan öğretmenle başarılı sonuçlar alınamaz.
 Psikolojik danışmanlar, rehber öğretmenler olmadan eksik kalır sistem.
Türkiye’deki çocuk işçi sayısı 1 000 000 (yazıyla: bir milyon) a dayanmış. 
İş arayan, ailesine katkı sağlamak için çalışmak zorunda olan çocuktan başarı da, mutlu olması da beklenemez.
Yaşamın en gerçek yol göstericisinin bilim olduğundan hareketle hazırlanması olmazsa olmaz koşuludur sistemin.
Bilimi bir kenara koyarak hurafelerin yol gösterici olduğu bir sistemle bir yere varamazsınız.
AKP`nin yol gösterici olarak seçimi, ne yazıktır ki; bilim değil, hurafelerdir.
İçler acısı olan da budur.
Dilini doğru konuşmayı ve yazmayı öğrenemeyen, matematikten habersiz, fen bilimlerinden olabildiğince uzak tutulan, ülkesinin ve dünyanın coğrafyasını, tarihini öğren (e)meyen, yurttaşlık bilgileriyle donanmayan bir kuşak geleceğimiz olamaz. 
Çocukların en derin din bilgileri almasının ne onlara ne de bize bir yararı olur.
Eğitim sistemi, AKP`lilerce, kurtuluş ve kuruluş felsefesinden öç alma, dindar ve kindar bir eğitim politikasını dayatma sistemine dönüşmüş durumdadır.
Okulları cemaatlere teslim eden kararların altına çekinmeden atıyorlar imzalarını.
Erkek – kız bir arada, karma eğitime düşman oldular.
Okulları, nerdeyse tamamını, İHL (İmam Hatip Lisesi) ne çevirdiler.
Okul yöneticilerini seçerken de titizlikle, kendilerinden olup olmadığına bakıyorlar. Ölçüleri bu.
Anne – babaların okula ve sisteme güvenleri yerlerde sürünüyor.
Ülke bizim! Okullar bizim! Çocuklar bizim!
Onlara sahip çıkmak; eğitimin bilimsel yenileşmesi için baskıcı olmak, laik, demokrat, sosyal ve adil geleceği olan bir kuşağın savaşımını vermek borçtur, ödevdir bize.
Amaç; dindar ve kindar değil, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmekse eğer!
Başarı da gelir böyle olursa, mutluluk da…
44 yıl eğitim emekçiliği yapmış, emekli bir öğretmenin okuyup öğrendiklerinden yaptığı saptamalarıdır yazdıklarım.
Sürç-ü lisan affola!

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.