EGEMENLİK VE BAĞIMSIZLIK

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

EGEMENLİK VE BAĞIMSIZLIK



Kökleri Ulusal Kurtuluş Savaşımıza dayanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 95. yılını kutlamaktayız. 23 Nisan 1920 tarihi hem ülkemizin kurtuluşuna, hem de yeni bir devletin kuruluşuna öncülük eden büyük bir olaydır. Emperyalist güçleri yenerek, çürümüş ve yozlaşmış bir imparatorluktan yepyeni bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, demokratik ve laik bir yönetim biçiminin gerçekleşmesi, çağdaş ve aydınlık bir yaşam biçiminin belirlenmesi ve bunun için yapılan tüm yenilikler, 23 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal’in liderlik ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin attığı kararlı adımlarla gerçekleşmişti.

Devletimizin ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık olmak üzere başlıca iki temel niteliği bulunmaktadır. Egemenliğin ülke içinde kullanımı ulusal egemenlik, ülke dışında kullanımı ise tam bağımsızlıktır. Emperyalizmi rahatsız eden bu iki temel nitelik, günümüzde türlü işbirliği ve oyunlarla yok edilmek istenmektedir. 

Ulusun kendi kendini yönetmesi olan ulusal egemenlik kavramından günümüzde söz edilmesi mümkün değildir. Ülkemizin her yerine ve her işine yabancıların el attığı bir ortam, artık ulusal egemenlik olarak tanımlanamaz. Başka bir devletin yönetimi altına girmemek olan tam bağımsızlık kavramı da, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra terk edilmeye başlanmıştır. 

Ülkemizin yönetim kademelerinde olanlar tarafından, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, tüm ulusal değerlerimiz emperyalistlere peşkeş çekilmektedir. Bugün vatan hainleri anılmakta, kahraman yerine konulmakta ve isimleri çeşitli kuruluşlara verilmektedir. Bunlardan başka Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin değerlerine saldırılarak, ülke bütünlüğünü dağıtmaya, etkisizleştirmeye ve parçalamaya yönelik tüm bu eylemler ulusal egemenlik kavramıyla çelişmektedir. 

NATO, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Avrupa Birliği gibi kuruluşlarla ilişki içinde olmak, PKK terör örgütüyle mücadele ederken, emperyalist devletlerin sözlerinin dışına çıkmamak ve işgal edilen 152 adamızın durumuna ses çıkarmamak tam bağımsızlık kavramıyla çelişmektedir.

23 Nisan 1920 tarihinden 95 yıl sonra, bugün ülkemizde yetkili ve güç sahibi olanlar, 1919’lu yılların mandacılığını, sömürgeciliğini kabul edenlerin devamıdır, onların torunlarıdır. Ulusal egemenliğimiz ve tam bağımsızlığımız yok edilmeye çalışılırken, Cumhuriyetimizin içi boşaltılırken bunlara sessiz kalan muhalefet partileri de, “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde” bulunmaktadırlar. 

Ülkemizin bugün getirildiği durum karşısında ya ihanetten ya da yurtseverlikten yana tavır almak zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye’yi Ankara’dan yönetemezseniz ve emperyalizmin kucağında siyaset yaparsanız ulusal egemenliğinizin de, tam bağımsızlığınızın da yitirilmesine neden olursunuz. Atatürk ilke ve devrimlerinden, ulusal egemenlikten ve tam bağımsızlıktan yana olanların yeni bir ulusal kurtuluş savaşını başlatmaları gerekmektedir. Bunun için güçlerimizi birleştirmek ve örgütlü mücadele yapmaktan başka bir seçeneğimiz bulunmamaktadır.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.