EDEP

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

EDEP: Utanma, nezaket, zarafet, her türlü hatadan korunma sebebini bilme, güzel ahlak, güzel terbiye demektir. Edep, dünya ve ahiret saadetine açılan bir kapıdır.

Edepli: Edebi olan, terbiyeli olan, nezaketi olan, zerafeti olan, hatasını anlayan ve özür dilemesini bilen, hayalı olan, güzel ahlaklı olan demektir.

Edepsiz: Edebi olmayan, terbiyesiz, hayasız, utanmaz, zarafeti olmayan, özür dilemesini dahi bilmeyen , ahlaksız demektir.

Edepsizlik: Terbiyesizlik, hayasızlık, utanmazlık, demektir.

Edep ahlakın kaynağıdır.Terbiye ve ruh disiplinin özüdür. Edepli olan kişiler, her bakımdan takdire layıktırlar.

Edepten nasibini almamış kişiler, makam ve mevkileri ne olursa olsun, cemiyet için zararlıdırlar.

Kur’an’ın yolu edep yoludur, ayette şöyle buyrulur:

-”Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın etrafındakiler dağılıp giderlerdi” (Al-i İmran)

-”Fravuna gidin. Doğrusu o azmıştır. O’na yumuşak söz söyleyin belki öğüt dinler veya korkar”(Ta-

Ha 44)

Peygamberimiz şöyle buyururlar:

-”Mü’minlerin iman bakımından en olgunu ahlakı güzel olanıdır” (Tirmizi)

-”Allah’a en sevimli kul, ahlakı en güzel olandır” (Tirmizi)

-”Mizana güzel ahlaktan daha ağır bir şey konmaz” (Tirmizi)

-”Birbirinize acımadıkca iman etmiş olamazsınız,

Peygambere cevap verirler;

-Ya Rasülallah hepimiz merhametliyiz, ahlaklıyız, bu kadar itham niye?

Cevap verir Allah’ın Rasülü;

-Asıl merhamet, birinizin arkadaşına olan merhameti değildir. Asıl merhamet bütün insanlara olan

merhamettir.(Taberani)

”İnsanları mağlub eden kuvvetli değildir, kuvvetli ancak nefsine hakim olandır”(Müslim)

”Ölülerinize sövmeyin,onlar yaptıklarına gittiler”(Buhari)

„Biz kusur aramaktan nehyolunduk ancak bize birşey görünürse ona göre durum/vaziyet alırız” (Ebu Davud)

„Allah dedikodu yapmanızdan ve çok soru sormanızdan hoşlanmaz”(Müslim)

Edepli olmak gerekir;

İslâm‘ın yetiştirdiği Rabbani toplulukta dedikoduya, çok soruya, insanların özel işlerine müdahaleye yer yoktur, çünkü; bu toplumda, insanlar, fertler bundan daha yüce işlerle uğraşırlar İslâm’ı , O‘nun sancağını her yerde dalgalandırmakla meşguldürler. İftiraya maruz kalmadıkları sürece, eleştiriye açıktırlar.

Böylesine büyük işlerle uğraşanlar, öylesine, işlerle, küçük günahlarla meşgul olmaya vakit bulamazlar, onların hedefleri büyüktür. Onların davaları vardır, sönmez ve pörsümez bir davadır o.

Sorarlar yine Allah’ın Rasülü’ne: Müslümanların hangisi daha üstündür?

”İnsanların elinden ve dilinden, emin olduğu razı olduğu kimse diye cevap verir. (Muttefekun Aleyh)

Devam eder Allah’ın Rasülü:

– ”Sizin en şerlileriniz kimdir, haber vereyim mi?

Evet ey Allah’ın Rasülü:

– ”Laf taşıyanlar, dostların arasını bozanlar, kusursuz insanlara zulmedenler.” ( Müslim)

– Yüce Allah, ”Bilmediğin şeyin ardına düşme” (İsra /36 ) der.

Müslüman insanlara tepeden bakmaz, küçümsemez;

„İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, Allah böbürlenenleri sevmez.( Lokman 18 )

Müslüman tevazu sahibi olmalıdır. Hoşgörü sahibi olmalıdır.

– ”Kişiye günah olarak, müslüman kardeşini hakir görmesi yeter” (Müslim )

– ”Büyüğüne saygı göstermeyen, küçüğüne merhamet etmeyen, Aliminin hakkını bilmeyen, benim ümmetimden değildir.” (A.b.Hambel, Taberani)

– ”Yaşlıya, adaletli devlet reisine ve alimlere saygı, Allah’a saygıdan sayılır”(Ebu Davud)

İslâm ahlakında ilim erbabına saygı tavsiye edilir;

İslâm’ın ahlak öğretisinde, büyüklerin veya ilim sahiplerinin bulunduğu mecliste sükut etmek uygun görülür, konuşulacaksa müsade alınarak konuşuluşur. Alimlerin İslâm toplumundaki mertebeleri fevkalade yüksektir.

”Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(Zümer-9)

İslâm ahlak öğretisinde, hafızlara da değer verilmesi tavsiye edilir; ”İnsanlara Allah’ın kitabını en iyi okuyanlar imamlık eder”(Müslim)

”Yaşlıya, Kur’an tilavetini terketmeyip onunla amel eden ‘hafıza’, adaletli devlet reisine

ikram Alah’a saygı göstermekten sayılır” (Ebu Davud)

Allah’ın Rasülü, ilimde, fazilette üstünlük derecesine göre insanlara paye verirdi. Protokole riayet ederdi. Bu konuda oldukça titizdi:

”Ruhlar sıralanmış askerler gibidirler, tanışanlar dost olurlar, birbirlerini görmezlikten gelenler, anlaşmazlığa düşerler”(Müslim)

”Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez ve ondan yardımını esirgemez, kim bir müslümanın ihtiyacını giderirse, Allah da onu, kıyamet günü ihtiyacını giderir, kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onunj ayıbını örter.(Müttefekunaleyn)

Peygamberimiz başkalarına saygılı olmayı emreder:

”Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen bizden değildir” der ve devam ederek Kur’an’dan örnek verir:

1- Her insana karşı saygılı olmak: Söz ve hareketlerle insanları küçük görmek veya taciz etmek müs

lümana yakışmaz. Müslümana yakışan kim olursa olsun insanlara, insan oldukları için hoşgörüyle şefkatle davranmaktır. Hoşlanılmayan bir insansa yine de müslümanın vakarına yakışacak bir olgunlukta muamele etmektir.(Lokman.18)

„’Âmâ geldiği için yüzünü buruşturup çevirdi”(Abese suresi)

İbni Mektum ile ilgilenmeyen Hz.Peygambere bir azarlamadır bu. Bu davranışını Allah hoş karşılamamıştır. Bu ayette, ihtiyaç ehlinin önceliği vurgulanmıştır ve ona yüz ekşitmenin doğru olmadığı anlatılmıştır. Muhatap Peygamberdir.

Hüsn-ü hâl;

– Düşünerek hareket etmek, Peygamber davranışıdır, özelliğidir.

-Peygamberimiz bir şahsa döndüğü zaman bütün vucuduyla dönerdi. Ona gerekli ilgiyi göstermekte kusur etmezdi.

Müslüman yaptığı hatalardan dolayı özür dilemelidir. Kendisine karşı özür dilendiği zamanda o özrü kabul edebilme olgunluğunda olmalıdır.

Büyüklere karşı saygılı olmak:

Dinimize göre büyük, yaşça büyük olandır, ilim yönünden büyük olandır. Takva yönünden büyük olandır.

„İnsanları menzillerine koyunuz; ( Ebu Dv.4842 )

Mü‘minlerin, bu tür vasıflara sahip olan insanlara hürmet etmesi vaciptir. ( Abdullah Ulvan,Terbiyet’ül- Evlad-1/476 )

Din nazarında büyük olanlara nasıl davranmamız gerekir: (Buhari.K.Edep.89)

1. Meclislerde kendilerine yer verilmeli ve baş köşeye oturtulmalıdır.

2. Tecrübelerinden yararlanmak için istişare yapılmalıdır.

3. Onların meclisinde söz düşmedikce konuşulmamalıdır.

4. Birşey sorulacaksa ve cevap verilecekse edep içerisinde, müsade isteyerek sorvap verilmelidir.

5. Mecliste, söz ortaya atılmışsa, ilk sözü orada bulunan büyüğe bırakılmalıdır.

Bir örnek:

Paygamberimiz sorar: “Bana öyle bir ağaç gösterin ki, onun hali müslümanın hali gibi olsun, herzaman Rabb’inin izniyle meyve versin dursun,ve yapraklarını dökmesin.”(Müslim.2811).

İbn. Ömer diyor‘ki, „ben hurma ağacıdır diyecektim. Ama Ebubekir ve Babam Ömer’in orada oluşu benim konuşmama mani idi.”

Büyüklerin elini öpmek, ayağa kalkarak uğurlamak, onların kızacakları davranışlarda bulunmamak, yanlarında yüksek sesle konuşmamak. Büyüklere karşı küçüklerin yapmak zorunda oldukları davranışlardır. İşte bu davranışların adına EDEP denir.

Sonuç:

Edebin yok olması, otoritelerin saygınlığının yok olmasına sebep olur. Otoritelerin saygınlığının yok olması, değerlerin saygınlığının yok edilmesı demektir. Bu durumda da sevgi bağları ortadan kalkar, saygı yok olur. Sevgi ve saygı bağlarının yok olması, yozlaşmanın çürümenin sebebidir.

Sözü, Sözün Sahibi’ne bırakalım:

” Ey iman edenler kendi evlerinizden başka evlere girerken ehliyle ilişki kurmadan, kendinizi tanıtmadan ve selam vermeden girmeyiniz” (Nur 27)

” Eğer orada kimseyi bulamazsanız size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size dönün

denilirse dönün. Bu sizin için daha hayırlıdır.”(Nur- 28)

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.