DUYARSIZ TOPLUM- ÖDLEK MEDYA

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Toplumların duyarsızlığı sadece bize özgü değil, dünya genelinde görülmekte.

Baba Bush’un Irak’a saldırısında dünyada, özellikle de Avrupa’da milyonlarca insan sokaklara dökülmüş, savaşı ve ABD’yi kınamıştı.

Yenidünya düzeninin ülkelere ve o ülkelerin insanlarına benimsetilebilmesi için gerekli alt yapı oluşturuldu. Avrupa’da doğu ülkeleri yeniden şekillendirildi, yeni ülkeler kurduruldu. Bu ülkeler kurdurulurken kalıcı olabilmeleri için birbirlerine boğazlattırıldı. Sınırlar çizilirken özellikle eski Yugoslavya’da oluşturulan devletler sınırlarını kanla çizdiler.

11 Eylülde İkiz Kulelere yapılan, faili meçhul saldırı, ABD-Taliban birlikteliği es geçilerek, Afganistan ve Irak’a saldırı başlatıldı.
Birleşmiş Milletler Örgütünün karşı çıkmasına rağmen Irak işgal edildi. Sivil insanlar hava bombardımanı ile katledildi. Barzani ve Talabani aşiretleri, o topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşadığı, ortak kaderi paylaştığı halklara ihanet ederek arkalarından vurdu. Alışkanlık edindiği hain kimliği ile ünlenen Barzani ve Talabani aşiret reisleri insanlık dışı katliamların cellâtlığına soyundular.

Türkiye’de anlı şanlı medya fareleri Irak’ta işlenen cinayetlerin karşılığı verilecek ABD Dolarının hesabına yatmaya kalktılar. Savaşa karşı çıkanları neredeyse vatan haini olarak linç etmeye kalktılar.

Bugün nükleer silahlarla dünyayı yok edeceğinin savıyla işgal edilen Irak’ta, Batı’nın kakaladığı hurda silahlardan başka silah bulunamadı. Sosyalist! Blair! ile Emperyalist Bush ellerine bulaştırdıkları suçsuz insanların kanını Irak petrolüyle yıkamaya soyundular.

Tüm dünya bu çirkinliği sadece seyretti.

Ortadoğu’ya getirilecek yeni düzenin Türkiye ayağında, daha seçimlere bile gireceği belli olmayan AKP’nin sermaye destekli başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Busch’un huzuruna alınarak ABD’ye hizmetin koşulları tespit edildi.

Milli Görüş gömleği üzerine giydirilen Sam Amca Formasıyla Türkiye’de Tayyip dönemi başlatıldı.

Uluslararası sermayenin güvenini sağlamak için Siyonizm’in önemli kuruluşundan Recep Tayyip Erdoğan’a Yahudiliğe en üstün hizmeti yapanlara verilen ödül verildi.

Böylece, yabancı dili dahi olmayan, İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde yığınla yolsuzluk dosyaları sümen altına sokularak, sırtında taşıdığı Milli Görüş Gömleği üzerine ABD’nin sadık hizmetkârı formasının üzerine eklediği Siyonizm’e üstün hizmet forması ile dünya siyaset arenasının ortasına bırakıldı.

Yorgun, eski dönek Marksistlerden oluşan yeni Liboş kimlikli emzikli yoldaşların yazıp sunduğu, aslında aynada okuduğu anlamını bile bilemediği nutuklarla, bir omzunu öne düşürerek bıçkın yürüyüşle podyuma çıkarıldı.

Devlet teşvikleriyle palazlanan Holdinglerin Badigart amaçlı medyasıyla AKP’nin hizmetine girmesi, aslında kendi bindikleri dalın kesilmesi dönemini de başlatmıştır.

AKP ve onları iktidara taşıyan asıl düşüncenin hedefi; rakipsiz siyasal İslam sermayesi, siyasal İslam medyası, siyasal İslam yargısı, siyasal İslam üniversiteleri, siyasal İslamcı devlet düzeni olarak kabul eden Türkiye!

Asıl amaç; talan edilen, kuruluş ilkeleri yok edilmiş, duyarsız, bilgisiz, kayıtsız şartsız biat eden ümmet cemaatine dönüştürülmüş bir Türkiye’dir

Bu amaç sadece Türkiye’deki ümmetçilerin palazlanması için değil, birçok entelin göremediği için kabul edemediği Türkiye’nin Hasta Osmanlı dönemine taşınarak, modern, çağdaş, demokrat yapısıyla sömürülen Ülkerlerin Türkiye’yi örnek almalarını önlemek, sömürü alanlarını Türkiye’yi de içine alarak genişletmektir.

Bugün, Kuzey Afrika’da uygulamaya konulan yeni senaryolar içinde Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’la başlayan tutarsız çıkışlar ve çark edişler Avrupa’da çatık kaşlarla izlenmeye alınmış durumda.

Erdoğan’ın potları, bazen Arınç, bazen AKP’li Abdullah Gül tarafından düzeltilmeye çalışılması içten içe bir çatışmanın varlığının işaretlerini verse de henüz su yüzüne pek çıkmıyor.

Arınç, gelen tepkiye göre tavır almakta, bazen yanından ayırmadığı gözyaşı torbasıyla iki gözü iki çeşme habire ağlamakta

Partili yalakalarınca 2. Peygamber olarak nitelendirildikten sonra şimdilerde Arınç tarafından Hz. Eyüp olarak ilan edildi. Böylesine uçuk payelerin verilmesinden anlıyoruz ki kırdıkları bir potun özrün telaşına düşmekteler, dalkavuklukta kantarın topuzunu kaçırmaktalar.

Yolsuzluk, eşitsizlik, hukuksuzluk, talan düzeni arşı alaya çıkmışken medya sus-pus!

Medya birer birer yandaşlarca haraç mezat el konuluyor, kalanlar aynı yanlışı yapmaktan geri duymuyorlar. Bilseler onurluca gazetecilik yapmayı deneyebilirler mi? Bilinmez…

Yoksul halk, bu seçim döneminde bir kilo makarnayı, iki torba kömürü kapma telaşına düşmesi ayrı bir utanılacak Türkiye gerçeği.

Bir- iki kanal dışında, yüzlerce kanal, gazete, sözde gazeteci Türkiye gerçeğini ters yüz edip toz-pembe tablolar çizmekte, ellerinde kamera, patronlarından önce başbakana şirin görünmek için iki büklüm, paçalarından akan cıvık cıvık yağlarla birbirleriyle yarışmaktalar.

Ekonomik Kalkınma İşbirliği Örgütü – OECD- bir rapor yayınladı.

Örgütün otuz ülkesinde elde edilen verilere göre:

En düşük istihdam oranına sahip ülke: TÜRKİYE.

En yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeler: Şili, Meksika ve TÜRKİYE.

İşsizlikte ikinci ülke: TÜRKİYE.

Çocuk eğitimine en az parayı harcayan ülke: TÜRKİYE.

İnsanların en az ömürlü olduğu ülke: TÜRKİYE.

Bebek ölümlerinde birinci ülke TÜRKİYE.

Yoksullukta üçüncü ülke: TÜRKİYE.

Ama korkan, pusan, kula kul olan sözde gazeteciler, çanak sorularına bile fırça atan başbakanın önünde ecel terleri dökmekteler.

Toplum, bu midelerinden iktidara bağlı kanalların, gazetecilerin sayesinde öyle duyarsız hale getirildiler ki, vatandaş; Meclis başkanını dizi oyuncusu diye tanıyor.

İşte bu ortamda gerçek yurtseverlere önemli görevler düşüyor.

Yılmadan, korkmadan doğruları, gerçekleri halka göstermek zorundalar.

Görünen o ki vatandaşın gözü yavaş da olsa açılıyor.

Başbakanın damarlarını patlatırcasına bağırması, devlet adamına yakışmayan düzeyde muhalefete hakaret etmesi bu nedenledir.

Muhalefete ahlaksızların sunduğu kasetlerle vurmaya çalışıyor.

Muhalefet liderinin mezhebi ile aklınca puan kapmayı bile denemekten kaçınmıyor.

Çünkü kendi bilgisine güveni yok.

Bu nedenledir ki, TV’lerde muhalefetle, özellikle Kılıçdaroğlu ile tartışmaktan korkuyor.

Kendine güveni olsa can atar.

Ama kendine güveni yok.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.