DUVARA KARŞI…

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bu başlık size bir şeyler hatırlattı mı..? Hamburg’da yaşayan Türk kökenli film yönetmeni Fatih Akın’a, ilk uluslararası şöhreti getiren filminin adı… Bu filmde, Almanya’da yaşayan yabancı kökenli göçmen gençlerin ne yaparlarsa yapsınlar, istedikleri gibi yaşamalarına, sevmelerine, aşklarını yaşamalarına, bir biçimde, toplumun çoğunluğu tarafından oluşturulan bir duvarın engel olduğu anlatılmakta ve bu genç insanların yaşamlarının, aslında bir Duvara Karşı yaşam olduğu konusu işlenmekte…

Şu son dönemde ve özellikle 2007’den sonraki Türk dış politikasına bakıldığında da, sanki Duvara Karşı politika yürütülüyor gibi bir durum ortaya çıkıyor… Aslında yok öyle bir şey ama ben kasten ve ortaya atılabilecek olan muhtemel tezleri tahmin ederek böyle yazıyorum… Nedenine gelince..! Giderek çıkmaza giren Türk dış politikası, öyle bir ortama ve de süratle yol alıyor ki, sonunda durumu kurtarmak için, Biz iyi niyetle ve barış için elimizden geleni yapıyoruz ama karşımıza hep bir duvar çıkartıyorlar… Söylemi geliştirilecektir, çünkü bu gün Türkiye’de ve başta Almanya olmak üzere, dünya üzerindeki, iflah olmaz AKP yanlıları, yapılan yanlışları kabul edip, makulde buluşmak yerine, mutlaka kabahati başka ve mümkünse dış güçlerin üzerine atacaklardır… Yani…! ” Biz bir konuda adım atarken, iyi niyetle ve barış için yola çıkarken karşımızda olmayan duvarlar, bir süre sonra, dünyanın egemen güçleri tarafından karşımıza çıkartılıyor ”  söyleminin arkasına saklanmaya çalışacak, yandaş basının desteği ile de, bu yalanı topluma yutturmaya çalışacaklardır… Bu hep böyle olmadı mı..?
Oysa atılan adımların, en geç üç aşamadan sonra, ta başından beri karşıda duran Duvara çarpacağını, muhalefet söylüyor, basının ileriyi gören tecrübeli yazarları yazıyor, herkes Dikkat..! Orada Duvar Var diyor ama aldıran yok…” Ben yaptım oldu ” mantığı ile hareket eden hükümet, her şeyi en iyi kendisi bildiği için, kimseye aldırmıyor… Sonuç iyi ve ülkemiz için hayırlı olsa, kimsenin itirazı olamayacağı gibi, ayrıca gönülden alkışlarız… Ama ne yazık ki öyle olmuyor ve zararı hep ülkem görüyor…
Sırasıyla bakalım…
1 Mart 2003 Tezkeresi ardından, Türk-ABD ilişkileri, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar bozuldu… Sonuç; Kuzey Irak’ta yasak bölge ilan edilen kesimde bulunan Türk askerleri tutuklandılar… ABD’nin her tutukluya uyguladığı kurallar gereği, elleri plastik kelepçeyle kelepçelendi ve başlarına, kimlikleri tanınmasın diye, naylon poşet geçirildi… Biz de ayağa kalktık… Oklar, bizi aşağılayan, askerimizi tutuklayıp başına çuval geçiren ABD’ye yöneldi… Peki… Orasının yasak bölge ilan edildiğini bilmemize rağmen, neden askerimizi oradan çekmedik..? Bu soruyu soran var mı..? 
Ardından; yılların ve tüm dünyanın yıldıramadığı Rauf Denktaş, Türkiye’deki iktidarın ayak oyunları ile devrilip, yerine Talat getirildi…( Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz )  
Derken; AB ile oraklık görüşmelerini başlatan olaylı anlaşma geldi… Anlaşma metninde, Gümrük Birliği Anlaşması’nın ek 10.cu maddesinin, tam üye olduğu takdirde, Güney Kıbrıs’a da uygulanmasının bulunduğunu gören cihan padişahımız, aniden celallenerek toplantıyı terk etti… Ama doğruca havaalanına gidip uçağına bineceği yerde, yandaki odaya girip sinirinin geçmesini bekledi… Derken; başta Schröder ve Berlusconi olmak üzere, AB’nin büyükleri gelip SÖZLÜ garantiler vererek, cihan padişahımızı ikna ettiler…( Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz )  
Derken; BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın planı Kıbrıs’ta referanduma götürüldü… AB’nin Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyonlar konusunda padişahımıza verdikleri SÖZLÜ garantiler doğrultusunda ve Rauf Denktaş’ın yerine getirilen Talat marifeti ile adanın kuzeyi ağırlıklı olarak EVET derken, AB tam üyeliğini cebinde keklik olarak gören güney, ağırlıklı olarak HAYIR dedi…( Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz ) 
Derken; Ermenistan ile İsviçre’de gizli görüşmeler başladı ve ardından protokoller imzalandı… Böylece; Ermeni Açılımı başlamış oldu… Karabağ konusunun, protokollerde bulunmamasının ortaya çıkması ile Azerbaycan ayağa kalktı… Sonradan, Azerbaycan’ı yatıştırmak için, sınırın açılması, Karabağ konusuna bağlanmaya çalışıldı ama bu sefer de Ermenistan protokolleri meclisten çekti…( Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz ) 
ABD’nin Irak’tan asker çekme kararı doğrultusunda, kuzey Irak’ın güvenliği için Türkiye’nin devreye sokulması gündeme gelince, sadece askeri operasyonlarla yetinildiği izlenimini örtebilmek için Kürt Açılımı başlatıldı…( Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz ) 
Değerli okurlar… Yaklaşık sekiz yılda yaşadığımız ve Türkiye’ye yaşatılan daha çok Fiyasko var ama yerim kalmadığı için Ne olduğuna başka bir yazıda değiniriz başlığı ile başka bir yazıda devam ederiz… Ama hep işlere iyi başlayıp, sonradan karşısına duvarlar çıkartıldığını öne süren cihan padişahımıza söylenecek en güzel ve anlamlı söz ile bitirelim bu yazımızı… 
Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var..! 
Kalın sağlıcakla efendim… 
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.