DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yazının başlığı Ceyhun Atıf Kansu’nun bir şiiridir.

Ona göre çocuklar “Dünyanın Bütün Çiçekleri”dirler.

Bu yazının konusu çocuklar da ondan dolayı seçtim bu başlığı.

Yazıya geçmeden bu yazının konusunu hangi sözcük en doğru anlatır diye düşündüm.

İki sözcük geldi aklıma.

Biri güzelleme, diğeri öykünme.

Sözlük anlamlarına da baktım sözcüklerin.

Güzelleme için; “1. Halk yazınında konusu sevi olan, lirik bir koşuk türü, 2. Şen, sevinçli duyguları anlatan türkülerde özel bir ezgi” yazıyor sözlük.

Öykünme içinse: “Öykünmek eylemi”. Yani taklit etme.

Yazıyı okuyan versin kararı.

Bu yazdıklarım bir güzelleme midir, yoksa bir öykünme mi?

Aşağıda okuyacağınız öyküyü facebook arkadaşım, değerli hemşehrim Erdoğan Özgenç’in sayfasında okudum ben de.

Çok etkilendim, çok da duygulandım.

Öykü şu:

ABD’deki Maryland Eyaleti, Baltimore liman kentinin kenar mahallelerinde yaşayan çok yoksul aileler vardır.

Bir sosyoloji profesörü, bir gün sınıfındaki öğrencilerini bu kesime gönderir. Ödevleri o kesimde yaşayan çocuklar hakkında araştırma yapmaktır.

Yola koyulan öğrenciler bölgede 200 kadar erkek çocuk üzerinde bir araştırma yaparlar.

Sosyal durumlarını, eğitim düzeylerini, alışkanlıklarını elden geldiğince araştırırlar. Bu bilgiler o çocukların gelecekleri konusunda bir yargıya varabilmeleri için gerekli ve zorunlu olan bilgilerdir.

Araştırmayı yapanların, nerdeyse tamamı, bu çocukların bir gelecek şansları olmadığını saptarlar.

Araştırma sırasında gördükleri ve yaşadıkları onları bu sonuca ulaştıran etkenlerdir.

Aradan yıllar geçer.

Yirmibeş yıl sonra, bir başka profesör bu çalışmayı ve sonuçlarını görür. Konu ilgisini çeker.

O da öğrencilerine, bu konuyla ilişkili başka bir görev verir.

Bu kez gençler; aynı çocukları bulmaya çalışacak ve geçen süre içinde nerede ve ne durumda olduklarını araştıracaklardır.

Öğrenciler Baltimore’un tüm köşe bucağında o zamanın çocukları, 25 yıl sonrasının gençlerini bulmak için yollara düşerler.

Doğal olarak kimileri kenti terk etmiş, kimileriyse yaşamdan kopmuşlardır.

Tüm bunlara karşın 180 gence ulaşmayı başarırlar.

İletişime geçerler.

Sonuç inanılmazdır.

Bu 180 gencin 176’sı okullarını, üstün başarıyla, bitirmiş; iş adamı, avukat, doktor, mühendis gibi saygın meslekler edinerek bir gelecek kurmuşlardır kendilerine.

Düşünün bir kez! Yoksulluk, yeterli beslenememe, kötü barınma gibi çok çetin yaşam koşulları içinde salt dört eksikle çok büyük bir başarı öyküsüdür bu.

Akıl almaz bir sonuçtur ulaştıkları!

Sonuçları gören profesör bu durumdan çok etkilenir. Konuyu bir de kendisi incelemeye karar verir.

O gençlerle tek tek görüşür.

Onlara şu soruyu sorar:

“Tüm bu olumsuz yaşam koşullarına karşın bu başarının arkasında yatan giz nedir’”

Gençlerim tümü mahalle okulundaki öğretmenlerini gösterirler.

Onun sevgi dolu kanatları altında bu başarıyı yakaladıklarını söylerler.

Durum bu olunca, profesör bu kez de öğretmenle görüşme kararı alır ve ona gider.

Karşısına yılların eskitemediği bir kadın öğretmen çıkar.

O; ne yapmıştır da, gençler bu denli başarılı olabilmişlerdir?

Öğretmen Hanım; gözlerinde ışıltı, yüzünde tatlı bir gülümseme, tek tümceyle karşılık verir:

“BEN; O ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİM!”

İşte bu!

Şimdi siz; buna ister bir “güzelleme” deyin, isterseniz, şimdiden tezi yok, bu öğretmene öykünün!

Ne derseniz deyin!

Ne yaparsanız yapın!

Sevin!

Özellikle de çocukları…

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ’ni…

Çünkü; sevmek çok güzeldir.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.