DÜNYA TÜRKİYE’YE DÖNDÜ…

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Ve evet… Her iki anlamda da öyle oldu… Önceleri ” Türkiye’deki gazeteciler ne kadar şanslı, her gün yazacak bol, bol konu var ” derdik ve bu alanda Almanya’nın tekdüzeliğinden şikâyet ederdik…Ancak; son dönemlerde, özellikle de Almanya’da Türkiye’yi aratmayacak hale geldi…Koalisyon protokolünün imzalanması ardından başlayan çelişkili açıklamalar, CDU/CSU ve FDP arasının her geçen gün açılmasına neden olmakta…Hele; 9 Mayıs’daki Kuzey Ren Westfalya seçimlerinde alınan ve koalisyon hükümetinde deprem yaratan sonuçlardan sonra…Görülen o ki; bu koalisyon, bu şekli ile bir dahaki Federal seçimlere kadar yürümeyecek…Bir tarafta, kemer sıkma politikaları gereği, en alt ekonomik yapıya sahip olanlardan kesintilere gidilirken, diğer taraftan üst gelir gruplarına vergi indirimi…Bu toplum, sosyal barışın temeline dinamit koyan bu uygulamaların yükünü nasıl ve ne zamana kadar çekecek..?
Derken, aniden veya kamuoyuna yansımadığı için bilemediğimiz nedenlerden ötürü, Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch’un kademeli olarak, bütün siyasi görevlerinden istifa edeceğini açıklaması… Olacak şey değil…! Bu Roland Koch ki, iktidar için kendi eyaletindeki sosyal barışı tehlikeye atıp, CDU’nun daha sağında bulunan oylara göz kırpabilmek adına, iki seçim üst, üste yabancı düşmanlığına sarılan hırslı politikacı… Anlaşılması biraz zor bir durum… Kamuoyu tam bu istifayı tartışırken, Cumhurbaşkanı Horst Köhler’in istifası ile adeta şaşkına döndü… Yani; Almanya’da giderek bir gazeteci cenneti olma yolunda, aniden malzeme bollaştı…
Derken; ” Mavi Marmara ” adlı gemiye yapılan saldırı ile dünya gerçekten Türkiye’ye doğru döndü… Çeşitli vesilelerle bir birine zarar vermekte olan ve bu yüzden de araları açık olan bu iki ülke, İran ile Türkiye ve Brezilya’nın gerçekleştirdikleri ” Uranyum Takas Anlaşması “,  giderek sorunun kendisine geleceğini hisseden İsrail için dönüm noktası oldu… Mavi Marmara işin bahanesi… Ortadoğu’da lüzumsuz bir bilek güreşi başladı… Bunun, dış politikada kime veya kimlere faydası olacağını ise orta vadede göreceğiz ama iç politikada AKP’ye yarayacağı kesin… Tabii; AKP bu İsrail karşıtlığını seçimlere kadar, yani bir yıldan fazla bir süre kamuoyunda canlı tutabilirse… Bu arada; İran’a uygulanacak yeni ambargoların, BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylaması sırasında, Türkiye ve Brezilya karşı oy kullandılar ama kararın kabul edilmesini önleyemediler…
Her fırsatta Filistin şehirleri ile İstanbul ve Ankara arasında ilişki kuran sözler sarf eden Sayın Başbakan, son olarak öyle bir söz etti ki, inanın birçok insanda soğuk duş etkisi yaptı… Türk Arapsız Yaşayamaz..! Sakın kimsecikler kalkıp ” Canım o bir şiirin içinde geçiyor ” falan gibi garip laflar etmesin…. Ne demek bu şimdi..? Yenir, yutulur gibi değil… Siyaseten de yanlış, tarihi gerçeklere de ters, Türk insanının yapısına da…
Osmanlı yıkılırken, Girit’ten ve diğer adalardan, batı Trakya’dan insanların büyük çoğunluğu Anadolu’ya göç ettiler… Balkanlar parçalanırken de… Kalan istemeden yerinde kaldı, göçebilen göçtü… Ama hiç bir halk, Araplar gibi, düşmanla işbirliği yaparak kendi devletine karşı savaşmadı… Bütün bu gerçekler ortadayken, sırf İslami yaklaşımlarla böyle bir söz söylenince, insan isyan ediyor…
Sanki; 1917’den bugüne kadar Türk Arapsız Yaşayamadı..? Yaşadı, yaşadı… Bal gibi yaşadı… Hatta başta Filistin’in, Bekaa Vadisinde yetiştirip, yetiştirip Türkiye’ye yolladıkları teröristler gibi, yıllarca PKK liderine köşkler tahsis edip ülkesinde besleyen Suriye gibi, Akreditasyonda 70 Cent eksik diye petrol yüklü tankerleri Basra limanından yola çıkartmayan Irak gibi, Türkiye’ye zarar verebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapan diğer Arap ülkelerinin düşmanca tavırlarına rağmen yaşadı…
Neden Türk Afgansız Yaşayamaz veya Türk Azerisiz, Türk Endonezyalısız Yaşayamaz değil de Türk Arapsız Yaşayamaz..! Neden..? Onlar da Müslüman toplumlar değil mi..? Siz hiç bir Arap liderin, hatta şu dönemdeki Hamas liderinin bile, kalkıp Arap Türksüz Yaşayamaz..!  Dediğini dudunuz mu..? Demez… Çünkü Osmanlı’yı sırtından bıçakladıkları günden bu yana süren, ancak Mısır lideri Cemal Abdul Nasır’dan bu yana, yani 1960’lardan bu yana giderek arttırılan aşırı bir Arap milliyetçiliği politikası vardır ve bu politika hala da sürmektedir de, onun için demez…
Değil Sayın Başbakan, değil tüm hükümet ve bütün AKP’li milletvekilleri, başbakan gibi düşünen ve kendisini Arapa o drece yakın hisseden insanların tüm aynı sözü haykırsa, ben yine de, Türküm ve Arapsız yaşamaktayım, Allah izin verdiği sürece de o şekilde yaşamaya devam edeceğim… 
Kalın sağlıcakla efendim… 
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.