DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE SAVAŞ VE KADIN

ABONE OL
18:01 - 01/10/2020 18:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE SAVAŞ VE KADIN

“Yerküre, 1945 ten bu yana yüzlerce savaş gördü.” dersem abartmış olur muyum?
Saymadım bu savaşların ne zaman nerede olduklarını. Ama; abartmış olacağımı sanmıyorum.

Bu savaşlarda, II. Dünya Savaş’ından bu yana, dünyanın orasında ya da burasındaki bu savaşlarda 20 000 000, yazıyla yirmi milyondan çok insan öldüler, öldürüldüler.
Bu savaşların tümü az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yaşandılar. Yaşanıyorlar.
Bu savaşlarda ölen ya da öldürülen insanların, hemen hemen, tümü aç, yoksul, işsiz insanlardır.

Bu bir rastlantı olabilir mi?
Zengin ülkelerde neden savaşlar olmaz?
Zengin ülkeler bu savaşları neden hep yoksul ülkelerde çıkartırlar?
Neden hep alavere, dalavere, Kürt Memet nöbete tekerlemesidir yaşananlar?
Bu bir rastlantı olabilir mi?
Büyüklü küçüklü savaşlar yaşanan bir yerkürede barıştan söz edilebilir mi?

Bu savaşlarda ölenler ve öldürülenler salt eli silahlı askerler değildirler.

Sivil insanlar; kadınlı erkekli, yaşlı, genç, kundaktaki çocuklar da öldürülürler bu savaşlarda.

Ölmeden kurtulanlar, yerlerinden yurtlarından olurlar. Bunların çoğu kadınlar ve çocuklardır.

Adları yoktur onların.

Yaşamları süresince köylerinden ve kentlerinden hiç çıkmamış bu kadınlar, bu çocuklar el ele yollara düşüp oradan oraya savrularak, dağları, tepeleri, sınırları, askerleri, polisleri, gümrükleri aşarak kaçarlar yurtlarından, yuvalarından.

Bu kaçış sırasında çocukların “Ana; biz ne yaptık da bunları hak ettik?” sorusuna yanıt veremezler analar, boğazları düğümlenmiştir çünkü.

“Sığınmacı” diyorlar bu yurtsuz yuvasız insanlara.

Böyle gelmiştir, ancak; böyle gitmez. Gidemez.

Buna bir “Dur!” denmesi gerekir.

Bir başkaldırı gerekir bu savaşlara, ölmelere, öldürülmelere.

Buna ilk “Dur!” diyenler kadınlardır her zaman ve durumda.

Şili’de diktatöre “Dur!” diyenler,
Arjantin’de diktatöre direnenler,
Filipinler’de, Güney Afrika’da, Pakistan’da, Uruguay’da, İran’da, Bosna’da, Türkiye’de seslerini ilk yükselten onlardır.

Direnmek bir seçenektir. Bir kez bu seçildi mi sonuna dek sürdürülür.

Direnenler ne korkarlar ne de yılarlar.

Bu savaşlarda en büyük zararı görenler de kadınlardır.

Napalm bombasından kaçan o küçük kızın resmini belleğine kazımayan var mıdır barışseverler arasında?

Yerlerinden yurtlarından edilen, hunharca tecavüz edilen Bosnalı kadınların; “Dönmeye kararlıyız. Evet, döneceğiz. Bütün şarkılarımız oradalar. Şiirlerimiz, sesimiz oradalar.”
haykırışı vatan sevgisinin, bir dik duruşun simgesidir.

Son söz gene Kurtarıcı ve Kurucu’nun olsun:

“Sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeden, kış demeden, sıcak demeden cephenin mühümmatını taşıyan hep onlar, ulvî, fedakâr, o ilâhi Anadolu kadınları olmuştur.”

Burada çelişki arayan ve bulanlar için; Anadolu kadınının mühimmat taşıdığı savaş, KURTULUŞ SAVAŞI’dır.

Söz konusu olan vatan savunmasıdır.

Kuşkusuz; Anadolu kadını da yurt savunması söz konusu değilse, savaşın cinayet olduğunu çok iyi bilir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’dür.

Nedenini ve tarihçesini biliyorsunuz.

İlkesi “Yurtta barış, dünyada barış” olan ülkemiz bir savaşın içine sokuldu şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhid eden gaflet ve dalâlet erbabınca.
Ülke sınırları dışında sürdürülen ve kime hizmet ettiği çok açık olan bu savaşta en çok kadınların yürekleri yanacak, gene en büyük acıyı onlar yaşayacak, ateş gene onların ocağına düşecektir.

Dileğimiz bu savaşın derhal sonlandırılmasıdır.

Bu dilek; vatana ihanet değildir.

Tam tersine vatanseverliktir.

Tüm silah ve savaşlardan arınmış bir barış dünyasında Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

Bugünün dünya kadınlar günü olmasına katkıda bulunan, bu katkıyı verirken canından olan tüm kadınların önünde en derin saygılarımla…

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.