DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

8 Mart 1857 tarihinde New York’taki bir tekstil fabrikasında 40.000 işçi grev yapmıştı. Grevin gerekçesi ise, daha iyi çalışma koşulları elde etmekti. Ancak yapılan bu grev sonucunda polisin işçilere saldırmasıyla birlikte çıkan kargaşa ve yangında, çoğu kadın 129 işçi hayatlarını kaybetmişti.
1910 yılında Kopenhag’da 2. Sosyalist Enternasyonal’e bağlı toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına, 8 Mart tarihinin “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. 1921 yılında Moskova’da toplanan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda bu günün ”Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmasının ilan edilmesinden ardından, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etmiştir.

8 Mart, Türkiye’de ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmıştır. 1984 yılından beri düzenli olarak her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaktadır. Ülkemizde her yıl kutlanan kadınlar günü, sembolik olmaktan öteye gidememektedir. Çünkü hala erkek egemen bir toplum yapısı içinde, kadına gereken önem ve değer verilememektedir.
Türkiye’de kadının çalışma hayatına katılma oranı her geçen yıl düşmektedir. Bu oran 1990 yılında %34 iken, 2002 yılında %27, 2006 yılında %25 ve 2009 yılında da %24 olmuştur. Ülkemizde istihdama katılan kadınların %42’si tarım sektöründe, %14’ü sanayi sektöründe, %44’ü hizmet sektöründe çalışmaktadır. Kentte yaşayan en az lise mezunu genç kadın nüfusundaki işsizlik oranı %21 iken, bu oran erkeklerde %12 olarak belirlenmiştir.
Bugün Türkiye’de kamu kurumlarında çalışan kadınların oranı %40 olarak bilinmektedir. Öğretmenlerin %45’i, üniversitelerdeki öğretim elemanlarının %41’i, baroya kayıtlı avukatların %36’sı, hakimlerin %28’i, savcıların %5’i, polislerin %6’sı kadındır. Bugün ülkemizde kadın vali yoktur, 427 vali yardımcısından 7 tanesi, 961 kaymakamdan ise 20 tanesi kadındır.
29 Mart 2009 yerel seçim sonuçlarına göre 2903 belediye başkanından sadece 26 tanesi kadındır. 32.392 belediye meclisi üyesi arasında sadece 1.471 kadın vardır. 3.281 il genel meclisi üyesi arasında sadece 115 kadın vardır. 18.178 mahalle muhtarından sadece 427 tane kadın bulunmaktadır. 1935 yılından günümüze 8.844 erkek parlamentere karşılık, 236 kadın parlamenter bulunmaktadır. 1934 yılında, birçok ülkede kadınların seçme ve seçilme hakları yokken, Türk kadınına verilen bu hakkın hiç iyi kullanılmadığı ya da kullandırılmadığı çok açıktır.
Türkiye, kadın erkek eşitsizliğinde 134 ülke arasında 126. sırada bulunmaktadır. Kadın erkek arasında yaradılış farkı olması nedeniyle, kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen bir başbakanın yönetimindeki ülkede, kadınlara yapılan her türlü baskı ve şiddet destek görmektedir.
Son yıllarda kadın cinayetlerindeki artış ürkütücü boyutlardadır. Kadın cinayetleri son yedi yılda %1400 oranında artmıştır. Töre cinayetlerinin dışında her gün ortalama beş kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatlarındaki erkekler tarafından öldürülmektedir. Erkekler kadının boşanmasını, kendisini terk etmesini kabul etmemekte, kadını geri dönmesi için tehdit etmekte, şiddet uygulamakta, eğer bu yaptıklarında başarılı olmazsa, öldürmektedir. Ayrıca tehdit altındaki kadınlar koruma taleplerini ilgili kamu kurumlarına iletmelerine karşılık, gerekli önlemler alınmamakta ve görev ihmali neticesinde koruma altına alınmayan kadınlar öldürülmektedir.
Ülkemiz genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39’dur. Hayatının herhangi bir dönemde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı %44’tür. Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı %15’tir. Fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma oranı %42’dir. Kentte fiziksel şiddet oranı %38 iken, kırsal kesimde %43’tür. Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı %25’tir. 2010 yılında 812 kadın tecavüze uğrarken, 1.243 kadın taciz edilmiştir. Aile içi şiddet kapsamında 11.368 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik olmuştur. 2005 – 2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıdan mağdur olmuştur. Mağdur olan kadınların %40’ının korktukları için şikâyetçi olmadıkları da tahmin edilmektedir.
2011 Türkiye’sinden iki dehşetengiz örnek vermek gerekir: 13 yaşındaki bir kız, 26 erkeğin tecavüzüne uğramıştır. Dava ancak 21 yaşına geldiğinde sonuçlanmıştır ve ”suç senin, istemesen olmazdı” demeye indirgenen mantıkla tecavüzcülerin cezalarına indirim yapılmıştır. Verilen bu kararın gelecekteki tecavüzler için caydırıcı değil, özendirici olduğu çok açıktır. Bir ilahiyat profesörünün; ”sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir” sözleri, kadına bakış açısını göstermektedir ve kadınlar için büyük tehdit oluşturmaktadır.
Kadının bedeni üzerinden tanımlanan ”namus” kavramına değil, ”onur” kavramına odaklanamadığımız sürece, insanı insan yapan değerlerin çok gerisinde kalacağımız kesindir. Kadına nasıl davranıldığı, insana verilen önem ve değerin göstergesi olduğu kadar, demokrasinin ulaştığı düzeyin de göstergesidir.
İleri demokrasi kandırmacasıyla, şeriatçı faşizme doğru giden bir düşüncenin yönetimi altındaki ülkede, kadınlar için yaşam bir kabusa dönüşmüştür. İşte bu yüzden 8 Mart kutlamaları da bir formaliteden öteye geçememektedir. Özgürlük ve ileri demokrasi maskesi altında, kadınımızı köle konumuna getirmek isteyen siyasi iktidara karşı, kadınlarımızın öncülüğünde mücadele yapmalıyız.
Kadınlarımız öncelikle haklarını bilmek ve haklarını aramak zorundadırlar. Hak aramanın en iyi yollarından biri, örgütlü olmaktır. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen kadınlarımızın sağlıkta, eğitimde, yargıda, bilimde, sanatta, sporda, medyada ve siyasette öncelikle yer almasında toplumun aydınlığı ve geleceği için büyük yararlar bulunmaktadır. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk; ”bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin nedeni, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır” diyerek, sosyal hayatta kadının öncü rolü üstlenmesini savunmuştur. Kadınlar sevgidir, dostluktur, emektir. Kadınlar toplumun ışığıdır, aydınlatır ve ilerlemesine öncülük ederler. Aydınlık ve güzel günlerde kadınlarımıza nice mutlu 8 Mart’lar dileğiyle…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.