DOST ACI, DÜŞMAN TATLI!..

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DOST ACI, DÜŞMAN TATLI!..

 
“Dost acı söyler” diye bir atasözümüz var malumunuz.  Tecrübe ve gözlemlerime dayanarak, bunun devamını da dile getiriyor ve diyorum ki “Dost acı, düşman tatlı söyler”
 
İnsana düşmanı tatlı söyler mi diye karşı çıkanlar da olacaktır muhakkak ama günümüzde ne yazık ki riyakarlık moda ve genel geçer olduğu için, artık düşmanların epeycesi de güzel söylüyor!..
 
Çünkü iyiden iyiye bencilleşti insanlar,  dolayısıyla da, çıkara dayalı dostluklar, sürdürülebilirliğini temin amacıyla da, ikiyüzlülükler arttı. 
 
Eskiden dost da düşman da tek tipti ve kesin çizgilerle belirgindi. Bilirdik kim dost, kim düşman ve de dostlar sayıca çok azdı. O nedenle belki de kıymetliydi, paha biçilmezdi ve saygındı dostluklar.
 
Bir kez dost olundu mu da, o dostluk ölene dek, hatta birinden biri daha önce öldüğünde bile devam ederdi. Daha da ileri boyutlusuna “Ahiret Kardeşliği” denirdi. Öz kardeşten öte ve sağlamdı onlar arasındaki ilişki, öyle ki birbirlerinin evlatları da, birbirlerini kardeş sayar, annelerine “Ahiret Anne” derdi. Yani kendi anne babası ve kardeşlerinin üzerinde ne hakları varsa, ahiret anne baba ve kardeşlerinin de o hakları vardı. Şimdiki laf ola söylemlerdeki “Kanka” sözcüğünün aynı görülse de, kişileri sürekli değişen, laftan ibaret, her türlü entrikanın da yer aldığı kankalıkla hiç benzerliği yoktu ahiret kardeşliğinin!..
 
Şimdilerde ise, çıkara ters bir durum meydana gelene kadar, herkes dost diye adlandırılıyor. O nedenle, dost sayısı da, isimleri de her gün değişiklik arz ediyor.
 
Kim dost, kim düşman anlamak pek kolay olmuyor ne yazık ki. Çünkü düşmanın da halen dürüstü olsa da, yalancısı da bir hayli fazla. Onlar da iki sınıf oldu.
 
Dost, dostuna eleştirisini, yanlışını, hatasını, başkalarının yanında, yüzüne vurarak değil, yalnızken kulağına fısıldayarak söyler ve dostluğun ne olduğunu bilen, dostuna güvenen de buna kırılmaz, tam tersi memnun olur, müteşekkir kalır. Hele de öyle hem kalabalıklarda, hem de yalnızken yüze gülüp aferinler, bravolar ve alkışlar eşliğinde, göklere çıkartarak yüzüne gülüp arkasından en edilmez lafları, dedikoduları sırları da ifşa ederek söylemez dost!..
 
Günümüzde ise tam tersi oldu. Dostumuz zannettiklerimiz bir önceki paragrafta dile getirdiğim yapılmaması gerekenleri yapar olduğu gibi, dostlar da, yalnızken kulağa fısıldasa bile, anında dostluktan çıkartılıp uzaklaştırılır, hatta küsülür oldu. Düşmanın gülen yüzüne, sahte iltifatına, yalancılığına itibarlarla, hemen dost hanesine kaydedilip baş tacı edilir oldu!
 
Dostluğun gerçek anlamını ve herkesi kendi gibi bilenler ise, böyle bir şey akıllarına gelmediğinden, kim gerçek dost kim değil bilemeyişle tereddütte kalır, bazen de yanlışlar yapar oldu ne yazık ki. Kimi de hiç düşünmeksizin bu nevi ikiyüzlü çıkarcıların, menfaat beklentili sahte dostların tuzağına düşer oldu.
 
 Oysaki dost vericidir, alıcı değil; ne alabileceğinin değil, ne verebileceğinin hesabındadır. Her ikisi de bu erdemde oluşla, hem vermiş, hem de almış olacaklarından zarar görmedikleri gibi, daha bir pekişir dostlukları.
 
Dost, ancak ihtiyaç halinde çağırıldığında değil, dostunun ihtiyacı olduğunu hissettiğinde, çağırmadan gelir. Merak eder dostunu göremediğinde, endişe eder başına bir şey mi geldi diye ve de o endişeyle koşar dostuna… Oturup da, hep o beni arasın, o sorsun beni ve hep o bana koşsun diye beklemez!
 
Eskiden açlık da, yokluk da söylenmediği ve ayıp olduğu gibi, yenilip içilen de, varlık da söylenmezdi ve ayıptı söylemek.
 
O nedenle ki bilemezdik pek kim aç, kim tok, kim zor geçiniyor, kim çok rahat… Ayrıca açığa çıkartmak, karşılarında hava atmak, övünmek adına merak da etmez, araştırmaz, soruşturmazdık. Kendi olanaklarımıza sahip olmadıklarını bilebildiklerimiz karşısında değil övünüp hava atmak, tam tersine olanaklarımızı gizler, aynı durumdaymışçasına davranır, özenmelerini engellemek için, bahsetmez, göstermez, gizlerdik… Aynı zamanda da, uygun bir tavırla, kırmaksızın, incitip onurunu zedelemeksizin elimizden geldiğince yardım eder, bunu da yardım ediyor intibaı uyandırarak ve etrafa duyurarak değil, bir vesile hediye sunuyor gibi yapardık.
 
O zamanlar çok mu varlıklıydı herkes de, kuşkulanmaz, herkesin hali vakti yerinde, ikram ettiklerini her zaman kendileri de yemekteler sanırdık?!
 
Değildi şüphesiz; misafire, dosta kendimiz alamıyor, yiyemiyor da olsak her zaman, en iyisini, en değerlisini ikram ederdik. Hatta, “Ben tokum, fazla yiyemeyeceğim, bana bu kadarı yetti, sen buyur ye, afiyet olsun” derdik.  Bazen de, kendimiz yemez, misafire, dosta ikram ederdik. Kimse birbirine “Geçinemiyorum, param yok, borçlarım var” gibi yoksunluklarını söylemediğinden de, herkesin hali vakti yerinde sanırdık. Durumunu bildiklerimizin bu tavrı ise, bizim için çok büyük değer ifade eder, ona daha da büyük değerlerle geri dönerdik.
 
Şimdilerde bu konuda da tam tersini yapar oldu pek çok kişi; kendi kendilerineyken en iyisi, en kalitelisi yeniliyor; kalmış, artmış, hatta yiyemedikleri ama çöpe atmaya da kıyamadıkları veya daha ucuz, daha kalitesiz olanlar misafire, dosta ikram edilir, hatta bazılarınca o bile esirgenir oldu!..
 
Buna mukabil de, yenilenler, içilenler, yeni alınan eşya ve giysiler, gidilip gezilen yerler ballandıra ballandıra mâl oluşlarıyla birlikte anlatılır oldu.
 
Dostum dediği, yüzüne gülüp, seni çok seviyorum dediği kişi ya da kişilerin o yediklerini yemeye, o gittikleri yere gitmeye, o eşyaları, giysileri almaya gücü var mı, özenir mi, üzülür mü, içi burulur mu hiç umurunda değil kimsenin.
 
Böylesi gösteriş ve övünç meraklılarını, varlıklarını her vesile dile getirenleri görgüsüz olarak niteler, ayıplar, sevmezdik onları, uzak durur, mümkünse hiç görüşmezdik.
 
Velhasıl ayıplar, utanmalar unutuldu, hatta utanılması gerekenler genel geçer ve erdem oldu, değer görür oldu…
Eski terbiye, eski görgü ve de eski dostluklar, nadide ve paha biçilemez değerli taşlar gibi azaldı!..
 
Gün geçtikçe de azalmakta ne yazık ki!

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.