DOKUNULAMAZLAR

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Birçok ülkenin anayasalarında yasama dokunulmazlığı vardır.
Türkiye’de milletvekilliği dokunulmazlığı kapsamı hep tartışılmıştır.
Dokunulmazlık, milletvekilinin düşüncesini açıklamasını engellememek amacıyla düşünülmüş bir demokrasi güvencesidir.
Halkın kendisini yasama organına oylarıyla vekil olarak seçtiği temsilcisinin onun adına onların yararına yaptığı çalışmalar ve eylemlerden o görevi üstlendiği sürece yargının dahi dokunamayacağı bu dokunulmazlık güvencesi ile özgürleştirilmesidir.

Yani bir milletvekili görevi nedeniyle sorgulanamaz, tutuklanamaz güvencesine sahip olmasıdır.
Birçok Avrupa ülkesinde milletvekilleri kürsü dokunulmazlığı dışında o ülke vatandaşlarından ayrı bir ayrıcalığı yoktur.
Türkiye’deki milletvekilliği dokunulmazlıklarının sınırsızlığı başka demokratik ülkelerde yok.
Türkiye’de Milletvekillerinin dokunulmazlıkları nedeniyle bekletilen suç dosyalarının sayısı 934 olduğu belirtilmektedir.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal milyonlarca kişinin önünde ”İktidara geldiklerinde kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlıkların kaldırılacağı” sözünü vermişlerdi.
AKP, 2002 yılından beri iktidarda olmasına rağmen dokunulmazlıkları kaldırmadı.
Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemlerde yapılan soruşturmalar sonunda suçlu bulunularak yargıya verilmiş; yolsuzluk, görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilikle cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak… suçlaması ile ilgili dosyaları bulunmakta.
Dokunulmazlık nedeniyle bu dosyalar işleme konamıyor.
Bu suçlamalar şimdiki içişleri bakanı o dönemde İstanbul Belediye Genel Sekreter Yardımcısı olan İdris Naim Şahin için de geçerli. O nedenledir ki bütün kırdığı potlara rağmen o dönemlerin hatırına o da dokunulmazlar listesindedir.
Türkiye Büyük Meclisinde dokunulmazlık nedeniyle bekletilen bu 934 suç dosyalarındaki suçlamalar şu suçları içermekte:
29 kişi eşine karşı şiddet kullanmakla suçlanmış.
19 kişi karşılıksız çek yazmaktan suçlu bulunmuş.
117 kişi doğrudan veya dolaylı olarak en az iki işinde iflas etmiş, borcunu ödememek için milletvekili seçilmiş.
7 kişi sahtekârlık suçundan yargılanmayı bekliyor.
74 kişi kötü kredi geçmişi sebebiyle kredi kartı alamıyormuş.
14 kişi uyuşturucuyla ilgili suçlardan yargıda.
8 kişi mağazada hırsızlık yaptığı için tutuklanmış.
21 kişi halen çeşitli davalarda sanık.
84 kişi geçen dönem sarhoş araba kullanmaktan..
3 kişi tecavüzden ceza evinde yatmış.
Bu suçlardan hüküm giymiş, ya da suçlamalarla yargılanacak milletvekilleri şu an milletvekili.
Bu suçlamalara bakılınca hangisinin kürsü dokunulmazlığı kapsamına girdiğini bulan beri gelsin!
Bunun yanında suç dosyası bulunan yargılanması için meclis başkanlığına başvurarak dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen vekiller de var.
Var da, dokunulmazlıkları kaldırılmaz.
Niçin?
Kötü örnek olacakları için.
Onların dokunulmazlığı kaldırılırsa asıl suçlu olanlar zor durumda kalırlar.
Bugün sağır sultan bile biliyor ki, başbakanın İstanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki çalışma arkadaşlarının tamamı ya bakan ya da milletvekili olarak mecliste dokunulmazlık zırhıyla dokunulamazlar kapsamındalar.
Lidere dokunulmasını önlemek için onlara dokunulamaz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay, general, orgeneraller imzasız ihbarlarla, kız kardeşini pazarlayan ahlaksızların, Türk Askerini katleden bölücü katillerin tanıklıklarıyla hapsedilir.
Açılım masalıyla dağdan şehre Apo’nun emriyle inen, çadır mahkemelerinde aklanan teröristlere dokunulamaz.
Davul- zurna ile kutlama bile yaptırılır.
Ülkenin Genel Kurmay Başkanlığı yapmış orgeneral kanıtsız silahlı terör örgüt lideri diye tutuklanır.
Gizli tanığı ise PKK’nın cinayet makinesi Şemdin Sakık.
O da dokunulamaz listesinde.
Başbakanın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in başına getirilen Başçavuşun terör örgütüyle yasa dışı pazarlıklarla ülkenin bütünlüğüne zarar verdiği için soruşturma açılınca, yine başbakanın emriyle bir gecede çıkarılan yasayla dokunulamaz kişi kapsamına alınır.
Müsteşara dokunulamaz ama soruşturma görevini yapan savcılar HSYK tarafından görevden alınır.
Alelacele yasa çıkarıldığına göre demek ki savcıların soruşturması yasal.
Başbakan ne diyordu:
”Hedefte ben vardım!”
Başbakan da suç işlemiş, ama ona asla dokunulamaz.
Deniz Feneri asrın soygunu olarak Almanya’da figüranlar yargılandı ve hüküm giydiler.
Alman yargısı asıl faillerin Türkiye’de olduğunu karara geçirmiş, yansıtıcıyla ekranda Başbakanı, Beşir Atalay’ı, Zahit Akman’ı, İsmail Karahan’ı zanlılar olarak gösterdi.
Uzun süre Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı soruşturmayı geciktirdi.
Kılıfların hazırlandığı zannıyla sanıklara soruşturma izni verildi.
Savcılar hukukçu çıktı ve Zekeriya Karaman, Zahit Akman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik Cumhuriyet Savcılarının isteğiyle tutuklandılar.
Sonra Cemaatin ve AKP’nin HSYK’sı tarafından savcılar görevden alındı, tutuklular serbest bırakıldı.
Savcılar Yargıtay da yargılandılar, beraat ettiler.
Yargılama sonunda beraat eden savcı Abdulvahap Yaren basına: ”Zekât hırsızlarını koruma altına alan bir güç var. Ben bu güce hırsızların imparatoru diyorum. Bu imparator, hem altında yer alan figüranları koruyor, hem de kendisine ulaşılmasını engelliyor.” Diyordu.
Başbakan, BDP’li milletvekillerinin bir kısmının dokunulmazlığını kaldırmak için kararlı görünüyor.
Ama olasılıklar birden fazla.
Gündem saptırmak için mi?
Kararlılık mı?
İçtenlikli olsa, kürsü dokunulmazlığı dışındaki suçları kapsayan bir yasa teklifi BDP ve AKP içindeki birkaç vekilin reddine karşı ezici bir çoğunlukla mecliste kabul edilir.
Buna cesaret edebilir mi?
Bir hukukçunun savına göre yargıç önlemini aldıysa BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırır.
Ama bir kuşku daha var:
Tek güç başbakan mı, yoksa görünmez ama bilinen başka bir güç mü?
Bu bilek güreşinin sonucunu sadece biz değil tüm dünya merakla bekliyor.
Göreceğiz…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.