DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NA AÇIK MEKTUP

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sayın Başkan; Diyanet İşleri Başkanlığı halkımızın itibar ettiği saygın bir kurumdur. Yayınlanan eserler bu saygınlığa gölge düşürmemelidir. Din Şuralarında alınan kararlar hayata geçirilmelidir. Kur’an’ı bir kenara bırakıp sadece hadisler ile amel edilip edilmeyeceği halka anlatılmalıdır. Tarikatlara, cemaatlere ve siyasi kişiliklere göz kırpılmamalıdır. Hatır için susulmamalı ve konjonktüre göre fetvalar verilmemelidir. Cuma hutbeleri halkın ihtiyacı göz önünde bulundurularak ihtiyaca cevap verecek netlikte hazırlanmalıdır. Ebû Hanife Allah ile aldatma yolunu seçmediği için zindanda kırbaç altında ruhunu teslim etmiştir. İlim ehli, heva ve hevesiyle değil Kur’an’a dayalı delillerle konuşmak ve yazmak mecburiyetindedir-

Sayın Başkan; 26.09.2019 tarihinde www.ha-ber.com internet gazetesindeki köşemde, “Denizli Tarikatçılar tarafından parsellenmiş” başlıklı bir yazı yazdım.  Yazıdan bir bölümü şöyle: “Denizli tarikatların cirit attığı bir şehir haline gelmiş: Menzil cemaati, İskender Paşa cemaati, Topbaş cemaati, Süleyman Efendi cemaati, Nur cemaati (Fetöcüler), İsmail Ağa cemaati, Mir cemaati, Kepenek cemaati v.s.

Bu cemaatlerin hepsi faal durumdaymış. Bunlardan bir tanesi var ki Fetöden sonra oldukça tehlikeli gibi duruyor. İskender Paşa cemaati. Başlarında Mustafa Cevat Akşit var. Kendisi benim İmam-Hatip Lisesi’nden hocamdır. Kopya çekmeyelim diye masaların üzerinde ayakkabısıyla yürüyerek öğrencileri kontrol ederdi.

Şimdilerde Denizli İlahiyat Fakültesi’ni ele geçirmeye çalışıyormuş. Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ da kendisine yardım ediyormuş. İlahiyat Fakültesi’nin dekanı Abdulhamit Birışık aynı tarikatın üyesi imiş. Cevat Akşit kendisinin köyü olan Yatağan da bir bina yaptırmış tarikat üyelerine. Ve o binayı da İlahiyat Fakültesi’nin Yüksek Lisans yapacak olan öğrencilerine tahsis etmişler. Denizli’ye 51 km. mesafedeki bir köy Yatağan. Fakülteden ve fakültenin imkanlarından, alt yapısından uzak bir mesafede. Tarikat öğretisi ve eğitimi için yüksek lisans öğrencilerinin fakülteden uzak olması gerekiyor galiba. Ortalıkta dolaşan söylentilere göre öğrencilere devletten alacağı kredinin haricinde 3.000 TL.ve artı ev kirası verilecekmiş.

Haydi Cevat Akşit böyle bir yola tarikat çıkarı için tevessül etti diyelim; peki üniversite Rektörü Hüseyin Bağ bu işe nasıl onay verdi? Asıl sorulması gereken soru bu olmalı.

Anlaşılan Denizli halkının Mehdilerle olan ilişkileri yeni başlıyor. İşlerini Mehdilere bırakanlar çok kısa bir zaman sonra karşılarında DEAŞ militanlarını bulabilirler. 15 Temmuz’un üzerinden daha 2 sene geçti. Geçmişten ders almak gerekmez mi, ne dersiniz?”

Sayın Başkan, bu yazıyı okuyan Güngör Kesimli isimli okuyucu, bana cevaben şu şekilde bir ifade kullanıyor ve İsa Ün de Güngör Kesimli ’ye kullandığı bu ifadeden dolayı teşekkür ediyor: “Deccalda gelecek, Hz. İsa’da gökten inecek, bunu ben demiyorum. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından yayınlanan İlmihalde böyle yazıyor” diyor ve o bölümü alıntı yapıyor. Sonra da “ben buna inanmayacağım da yolunu sapıtanların dediklerine mi inanacağım” diye saldırgan bir tavır alıyor.

İlmihaldeki alıntı Hz. Îsâ’nın Gökten İneceği ile ilgili. Kıyamet alametleri bölümünde geçiyor. Büyük alametlerin içinde zikrediliyor: Konuyla ilgili bir Hadis rivayetine de yer verilmiş: “Kıyametten önce on alâmetleri görmediğiniz sürece dünyanın sonu gelmez” ve sonra da bu alâmetler sıralanmış. (Müslim, “Fiten”, 39; Ebû Dâvûd, “Melâhim”, 11; İbn Mâce, “Fiten”, 28)

İlmihalde, alametlerin içinde, “Hz. Îsâ kıyametin kopmasına yakın gökten inecek, insanlar arasında adaletle hükmedecek, Peygamber’in dini üzere amel edecek, deccâli öldürecek, sonra da ölecektir.” (İlmihal, iman ve ibadetler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları s.123,124) bilgisine de yer verilmiş.

Vatandaş haklı, koskoca Diyanet Vakfı’nın yazdığı ilmihal kitabı. Orada yanlış bilgi olmaz. Vatandaş haklı, evet orada yanlış bilgi olmamalı. Ama oluyor. Olmuş.

Hemen gözümüzü aynı vakfın yayınlarından İslâm Ansiklopedisine çevirelim, bakalım orada aynı konularla ilgili neler yazıyor. Güngör Kesimli konuyu bir de ansiklopediden okusaydı, çelişkiyi zaten kendisi fark edecek ve bu kadar da olmaz diyecekti. Koskoca Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunu adam. Yıllarca devlet dairelerinde yöneticilik yapmış. O kadarını da anlardı. Ve ben de sapık olmaktan kurtulurdum.

İslâm Ansiklopedisindeki Hz. İsa ile ilgili verilen bilgiler aynen şöyle: ”Tefsir ve akâid kaynaklarında Hz. Îsâ’nın kıyamete yakın bir zamanda dünyaya ineceği ve onun sayesinde Hıristiyanlığın teslis akidesinin (Allah-Ruhu’l-Kudüs-Îsâ ), İslam’ın tevhid akidesine dönüşeceği ifade edilmekle birlikte, bu görüş sadece Hz. Peygamber (s.a.s.)’e atfedilen haberlerde yer almaktadır. Özellikle son devir İslam âlimlerinin bir kısmı, Kur’an-ı Kerim’de açıkça yer almamış olması nedeniyle, Hz. İsâ’nın yeryüzüne inişi hadisesini farklı yorumlamakta, ilgili hadisleri ya zayıf addetmekte ya da Hz. Îsâ’nın inişini onun getirdiği tevhidî çizginin yeniden hâkim olması şeklinde te’vile tabi tutmaktadırlar. “(DIA, İsl’am Ansiklopedisi, İsa maddesi)

Ve açıklama devam ediyor: “Kur’an’daki açık bilgilerle çelişen bu tür rivayetlere dayanarak bir inanç oluşturmak kelâm metodolojisi açısından isabetli görünmemektedir. Tedvin döneminde Hristiyan kültürüyle karşılaşmanın bir sonucu olarak nüzûl-i Îsâ inancının İslâm akaidine girmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Zira Hz. İsa’nın insanların aslî günahını affettirmek için kendini feda ettiği ve Tanrı hükümranlığını kurmak üzere dünyaya yeniden döneceği inancının Hristiyanlara ait bir akîde olduğu bilinmektedir.” (DIA, İslam Ansiklopedisi, İsa maddesi)

Sayın Başkan, 2014 yılında 5. Olağan Din Şûrası yapılmış. Orada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu tespitleri yapmış: “Şunu da üzülerek ifade etmek durumundayım; sahte hocaların, sahte dindarların adeta toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadele bu ülkede maalesef desteklenmiştir. Hatta teşvik edilmiştir. Resmî ideolojinin dar kalıpları içinde kalan sözüm ona alimler teşvik edilmiş, sırtları da sıvazlanmıştır. Vatanına ihanet şebekesi kuran, din adamı maskesi altındaki şarlatanlar, ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmiştir. Dini özünden, ruhundan koparmaya çalışan, dini sinsice çarpıtmaya çalışanlar, dini bu noktada özel menfaatlere dönüştürmeye çalışanlar, ekranlar yoluyla bu ülkede, imkanlarına imkân katmışlardır.

Bütün bunların karşısında samimi şekilde, hasbi şekilde Allah’tan korkarak, ilim erbabı olmanın sorumluluğunu idrak ederek konuşanlar, yazanlar, mücadele edenler, en ağır baskılara, en ağır zulümlere, maruz bırakılmışlardır.”

  1. Din Şurası’nda alınan kararlardan bazıları oldukça çarpıcı: “Çağımızda dini görünümlü baskı, şiddet ve vahşet üreten, dini duyguları istismar eden, hakikati sadece kendinde gören, hedefine ulaşmak için her yolu mübah sayan, dini hizmetleri güç devşirmeye ve çıkar sağlamaya matuf bir araca dönüştüren, dini değerleri hiçe sayarak pragmatist tutumu esas alan ve bütün Müslümanları derinden yaralayan bu tutum ve davranışlara karşı toplumsal bir bilinç geliştirilmeli ve bunun gereği olarak insan yetiştirme süreç ve mekanizmaları yeniden gözden geçirilmelidir.”

Başka bir maddede de şu ifadelere yer veriliyor: ”Bilhassa tasavvufi düşüncenin kurumsallaşmasıyla oluşan bazı yapılar, zaman zaman etki alanlarını güçlendirme adına pragmatizme kayabilmekte ve varlıklarının devamı için dünyevi kaygılarla hareket edebilmekte, kurumsal güç ve çıkar güdüsü bireyin manevi tezkiyesinin önüne geçebilmektedir. Bu bakımdan istismarların önlenebilmesi için toplumsal bilinç ve farkındalığın artırılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır.”

Sayın Başkan, 5. Din Şurası’nda alınan bu kararlar uygulamaya geçebilseydi; belki 15 Temmuz darbesi olmazdı. Diyanetin aymazlığı yüzünden 15 temmuz darbesi oldu. Ve hemen arkasından 3-4 Ağustos 2016 tarihlerinde Din Şûrası Ankara’da olağanüstü toplandı. Darbeyi yapanların mehdi ve Hz. İsa’nın geleceği inancıyla beslenen dini bir cemaat olduğu ortaya çıktı. Bu cemaati ve cemaatleri elbette diyanet besledi, büyüttü ve palazlandırdı. Güngör Kesimli de Diyanet İlmihalinden beslenenlerden. Ben onun iyi niyetli ve samimi olduğuna inanıyorum.

Bu toplantıdan sonra 20 maddelik bir sonuç bildirisi yayınlandı. Maddelerden bir tanesi aynen şöyle:

“Tarih boyunca toplumun güvenliğini tehdit eden mehdici-mesihçi ve hurufi-bâtınî karakter arz eden pek çok fitne ve fesat hareketi ortaya çıkmıştır. Sır, gizem, adanmışlık, karizmatik kişilik gösterisi ve takiyyecilik/çift şahsiyetlilik bu hareketlerin en bariz özelliği olmuştur. Modern zamanlarda ise bu tür hareketler, uluslararası siyasal mühendisliklerin güdümünde İslam toplumlarının parçalanması ve sömürülmesinin birer aracı olarak kullanılmışlardır. “

Haksızlık da etmeyelim, Diyanet Vakfı’nın yayınladığı İslâm Ansiklopedisi’nde olağanüstü Din Şurası’nda alınan kararlara benzer açıklamalar var:

“Mehdî inancı, dinî deliller açısından sübut bulmamasının ötesinde İslâm tarihinin akışında birçok olumsuzluğun kaynağı olmuştur. Siyasî iktidara göz diken pek çok kimse mehdî olduğu iddiasıyla ortaya çıkıp Müslümanların sosyal birliğini parçalamış ve savaşlara yol açmıştır. Hareket noktası olarak ileri sürülen iddiaların aksine mehdî inancı insanların zulme karşı eyleme geçmesini sağlamak şöyle dursun harekete geçilmesini engellemiş, kitleleri mehdîyi beklemeye itmiş, zulmü mehdî dışında birinin yok edemeyeceği düşüncesini zihinlere yerleştirmiş ve Müslümanları çözümsüzlüğe sürüklemiştir.” (bk. MEHDÎLİK). (DIA, İslam Ansiklopedisi, Mehdi maddesi)

Ancak bu tespitler, merkezden gönderilen ve bir anda bütün Türkiye’nin beslendiği din görevlisinin okuduğu hutbelerde yok. İlmihallerde yok. O hutbelerde Hz. İsa’nın gökten ineceği okunuyor. Türkiye’nin en ücra köyündeki din görevlisinin elinde o ilmihal var. 90 bin camide görev yapan din görevlisi o ilmihalden besleniyor.

Sayın Başkan, görüldüğü gibi, İslâm Ansiklopedisinde Hz. İsa ve Mehdi ile ilgili olumsuz bilgiler verilirken, Diyanet vakfının bastığı İslâm İlmihalinde Hz. İsa’nın geleceğinden bahsedilmektedir. Kıyamet alametlerinden olduğu anlatılmaktadır. Bu çelişki düzeltilmelidir. Düzeltilmelidir ki; Cevat Akşitler, İlahiyat Fakültelerine sızmasın, vatandaşı kandırmasın. Mehdi ve Hz. İsa anlayışı devam ettiği sürece Cevat Akşitlerin sayısı artacaktır. Ve vatandaşa doğru bilgileri ulaştırmak isteyenler de sapıklıkla suçlanmaya devam edecektir. 15 temmuzlar tekrar edecektir. 15 Temmuz’u gerçekleştirenler mehdi, şeyh, abi ve Hz. İsa’nın geleceği gibi düşüncelerle beslenen cemaatlerdir. Bu tarih unutulmamalıdır.

Sayın Başkan; Diyanet İşleri Başkanlığı halkımızın itibar ettiği saygın bir kurumdur. Yayınlanan eserler bu saygınlığa gölge düşürmemelidir. Din Şuralarında alınan kararlar hayata geçirilmelidir. Kur’an’ı bir kenara bırakıp sadece hadisler ile amel edilip edilmeyeceği halka anlatılmalıdır. Tarikatlara, cemaatlere ve siyasi kişiliklere göz kırpılmamalıdır. Hatır için susulmamalı ve konjonktüre göre fetvalar verilmemelidir. Ebû Hanife Allah ile aldatma yolunu seçmediği için zindanda kırbaç altında ruhunu teslim etmiştir. İlim ehli, heva ve hevesiyle değil Kur’an’a dayalı delillerle konuşmak ve yazmak mecburiyetindedir. 

 Rüştü Kam

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.