DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF.DR. SAYIN ALİ ERBAŞ’A BİR HATIRLATMADIR

ABONE OL
11:46 - 23/10/2020 11:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF.DR. SAYIN ALİ ERBAŞ’A BİR HATIRLATMADIR

Yüce Mevlâm Medine Dönemi’nin 9. yılında Müslümanlara Mekke‘yi ziyaret etmelerini farz kılmıştır. Bu ziyaretin adına Hacc denilmiştir. Bir amaç için bir yere yönelmek, orayı ziyaret etmek anlamlarına geliyor. ” Buyruk şöyle: „O’na yol bulabilenlerin Kâbe´ye haccetmesi Allah´ın, insanlar üzerinde hakkıdır.“ (3/97)

Ayette belirtildiği şekliyle Hacc, bir şekilde yol bulup Mekke’yi ve oradaki özel yerleri ziyaret etmektir. Konuyla ilgili başka ayetlerin verdiği bilgiler de göz önünde bulundurulursa buradaki özel yerlerin Kâbe ve Arafat olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’de Hacca zenginler gider anlayışı vardır. Bu ayetlerden anladığımız kadarıyla Hacc, zenginlere farz kılınan bir ibadet değildir. Mekke’ye gitme imkânını yakalayan her Müslüman’a farz kılınmıştır.  

Ve başka bir ayette Hacc, bilinen aylarda yapılacaktır; “Hac bilinen aylardadır…”(Bakara, 2/197) Bu bilinen ayların da, “Haram Aylar” olduğu; Kamerî Aylar’dan Zi`l-Ka`de, Zi`l-Hicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu biliyoruz. Yani Hacca gitmek için bu dört aydan birinde fırsatlar gözlenebilir. Peygamberimiz bu ayet geldikten sonra bir kez Hacc yapmış ve onu da Zilhicce ayında yapmış. Bugün Haccın sadece Zilhicce ayında   yapılıyor olmasının sebebi bu olsa gerektir. Ben öyle inanıyorum ki, bugün ortada kendisini ilgilendiren hiçbir şey yokken “Suudi Amerika” olarak, sağa sola saldıran “Suud Ailesi” fakirleşirse bu 4 ayın hepsi birden Hacc ayı olarak ilan edicektir. 

Allah başka bir buyruğunda Peygamberimizi Hacc ibadeti için insanları Mekke’ye çağırmakla görevlendirmiştir. „İnsanları Hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler.“ (22/27)

Mekke’ye çağrılacak olanlar insanlardır, sadece Müslümanlar değildir ve dünyanın her bir köşesinden çağrılacaklardır.  Bu insanların Mekke’ye çağrılış amacı; „iyilik ve takvada yardımlaşmak“ tır. Bir bakıma dünya Müslümanlarının yıllık kongresi demektir. Orada müşrik düzenlere karşı nasıl kıyam edilecektir, dünyanın herbir köşesinden oraya koşarak gelen bir Müslüman geriye döndüğünde heybesinde neler olacaktır, onlar öğrenilecektir.  Müşriklere karşı nasıl direnilecektir bunların alt yapısı çatılacaktır orada. Kulağından tutulup atılacak olan yöneticiler  kimlerse onlar tespit edilecek ve bu konuda askeri ve ekonomik görevlendirmeler yapılacaktır. 

Durum böyle iken, 15 Ağustos 2018 Çarşamba günü Prof. Dr. Ali Erbaş, Mekke’de Basın mensuplarıyla bir araya gelmiş ve aslında içerik olarak anlamlı bir konuşma yapmış. Ancak bir yeri var ki konuşmanın dilim uçukladı. Bana göre Diyanet işleri Başkanı’nın böyle bir cümleyi sarfetmemesi gerekiyor. Aslında bir hadis üzerinden söylemiş söyleyeceklerini. Hadis şöyle: „Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlarından arınmış olarak geriye döner.” (Buhârî, Hac, 4. II, 1141)

Bu hadisi şu şekilde ifadeye koyuyor Başkan; „…Hac yeniden doğuştur. Peygamber Efendimiz, makbul bir hac ile insanın bütün günahlardan arınarak annesinden doğduğu gibi tertemiz olacağını müjdelemiştir…mebrur bir haccın karşılığı ancak cennettir…”

Sayın Başkan, Hacc  ibadeti Türkiye’de zenginlerin yapması gereken bir ibadet şeklinde anlaşıldığına göre ve Hacca da sadece zenginler gidebileceğine göre; anasından doğduğu gibi tertemiz olacak olan zenginlerdir. Böylece İslâm Dini, zengini koruyan kollayan ve onlar için ibadet adı altında af yolları ihdas eden bir din durumuna düşmektedir. Devletin zenginleri vergi affı çıkararak ödüllendirdiği gibi. Allah da Hacc yapan için özel olarak çıkarılan günah affıyla zenginleri ödüllendirmiş olmaktadır. 

Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunu işgal eden insanlar daha dikkatli olmalıdırlar. Toplumun bir kısmını oluşturan zenginleri günahsızlaştırırken, fakirler rencide edilmemelidir. 

15 Temmuz kalkışmasının üzerinden daha yüzlerce yıl geçmemişken, bu uydurma hadislerin delil olarak ele alınması ve birinci ağızdan servise konması olanlardan ders alınmadığını göstermektedir.  

Rüştü Kam

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.