“DİN” MÜSLÜMANLARI MI? “DİL” MÜSLÜMANLARI MI?

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir akrabamızın cenazesinden dönüyoruz.  Yol uzun, düşünecek onca şey varken ölüm ve sonrası takılıyor yine aklımıza… Malın, mülkün, kardeş kavgalarının manasızlığı bir kez daha bütün çıplaklığı ile önümüze dikilmiş duruyor.

Bir sıcak yuvanın, bir tas çorbanın, güneşli bir günün, sarıldığınız dostların güler yüzünün,  kısacası huzur ve mutluluk duyduğunuz her şeyin önemini bir kez daha anlıyorsunuz, ama anlatamıyorsunuz.

Cenaze törenleri katlanılması zor, katılması zorunlu işlerden…

***

Bu yıl öncekilere göre çok fazla seyahat etmek zorunda kaldım. Gittiğim yerlerde farklı kesimlerden insanlarla birlikte oluyorum.   Varlıklı ile yoksul kesim arasındaki uçurumun derinleştiğini görmek, satın alma gücünün ısmarlayacakları çayda bile azalmış olmasını görmek beni epeyce korkuttu.

Özellikle de şükretmeye ve asgari koşullarda yaşamaya alışmış kesimler durumun farkında değiller. Yoksulluğa şükretmeleri ve din’e sığınmaları, iki laf arasında “inşallah, maşallah, evvel Allah” demeleri teslimiyet sınırlarının nereye vardığı hakkında insanın fikir sahibi olmasına yetiyor.

Toplum “Din Müslümanları”  ve “Dil Müslümanları” olarak ikiye ayrılmış. Gerçek dindarların yolu belli… Siyasetten, gösterişten, reklamdan uzak duruyorlar…

Dil Müslümanları ellerinde tespih, koltuklarının altında seccade, başlarında takke, üstlerinde cübbe bir karış sakal ile nereye denk gelirse namaza durmayı iş edinmişler.  Bu tür eylemler ile gerçek dindarlara zarar verdiklerinin farkında bile değiller.

Günlük olaylar; kendileri gibi düşünmeyenleri ayrıştırdıklarını,  günü geldiğinde kullanılmak üzere planlar yapmakta olduklarını gösteren birer emare…

Eyvah ki ne eyvah…

Bazıları görüntüde modern, demokrat, laik vs. Söylemlerindeki Müslümanlık ise “Dil alışkanlığı”nın ötesine geçemiyor.

Bizim dönemimizde, kimse “Hayırlı Cumalar” dilemez, mesajlar atmaz ama her Cuma namazında camileri doldururlardı.

Kimse gösteriş olsun diye hac kıyafetleri ile sokaklarda dolaşmaz, başına sarık sarmaz, göbeğine kadar sakal bırakıp istiklal caddesinde tiz bir sesle “Allah…” diye bağırıp salâvat getirmezdi.

Anlayacağınız sap ile saman birbirine karışmış durumda.

Ülkede bu kadar cemaat, tarikat, dergâh, tekke, zaviye varken hiç birine inanmayan, din dışı yaşayan ve kural tanımayan, dini yaptırımları reddeden farklı bir kitle de var ki, bunlarda kendilerini dışlamış olan dinci kesime düşman olmuş, inançlarını tepki olarak terk etmeye başlamış durumdalar.

***

Geçtiğimiz hafta Türkiye’de Resmi Gazete bir ilk’e imza attı.

14 Aralık 2019 tarih ve 30978 sayılı Resmi Gazete’de,  Finans kuruluşlarının denetimi için görev yapacak denetçilerin uyacakları kuralları belirleyen (arasında bir dizi şer-i hüküm bulunan)  bir yönetmelik yayınladı.  Bu kuralları okuyanlar hemen teşhisi koydular:  “İşte ikinci cumhuriyetin gizli ajandası”

Televizyonlarda sergilenen mevcut devlet yönetimi dışında, bu tür farklı kararlar ve kurallar koyanların farklı bir yönetim olduğunu düşünmeye başlamış durumdalar. Özellikle yeni bir cemaatin kurumlar üzerindeki etkisinden söz edilmeye başlandı.

Eğer merak ederseniz bu yönetmeliği internet üzerinden bulup okuyabilir ve değerlendirebilirsiniz.

***

Başka bir söylenti daha var ki, insanın kanını donduruyor.

Önümüzdeki günlerde Milli Eğitimin özellikle özel okulların farklı bir sıkıntı ile karşı karşıya kalması muhtemel. Diyanette ihtiyaç fazlası personel istihdam edildiği söyleniyordu ya… Yakında “Okul imamları” iş başı yaparsa şaşırmayın. Okullarda din derslerinin işlenip-işlenmediğinin kontrol edilmesi, konuyu müfredatın dışına taşıyıp, eksik veya yalan-yanlış anlatan öğretmenlerin kontrol edilmesi için birer okul imamı görevlendirilmesi gündemde… Elbette geçerli bir gerekçe var. Özellikle Güneydoğu da bir kısım devlet okulları da dâhil, cemaat kökenli özel okullarda bakanlığın zorunlu ders programı yerine; çocuklara cemaatin tespit ettiği eğitimlerin verildiği söyleniyor. Dışarıdan tespit edilmesi çok zor bir konu. Okulun içine girip, bizzat takip edilmesi lazım.

Bazı özel okullarda da din dersi yerine bilimsel dersler ve yabancı dil dersi işlenmesinin önüne geçilemediği, bunun için içerden durumu denetleyecek kaynakların oluşturulması öngörülüyor.

Şimdilik “okul imamları” uygulamasında merak edilen şey ücretlerini diyanet işleri bütçesinden mi, yoksa Milli eğitimden mi alacakları konusu. Böylece diyanetin şişirilmiş kadrolarında yer alan imam hatip mezunlarına yeni bir istihdam kapısı daha açılmış oluyor.

Darısı bilimsel eğitim alanların başına…

Bakalım muhalefet kendi kısır çekişmelerinden sıyrılıp bu işin neresinden ve nasıl tutacak?

Bekleyip göreceğiz…

 

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.