DİLDEN DİLE

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Berlin’de gerçekleştirilen bir haftalık edebiyat festivali çok renkli geçti.

Türklerin etkinliklerine Almanların ilgi göstermemesi gibi bir sorun yoktu. Türkiye’den davet edildiği halde yurtdışına çıkma yasağı olan tutuklu 106 gazeteci ve yazar için yerleri sembolik olarak ayrılmıştı.
Açılışta Volksbühne büyük salonu tıklım tıklım doluydu. Çok renkli çeşitli izleyici grupları vardı. Festival boyunca Almancadan Türkçeye, Türkçeden Almancaya anında çevriler yapıldı. Çok iyi çevirmenler vardı. Her etkinlikte haberden habere koşan Türk basın ve medyası yoktu. Hâlbuki alman gazetelerinde başkentin kalbi olarak festival haberi verildi.
Gazeteci ve film yapımcısı Osman Okkan panellerde moderatörlüğü yaptığı sırada 65. yaş gününü sahnede kutlamış oldu. Hâlâ aktif olmayı devam ettiren böyle insanlar gençlere iyi örnek oluyor.
Almanya Türkiye Kültürforum kurucusu ve şu anda sözcülüğünü yapmaktadır. Kendisine böyle sağlıklı nice yıllar diliyorum. Ki faydalı olmayı elden bırakmasın.
Türkçeyi, Türk edebiyatını çoğunluğun dilinden, ülkenin dilinden anlatmalı. Bu nedenle bu festivalin işlevinin çok önemli olduğuna işaret ediyorum. Ayrıca Almancası Türkçeden daha iyi olan nesillere Türk edebiyatını tanıtma sorumluluğu yerine getirilmesi gereken bir iştir.
Suriye’de olanları ilk ağızdan Samar Yazbek’ten dinledik.
Hürriyete Çağrı kitabı ile Suriye halkının hürriyet ve demokrasi istediğini anlattı. Aynı başlıkla yazdığı kitapla Avrupa’da bir ilke parmak bastı. Avrupa’nın vurgu yaptığı gibi halkın İslam İslam diye değil, hürriyet, eşitlik, egemenlik diye çığlık attığını dile getirdi.
Türkiye’nin Suriye konusunda doğru politika ve abilik yapıp yapmayacağı konusunda zaman ve netice gösterecek. İletişim Yayınevi sahibi Tanıl Bora Türkiye’de politik ideolojilere eleştirel bakışını sundu.
iltergh-09-04-a.jpg
 
Suriye’den gelen sığınmacılar için kurulan çadır kentlerden Türk basın ve medyasını takip etmesek haberimiz olmayacak.
Pınar Selek, sosyolog olarak Türkiye’de yaşanan ikileme vurgu yaptı. Bir yandan tarihi ile yüzleşebilen bir ülke her şeyi rahatça konuşup, tartışabiliyor. Diğer yandan bazı konularda hâlâ tabular olduğunu açıkladı. Ödül aldığı Sürüne Sürüne Erkek olmak kitabında Türkiye’de erkeklere verilen sorumluluk ve ağır yükü dile getirmiş. Erkek çocuklarını yetiştirirken yapılan hataları etraflı açıklıyor. Kitaba bir göz attım. Henüz tamamını okumadım, ama eşimle gözlemlerimizde, tartışmalarımızda kitapta açıklama buluyoruz, cevap alıyoruz.
Bir araştırma, başucu niteliğinde bir kitap.
Katıldığım diğer bir toplantı daha küçük bir salonda yapıldı. Bütün katılımcılar iki dilli idi. Tercüme yalnız Türkiye’den gelen konuklar için yapıldı.
Oya Baydar’ın Generalin Çöplüğü kitabını polisiye roman tadında okuyup, çok beğenmiştim. Mutlaka kendisini tanımak istiyordum.
Oya Baydar ve Melek Ulagay’ın söyleşi şeklinde yazdıkları kitap o akşamın asıl konusuydu. İzleyiciler çok gençti, benim yaşımda emekli hemen hemen başka kimse yoktu. Bu nedenle gençlerin ilgi göstermesi çok sevindiriciydi.
Bir Zaman Dilimi – İki Kadın, geçmişlerinde yaptıklarından pişmanlık duymuyorlardı. Hürriyet, eşitlik ve barış için savaşlarını anlattılar. İşkencede ölen arkadaşları, faili meçhul cinayetlerde kaybettikleri dostlar için ağıt ve geçmişle hesaplaşma niteliğinde olan bu kitap bitmişti, alamadım. Gökkuşağı Kitabevi’nde bulacağımızı sahibi Metin Bey söyledi. Yetmiş yıllık bir zaman dilimini, iki kadının mücadele ve sürgün hikâyesi. Askeri darbelerin yıkımını, ülkeye zararlarını anlatıyorlar. Hatıralarında umut, kazanma, kaybetme sürgüne gitme zorunluğu ve sevdiklerinden ayrılma hikâyeleri vardı. İki kadın karşıt politik düşünce ve organizelerde mücadele vermişlerdi. Yıllar sonra hikâyelerini sohbet ederek dostça konuşabiliyorlar. Bugün Türkiye’de mutlaka karşıt düşman gruplar yaratmak isteyenlere olumlu bir örnektir. Kutuplaşmanın anlamsız olduğunu ve kimseye faydası olmadığını gösteriyor.
Salonda sanki bir büyük aile birlikteydi. Çok sıcak, candan insanca bir atmosfer vardı. Festivalin tüm oturumlarına katılamadım. Hafta sonlarında bir saat önce başlansa daha çok gelen olurdu diye düşünüyorum. Akşam saat sekizde başlaması bazı uzak semtlerde oturanlar için oldukça geçti.
Sevgili okurlarım, zengin bir festivalden sadece küçük bir kesitten bahsettim. Türkiye’den genç yazarların sesini Berlin’e getiren organize eden herkese katılımcılar adına teşekkür ediyorum. Türk edebiyatını Almanca tanıtma amacı ile kurulan Binooki Yayınevi ve sahipleri İnci Burhaniye ve Selma Wels kardeşlere başarılar diliyorum.
Önyargılarla boğulan Türk azınlığı böyle kaliteli etkinlikleri fırsat bilip, değerlendirmelidir. Zira Almancaya çevrildiği için alman basınında çok güzel yankı buldu. Konuştuğum bazı dinleyicilerle köşe yazılarımda sık sık dile getirdiğim bir konuyu tekrar tespit ettik. Aynı haftada önemli başka panel, tiyatro konser vardı. Dernekler üstü bir kuruluş veya bir çatı örgütü faaliyetleri zaman ve saatine göre düzenlemelidir.
Her şeye rağmen festivalde tanıtılan kitapları alırsak, hem Berlin’de tek türkçe kitap satan kitabevini, hem de Türkiye’de enerjik, mücadeleci genç yazarları desteklemiş oluruz.
İyi Okumalar!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.