DİL ZEHİR OLUNCA

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hessen Eyaleti Hanau kentinde 43 yaşında Tobias R., nefret duyguların esaretiyle silahla ateş açarak, dokuz kişinin ölümüne ve altı kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Katil evinde annesiyle birlikte ölü olarak bulundu.

Başka olana nefret ve kin duygusu kötü söylemlerle besleniyor, zehir toplumda etkisini gösteriyor.

Suriye’de yaşanan savaşın neticesinde, Avrupa’ya dayanan sığınmacı sorunuyla, zaten var olan İslâm Düşmanlığı hortlatıldı.

Hem Türk hem Müslüman olunca göçmen düşmanı Almanya için Alternatif AfD’nin hedefi haline geldi. Saldırılar da aynı oranda yükseldi. Teröristlerin elinde silahları ateşleyen dil zehir olarak suçsuz insanları öldürüyor.

Bu sağcı parti bir başlangıç değil, bir birikim ve neticedir. Nefret ve kine giden yol ayrımcılıkla başlar.

Adı Türk olduğu için öğrencinin başardığı notu karnede vermeyen öğretmenler. Veliye çocuğunuz Hauptschule’yi bile başaramaz, deyip gençlerin gelecek umutlarını frenleyenler.

Adı Mehmet olduğu için evini kiraya vermeyen ev sahipleri. Telefonda adının Türk olduğunu anlamamıştım, deyip iş vermeyen işverenler.

Cildi koyu, saçı siyah olduğu için otobüs ve trende yanına oturmayanlar.

Siyasi partilerde göçmen kökenli gençlere yükseleme imkânı vermeyenler.

Türk adı olduğu için filmlerde oyuncu ve diğer sanatçılara rol vermeyen rejisör ve film yönetmenleri. Basın ve medyada göçmen, Musevi, İslam, Türk düşmanlığını sürekli gündemde tutan mensuplar.

Toplumu kategorilere ayırıp, çekmecelere sıkıştırıp genelleme yapanlar. Azınlık toplumunu aynı yaparak, bireysel gelişmelerini engelleyenler.

Sağcıların işlediği terörde, daha tam araştırma yapılmadan, bu bir terör eylemi değil, ruh hastası birinin bireysel eylemi, diyen politikacılar, devlet adamları.

Yukarıda saydığım ayırımcılık etkenlerin toplamına sağcı parti AfD toplumun temsilcisi gibi, ayna olarak rahatlıkla yerini aldı.

Almanya’dan önce diğer Avrupa Birliği ülkelerinde sağ görüşlü, öteki yaptığı azınlık gruplara düşman olan, sağcı partiler yükselişe geçmişti. Fakat Almanya tarihinde işlediği Musevi soykırımıyla komşu ülkelerin ve dünyanın dikkatini üzerine daha fazla çekiyor.

Almanya’da şimdiye kadar işlenen terör olaylarını ve kaybettiğimiz canları Berlin’de gazetecilerin emektar abisi, Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Ahmet Külahçı tarih sırasına göre çok detaylı derleyerek yazdı. Bana okuyun ve arşivlere sahip olun, demek kalıyor.

Televizyonda katıldığı bir panelde söylediği gibi, altmış yıllık göçmen tarihinde çocuk ve torunlarımıza yabancı denmesine, her durumda karşı çıkılmalıdır.

Konsolos elçi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden görevliler de asla bu kelimeyi kullanmamalıdır. İkinci nesilden itibaren çocuk ve gençlerin baba vatanı Almanya olduğunu kabul etmek, anavatanda dövize, yatırıma engel olmaz. Tam tersine Almanya’da hak adalet ve eşit haklara kavuşan Türk toplumu, sözü geçen makamlara gelerek her iki ülkenin de geleceğine pozitif katkı sağlayacaklardır.

Bir çocuğa ya anandan ya da babandan vazgeçmelisin denemez, böyle bir tercih yapmaya zorlanamaz.

Bu nedenle yabancı oldukları için öldürüldüler demeye Türk basın ve medyasının da hakkı yoktur. Bu durumda Alman toplumuna bizim çocuk ve torunlarımız yabancı değildir, demek inandırıcı olmaz.

Deneyimli gazeteci Celal Özcan saldırganı kim ateşledi, yazısında AfD sağcı parti liderlerinin sözlerini derleyip yazmış. Arşivlerde iyi saklanmalıdır, nefret ve kin duyguları dil aracılığıyla zehre çevrilir. Bu zehir bulaşıcı hastalık gibi çabuk yayılır.

Hanau terör olayından sonra Alman toplumunun çoğunluğu ayağa kalktı. Başta Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve parti liderleri ayrımcılığa, kin ve nefrete karşı birleşme çağrısı yaptılar. Hamburg Belediye seçimlerinde AfD parlamentoya girmesine rağmen yüzde beşte kalarak, düşüşe geçti.

Almanya’daki Müslüman cemaati temsilcileri Berlin’de teröre karşı basın toplantısı, açıklaması yaptı. Devlet televizyon kanalında yayınlandı.

Lâik düşünce ve prensibine inanan Türk ve Türk kökenli Alman vatandaşların sayısı tahminime göre yarısını teşkil ediyor. Bu nedenle sivil Türk kuruluşları da basın açıklaması yapmalıydı. Zira Türklerin hepsi camilerde üye değildir. Ölenlerin bir yakını, Türkiye nerede, diyor. Eğer Türkiye’de bir Alman öldürülseydi, bütün Almanya ayağa kalkardı. Türkiye maalesef kendi sorunlarından başka şeyleri, görmüyor, duymuyorlar. Tepki gösterecek durumda mı, bilmiyorum.

Çoğunluk Alman toplumu bu sefer artık yeter, böyle acılar yaşanmasın, dedi. Bütün Almanya şehirlerinde protesto gösterileri yapıldı. Şehit olanların aileleri barışa çağrı yapıyor, bu ülkede emeğimiz çok, biz yerliyiz, çocuklarımızın mezarı baba vatanda kalacak, diyorlar.

Almanya Türk toplumu da diline dikkat edecek. Azınlık toplumuna elbiseyi kendileri dikecek. Başkalarının diktiğini, biçtiğini kabul etmeyecek. Kötü niyetlilerin dilini kullanmayacak.

Genelleme yaparak, insanlara çekmecelere ayırma prensibini uygulamadan Ahmet Külahçı’nın dediği gibi, aklı başında olan Alman vatandaşlarıyla birlikte hareket edilirse, geleceğe umutla bakabiliriz.

Haunau’da canlarını kaybedenlere Tanrı’dan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Tüm Türk toplumuna başımız sağ olsun, derken yaralılara şifa diliyorum.

Bu terör son olsun!

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                                                                                                                                                    [email protected]

Not:

Söylemek istediklerimi çok detaylı olarak yazdıkları için tekrar etmedim. Mutlaka okuyup arşivlerde çok iyi saklanması gereken makaleler:

Ahmet Külahçı, Gün dayanışma günüdür; Celal Özcan, Saldırganı kim ateşledi: Hürriyet, 22 Şubat 2020, Sayfa 3

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.