DİKTATÖR VE BASIN

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DİKTATÖR VE BASIN


Hitler 1933’te iktidara geldiğinde, Almanya’da bir yılda 4.700’ün üzerinde günlük ve haftalık gazete yayınlanıyordu, bu rakam sanayileşmiş diğer tüm ülkelerden daha fazlaydı ve toplam tiraj 25 milyondu. Berlin bir basın başkenti olsa da, küçük şehirlerdeki basın kuruluşları gazete tirajında baskındı (tüm Alman gazetelerinin %81’i yerel gazetelerdi). Ancak daha büyük şehirlerde basılan sekiz gazete uluslararası üne sahipti. 

Hitler, 13 Mart 1933’de Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı’nı kurdu.  İlk anlarda Almanya’nın 4.700 gazetesinin yüzde üçünden daha azını kontrol eden Naziler, çok partili siyasi sistemi ortadan kaldırıp,  devletin Komünist ve Sosyal Demokrat Partilerin matbaa ve donanımlarına el koymasına olanak vermiş ve bunlar çoğunlukla Nazi Partisine devredilmişti. Nazi rejimi pusuda bekleyen “Komünist isyan” korkusunu alevlendirmek için radyoyu, basını ve haber filmlerini kullandı, ardından halkın endişelerini, sivil özgürlükleri ve demokrasiyi ortadan kaldıran siyasi tedbirlere kanalize etti. 

Birkaç ay içinde Nazi rejimi Almanya’nın eski güçlü özgür basınını yok etmişti. 1941’de Nazi Partisi’nin Eher yayınevi Alman tarihindeki en büyük yayınevi olmuştu, günlük gazetesi Völkischer Beobachter (Halkın Gözcüsü) ise 1.000.000’luk bir tiraja ulaştı. Hitler’in parti için 1920’de satın aldığı Völkischer Beobachter (Halkın Gözcüsü) gazetesi üyelere mitingleri ve diğer haberleri veriyordu ve partinin etki alanını birahanelerin ve Parti toplantılarının ötesine taşıyordu. Nazi hareketinin başarısıyla birlikte tiraj da yükseldi, 1931’de 120.000’den fazla, 1944’te ise 1,7 milyon olmuştu. Editörlüğünü Yahudi karşıtı yazar ve Nazi ideoloğu Alfred Rosenberg’in yaptığı Völkischer Beobachter popüler Nazi temalarıyla ilgili abartılı söylemlerde uzmanlaşmıştı: Versay Anlaşması’nın aşağılanması, Weimar parlamentarizminin zayıflığı ve tüm dünyada Yahudilik ile Bolşevizm’in şeytanî niteliği; bunların tümünün karşısına Nazilerin vatanseverlik sloganları konuyordu. 

Hitler’in iktidara gelmeden önceki işçi ve fakir yanlısı konuşmaları, 1933’de iktidara geldikten sonra değişti. Konuşmalarının içeriği genelde siyasi rakiplerine karşı saldırgan, iftiracı ve dayanaksız suçlamalarla dolu hale geldi.  

Halkın karizmatik liderlere yoğun özlemi propagandanın kullanımı için verimli bir alan oluşturur. Nazi Partisi lideri Adolf Hitler için kamuoyu nezdinde dikkatli bir imaj çalışması yapan Naziler siyasi olarak çalkantılı Weimar dönemi sırasında iktidar olmak ve ulusal birliği teşvik etmek için bu özlemi kullandılar. 1933’ten 1945’e kadar, halkın Adolf Hitler’e duyduğu hayranlık, Alman hayatının merkezinde her zaman bulunan bir unsurdu. Nazi propagandacıları liderlerini (Führer) Alman ulusunun vücuda gelmiş hâli, çevresine güç yayan ve Almanya’ya samimi bir şekilde kendini adamış bir karakter olarak sundu.

Nazi propagandası, istikrar getiren, istihdam yaratan ve Almanların büyüklüğünü yeniden ortaya çıkaran üstün yetenekli devlet adamı olarak Hitler’i idolleştirdi. Almanlar Nazi rejimi altında, yarı dinsel formlarda örneğin, Nazi selamı vererek ve sokaklarda diğer insanları “Heil Hitler!” şeklinde sözde “Alman Selamı” ile selamlayarak hayatın her alanında “Führer”e bağlılıklarını göstereceklerdi. Hitler’e olan inanç ulusal birlik bağlarını güçlendirirken, buna uymamak toplumda rejimi ve liderlerini açıkça eleştirmenin hapis cezası ile sonuçlandığı muhalif olmakla eşdeğer sayıldı.


Son günlerde Türkiye’de basına karşı yapılan uygulamalar, beni Nazi döneminde gazetelerin durumunu araştırmaya yöneltti. 


Ahmet iNCEL    

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.