DİKTATÖR MÜ DEDİNİZ?

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ölümsüz önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kişiliğiyle, ilkeleriyle ve devrimleriyle sürekli kavgalı olanların yönetimde bulundukları ülkemizde, Atamızı ölümünün 73. yılında sevgi ve özlemle bir kez daha andık.

12 Mayıs 1994 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde ”Ata’ya saygı durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” diyen ve 14 Kasım 1994 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde ”10 Kasım’da yaygara kopartıldı” diyen bir başbakan var. 19 Aralık 1992 tarihinde Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri İstişare Toplantısı’nda; ”Uygulamada tam bir diktatörlük, tam bir tek parti devri, tam bir oligarşik bir devre geçmiş ve öyle olmuş ki tam halka zıt bir yönetim, devrimcilik adı altında yine bir dizi hukuki düzenleme tepeden inme, zorla getirilmiş ve halkın onayı, desteği alınmadan zorla kabul ettirilmiştir” diyen ve 15 Aralık 2005 tarihinde İngiliz The Guardian gazetesinde yayınlanan röportajında, ”Cumhuriyet döneminin artık sonu geldi” diyen Çankaya’daki AKP’li var.

”60 milyon insanı kardeş yapan laiklik değildir. 1923’te Mars’tan düşmüş bir devlet kurduk. Sapık ilkelerini tabu haline getirdiler. Arkasına saklanıyorlar. Devlet nedir? Helvadan yapılmış puttur. Bütün laikleri bir şişe geçireceğim, ondan sonra anlayacaklar laikliğin ne olduğunu. Ayrıcalık yapanın dinde de katli vaciptir ama dinleyen yok” diyen ve sık sık ağlayan bir başbakan yardımcısı var.

Günümüzde hep birlikte Atatürk’ü övmeye ve devrimlerini sahiplenmeye başlayan bu kişilerin samimiyetine güvenilebilir mi? Başbakan; ”Türkiye’nin bugün ulaştığı seviye, Gazi Mustafa Kemal’in hedeflediği seviyededir. Cumhuriyet emin ellerdedir” derken, Çankaya’daki AKP’li; ”İnsanlık, Atatürk’ün eserlerine, ülkenin kurtuluşu için verdiği mücadeleye büyük hayranlık duymaktadır” dedi. ”Sapık ilkelerini tabu haline getirdiler” diyen başbakan yardımcısı Ekim ayında Makedonya’daki bir toplantıda; “Atatürk gibi muharebe meydanlarında efsanevi bir komutan, modern bir cumhuriyet kurmayı başaran, başarılı bir devrimci lidere dünya siyasetinde kolayca rastlamak mümkün değil. Onun mücadeleci kişiliği aynı zamanda işgal altında yok olmanın eşiğine gelmiş bir imparatorluktan, sağlam temellere sahip, değişime açık, millet iradesine dayanan tam bağımsız bir cumhuriyet vizyonuna da sahiptir” demişti.

Siyasi iktidar, Kanun Hükmünde Kararname yayınlayarak, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun amaçları arasından ”Atatürkçü düşünceyi yaymak” ifadesini çıkardı. Bunun gibi nice örnek varken, Atatürk’e sahip çıkmaları düşündürücüdür. Siyasi iktidarın Atatürk’ü birdenbire sahiplenmelerinin ve övgü sözlerinin altında gizli bir amaçları olduğu bellidir. Siyasi iktidar bu göz boyamayı yaparken diğer yandan da 10 Kasım’a denk getirilen günlerde medyada Atatürk’e diktatör diyenlerin olması bir tesadüf olarak değerlendirilemez.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi 30 Ekim 2011 tarihinde Vatan Gazetesi’nde yayınlanan röportajında, ”Dersim’in acısıyla yaşadıklarını, eşinin ailesinden 40 kişinin öldürüldüğünü, öfkelendiklerini” söylemişti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteği üzerine milletvekili adayı olduğunu söyleyen CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün 10 Kasım 2011 tarihinde Zaman Gazetesi’ne şunları söylemiştir; ”Dersim katliamının sorumlusu devlet ve o dönem iktidarda olan CHP’dir. Atatürk’ün katliamdan haberdar olmaması mümkün değildir. Bu dönem boyunca izlenen bütün politikalarda Atatürk devletin başındadır. Fakat Aleviler, bütün bu dönemi Mustafa Kemal’den ayırmak için onun ‘büyük lider’ kimliğine de gölge düşmemesi için fotoğrafını alıp Hazreti Ali ile yan yana asmışlardır. Bu katliamdan haberdar olmadığına kendilerini inandırmışlardır.”

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Alevi, Dersim ve Kürt sorunlarında yeni bir dönem açılacağı yönünde işaretler aldığı için milletvekili adaylığını kabul ettiğini söyleyen Hüseyin Aygün sözlerini şöyle sürdürmüştür: ”1937-1938’de soykırıma varan bir operasyonla Dersim meselesi tarihe havale edilmiş oluyor. Ama böyle de bitmiyor, bu sorun devam ediyor. Ordu harekat yapınca insanlar kendini korumak için silahlandı. Resmiyette ise bir isyan olduğu ve devletin de bunu bastırdığı tezi savunuluyor. Çünkü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle ’50 bin insanın öldürüldüğü’ bir operasyonun meşrulaştırılması için orada bir isyan oluşturulması gerekiyordu. Dersim isyanı, sonradan icat edilmiş bir şeydir, öyle bir şey gerçekte yoktur”

Atatürk ilkelerine gönülden bağlı olan Alevi yurttaşları Atatürk’e ve cumhuriyete düşman etmeyi kendine vazife edinen bu milletvekili, Dersim isyanının baş sorumlusu Seyit Rıza’nın idam edildiği gün olan 15 Kasım tarihinde, Çankaya’daki AKP’li tarafından Köşk’e davet edilerek, kendi tezlerini sunacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ü asıl övmesi gerekenler ve kurucusu olduğu partinin milletvekilleri, bu söylemlerde bulunurken, siyasi iktidar farklı bir yol izlemektedir. Aslında esas amaç, ileri demokrasinin sivil anayasasını yapmakta yatmaktadır. Kemalizm’i ve Atatürk’ü eleştiren CHP olacak, Atatürk’ü öven AKP olacak ve yandaş medyadan da diktatör sesleri yükselecektir. Bu karışık ortam sonucunda, halkın da kafası karışacak ve ileri demokrasinin sivil anayasasına destek vereceklerdir. Böylece emperyalist devletlerin isteği olacak ve ülkemizi parçalanma süreci bekleyecektir. Bu emperyalist projelere destek olanlar, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde kendilerini bulacaklardır.

Ölümünün 73. yılında saat 09.05’te tüm vatandaşlarımız, büyük kurtarıcı Atatürk’e saygılarını ve sevgilerini bir kez daha sundular. Emperyalizme karşı dik duruşuyla ve kurduğu laik cumhuriyetle milletin gönlünde yer edinen büyük önderlerine bağlılıklarını gösterdiler. Atatürk’e diktatör diye saldıranlar ise, günümüzde yapılan sivil darbe ve tek adam yönetimi hakkında hiçbir şey söyleyememektedirler. Dünyada ilk kez emperyalizme karşı zafer kazanan bir ulusun fertleri olarak, bugün emperyalist projelerle sıkıştırılan ülkemizin kurtuluşunun örgütlü birliktelikten geçtiğinin bilincine vardığımız gün, zafer yeniden bizim olacaktır. Yarım bırakılan Kemalist Devrimlere sahip çıktığımız gün, yeniden aydınlanma yolunda adımlar atılacaktır. Sağdan, soldan gelen her türlü emperyalist oyunları bilen Atatürk’ün gençleri bunları aşarak, yeniden zaferlere koşacak güçte ve kararlılıktadır.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.