DEVRİMİN AYAK SESLERİ

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

31 Mayıs günü Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve son derece haklı ve meşru bir zeminde yürütülen direnişin sabahın saat beşinde çevik kuvvet polisleri tarafından acımasız bir şekilde bastırılması bardağı taşıran son damla olmuş ve 11 yıldır AKP zulmü ve baskısı altında yaşayan gençliğin ve halkın tepkisi dalga dalga yayılarak yurdun dört yanını sarmıştır.
Bir çiçeği, bir ağacı, bir parkı sevmekle başlar her şey. Ağacına sahip çıkan insanlar elbette toprağına, vatanına, bayrağına, Cumhuriyetine ve onu bize emanet eden Ata’sına da sahip çıkacaktır.
Ellerinde bayraklar ve Atatürk resimleri taşıyan Çılgın Türkler “Her yer Taksim, her yer direniş!” diyerek ayağa kalkmıştır. Bu bir başkaldırıdır, direniştir, yeniden diriliştir. Bu AKP için sonun başlangıcıdır. Erdoğan’ın çapulcu olarak nitelendirdiği kitleler onun, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” politikasına artık sessiz kalmayacağını dünyaya ilan etmiştir. Halkımız demokrasinin seçim seçime sandık başına gitmekten ibaret olmadığının bilincindedir. Bu eylem bir demokrasi mücadelesidir.
DİRENİŞİN NEDENİ
Türkiye halkı sağcısı, solcusu ve futbolcusuyla, Türkü, Kürdü, Alevi’si ve Sünni’siyle, genci yaşlısı, kadını erkeği, işçisi, işsizi, çiftçisi, memuru, esnafı, öğrencisi ve aydını ile, her partiden insanlarımızın katılımıyla ortak hedef etrafında bir araya gelmiş, AKP iktidarı tarafından yapılan tüm dayatmalara; doğanın tahrip edilmesine ve yağmalanmasına, özel yaşama müdahale edilmesine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına ve Atatürk’e yapılan saldırılara, Türk kimliğinin aşağılanmasına, TC isminin kaldırılmak istenmesine, ülkemizin bölünmesi için gösterilen çabalara, yeni anayasa taslağına ve başkanlık sistemine, laiklik ilkesinin çiğnenmesine, yargı bağımsızlığının yok edilmesine, ulusal bayramlarımızın yasaklanmasına, eğitim sisteminin bozulmasına, işsizliğe, yoksulluğa, zamma, zulme ve baskıya, taşeronlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya, yolsuzluğa, vurgunculuğa, medyanın yandaş hale getirilerek haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasına, aydınlarımızın, gazetecilerin, yiğit askerlerimizin haksız yere Silivri zindanlarına atılmasına, Suriye’ye karşı savaş politikası güdülmesine ve Reyhanlı’da yapılan terör saldırısına tepkisini muhteşem bir şekilde ortaya koymuştur. Yüz binler, milyonlar “Hükümet istifa, Tayyip istifa, Faşizme karşı omuz omuza, Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırmaktadır. Yurttaşlarımız tencere ve tavalara vurarak, ışık yakıp söndürerek direnişçilere her yönden destek vermektedir. Bu eylemler BOP Eşbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını kökünden sarsmaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın hançeresini yırtarcasına bağırması, olur olmaz her yerde boy göstermesi, her şeye karışması, her konunun uzmanı kesilmesi, kibiri, inadı, ayrımcı, suçlayıcı ve küçümseyici tavırları halkı çileden çıkarmıştır. “Ananı da al git!” “Namussuzdur, şerefsizdir, alçaktır!” “Ümüğünü sıkarız!” “Onların anladığı dilden konuşuruz!” gibi sözler bir başbakanın söylemi olamaz.
HALKIN MÜCADELE AZMİ
Hükümetin yıllardır etnik ve dini temeller üzerinde ayrıştırmaya çalıştığı halkımız cadde ve sokaklarda, alanlarda Türk bayrağı altında Atatürk’te birleşmeye başlamıştır. Yapılan saldırılar, sıkılan biber gazları onlara vız gelmektedir. Barikatlar kurulmuştur. Yapılan eylemler barışçıdır. En büyük silahı mizahtır; “Gençlik ayıldı, imam bayıldı” “Biber gazı oleyyy!” “Biber gazı cildi güzelleştirir” “Gazım geldi, gazım nerde?” “3-5 ağaç sana neler yapıyor?” “Kimyasal Tayyip” “Biber gazı sıkmanıza gerek yoktu bayım, zaten yeterince duygusal çocuklarız” ” Sayende farklı bir eğitime başladım” “Tayyip, sonun Hüsnü mübarek olur inşallah!” bunlardan bazılarıdır.
Polisin biber gazı, tazyikli su, ses bombası, plastik mermi ve copla yaptığı acımasız müdahale kitlelerin ve özellikle gençlerimizin mücadele azimlerini daha da bilemiştir. Polisin şiddetli saldırıları sonucu dört şehit verilmiştir. Bir polisimiz köprüden düşerek şehit olmuştur. Beş bine yakın insanımız yaralanmıştır. On eylemci gözünü kaybetmiştir. Hastanelerde çok sayıda ağır yaralı vardır. Şehit düşenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Gözaltına alınan yurttaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Saldırı emri veren tüm yetkililer işten el çektirilmeli, haklarında cezai kovuşturma açılmalıdır. Bu mesele sadece bir özür dilemekle kapanacak bir mesele değildir. Halkın haklı talepleri yerine getirilmelidir.
KORKU DUVARLARI YIKILMIŞTIR
Bu eylemlerle yurttaşlarımız korku duvarlarını yerle bir etmiştir. Korku şimdi iktidarı sarmıştır. Özellikle gençlerimiz mücadelenin en ön saflarındadır. Gençlik, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde belirttiği göreve sahip çıkmakta, O’nun Bursa nutkundan ilham almaktadır. Gençlerin yarısı ilk kez böylesi bir eyleme katılmıştır. Ana babalar çocuklarını zapt edememekte; gençler onları da eylem alanlarına çekmektedir.. Gençlik daha çok özgürlük istemekte; özel yaşamına müdahale edilmesinden büyük rahatsızlık duymaktadır.
Halk Hareketi, Mecliste bulunan muhalefet partilerine; “Senin yapamadığın görevi ben yapıyorum,” mesajı vermiştir. Bütün siyasi partiler bu eylemden büyük dersler çıkaracak, kendilerine çeki düzen verecek ve yeni bir yön arayışına gireceklerdir.
Yurttaki direniş, ülkesinden sorumluluk duyan yurt dışındaki Türkleri de harekete geçirmiş, on binlerce insan Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkesinde alanlara çıkarak tepkilerini dile getirmiştir. Dünya kamuoyu, basın yayın organları direnişe büyük yer vermektedir. Dünya kamuoyunda Erdoğan’ın maskesi iyice düşmüştür; o artık bir diktatördür.
BAŞBAKAN ANLAMAMIŞ
Başbakan, halktan gelen bu tepkilerin nedenini hâlâ anlayabilmiş değildir. Kuzey Afrika gezisine çıkmadan önce eylemcilere, “Üç beş çapulcu, tencere tava, hep aynı hava!” diyen başbakan yurda dönüşte gerginlik yaratmayı sürdürmüş, yaptığı mitinglerde “Yol ver geçelim, Taksim’i ezelim!” sloganlarına ses çıkarmamış, Ankara ve İstanbul’da karşı mitingler yapacağını ilan etmiştir. “Yüzde elliye zor hâkim oluyorum,” diyen başbakan ateşle oynamaktadır. Tüm yurttaşlarımız sağduyulu davranmalı, asla provokasyonlara gelmemeli, şiddet ortamından özellikle kaçınmalı, halkın ve devletin malına asla zarar vermemelidir.
Ülkenin başbakanı konuşmalarına dikkat etmeli, sadece kendi seçmenlerinin değil, tüm yurttaşların başbakanı olma sorumluğu ve bilinci içinde olmalıdır. Başbakan halkın seçimlerde verdiği oyların kimsenin ipoteği altında olmadığını bilmelidir. Kaldı ki demokrasi, azınlık haklarının da korunduğu ve güvence altına alındığı bir düzendir. Hangi partiye mensup olursa olsun milletimiz kardeştir, kardeş kavgasına yol açacak açıklamalardan uzak durulmalıdır. Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış!” sözleri her zaman güncelliğini korumaktadır.
MİLLİ HÜKÜMET KURULACAKTIR
Geçen yıl örgütlü olarak başlayan başta TGB ve ADD olmak üzere tüm yurtseverlerin katılımıyla gerçekleştirilen 19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım, Silivri, Menemen eylemleri ile bu yıl yapılan 23 Nisan, 1 Mayıs ve 19 Mayıs direnişleri Halk Hareketi’nin önünü açmıştır.
Halk Hareketi henüz belli bir örgütün kontrolünde değildir, bünyesinde farklı görüşlerden ve kuruluşlardan insanları barındırmaktadır. Örgütsüzlüğe övgü yapılamaz; örgütlü olmak başarının ilk koşuludur. Bu dönem yurttaşlarımızın örgütlenmeye en yatkın olduğu bir dönemdir. Hareketin örgütlü bir nitelik kazanması, güç toparlaması, günü gelince durmayı bilmesi ve ileriki hedeflere yönelmesi son derece önem arz etmektedir. Muhalefet partileri, sendikalar ve tüm demokratik kuruluşlar her alanda güç ve eylem birliğine gitmeli ve şimdiden önümüzdeki dönemde yapılacak yerel seçimlere hazırlanmalıdır.
Mücadelemiz iktidar içindir; yükselen Halk Hareketi er ya da geç milli hükümeti kuracak, Ankara kalesine bağımsızlık bayrağını dikecektir. Bu eylemler devrimin ayak sesleridir. Hedef tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye’dir. Halkımız birleşe birleşe bu zor görevin üstesinden gelecek ve Mustafa Kemal’in aydınlık Türkiye’sini yeniden kuracak, Kemalist devrimi tamamlayacaktır. Bugün olmazsa yarın mutlaka…

Bahattin Gemici

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.