DEVLET VE DEVLET ADAMLIĞI

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DEVLET VE DEVLET ADAMLIĞI

15 Temmuz’da Türkiye’nin yaşadığı Darbe-Terör kalkışmasının perde arkası yavaş yavaş günışığına çıkarken önemli ölçüde bilgi kirliliği yaşanmaktadır.
Zamanla gerçeklerin hepsi olmasa bile çoğu ortaya çıkacak.
Değerlendirme gerçekler ışığında yapılacaktır.
Bu darbe-terör kalkışması görünürde AKP iktidarına karşı yapılmış gibi gözükse de aslında Parlamenter demokrasiye karşı yapılmıştır.
Ama, darbenin kişi olarak asıl hedefinin ise Recep Tayyip Erdoğan olduğunu doğrulayacak belirtiler yadsınamaz;
Darbe kalkışmasını devletin istihbarat örgütü MİT haber aldığı halde cumhurbaşkanına, başbakana haber vermedi.
İçişleri bakanı bile kalkışmayı çok sonra öğrenebilmiş olması güvenlik zafiyetinin kanıtıdır.
ABD istihbaratı, bu darbe girişiminden haberi vardı ve sonucu bekledi.
TSK’nin önemli kesimi başta Genel Kurmay Başkanlığı ve Ordu Komutanlıkları darbe kalkışmasına karşı durması bu darbenin emir-komuta düzeyin olmayıp, ordu içinde kümeleşmiş bir grubun kalkışması olduğu ortaya çıkmasıyla başarısız olacağı kesinleşmişti.
Darbeci teröristlerin öncelikli hedeflerinin Cumhurbaşkanı olduğu ortaya çıktı.
Tayyip Erdoğan canlı teslim alınacak, bu gerçekleşmeyecekse öldürülecekti.
Bu sonuca AKP içerisinde de taraftarı var mıydı?
Devlet kadrolarında taraftarı var mıydı? 
Bu soruya kesin hayır denilemez.
Siyaset kanadında ise muhalefetin koyduğu tavır olumlu olmakla beraber bazı ince hesapları da göz ardı edilemez.
Bahçeli yönetimindeki MHP, her konuda AKP iktidarını, RTE’yi de eleştirmesine rağmen AKP’nin  ve RTE’nin zorda kaldığı ya da MHP’nin desteği gereksinim  duyulduğunda her konuda destek verildiği bilinmektedir.
Hatta, MHP muhaliflerinin özellikle Meral Akşener’i  ”Fetullahçı” olarak suçlaması hatırlanırsa bu darbe girişimi Bahçeli’nin koltuğunu korumasına olumlu katkısı olacaktır.
HDP,  darbenin başarılması durumunda zararlı çıkacağı, özellikle Öcalan’ın durumunun zorlaşacağı nedeniyle HDP ve PKK’nın darbeye karşı durması kendi yararlarına uygun olması nedeniyle karşı durmak zorunda kaldılar.
PKK’nın, Öcalan’ın seçim öncelerinde, Gezi olaylarında, bazı anayasa değişikliklerinde AKP’ye desteği bilinmektedir.
Ama,  Cumhuriyet Halk Partisinin bu darbe kalkışmasına en baştan karşı olması ve kesin tavrı Laik, demokrat, sosyal  hukuk devleti  Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu öğesi olma kimliğindendir.
”Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” Kuralını koyan parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
AKP’nin ve RTE’nin iktidardan düşürülmesini  Anayasaya ve yasalara bağlı kalarak halkın iradesiyle yani özgür seçimlerle ister.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde hiç bir gücün, yasal olmayan yollarla bir iktidarı devirme hakkı olamaz
Ülkeye demokrasiyi yerleştirmek için  kendi iktidarını bile kaybetme özverisinde olan parti CHP’dir.
1950 yılında seçimleri kazanan  DP’ye iktidarın devredilmemesini önerenlere o partinin lideri İsmet İnönü; ” Seçim sandıklarında yenilgim benim demokrasi zaferimdir!” Yanıtını vererek iktidarını DP’ye devretmiştir.
DP, iktidarda kalıcı olmayı dayatmasaydı, bir erken seçim kararı alsaydı 27 Mayıs olmazdı.
CHP, 15 Temmuz’da da darbe girişimine içtenlikli karşı çıkan siyasi partidir.
Elbette, bu terörist darbe kalkışması bertaraf edildikten sonra yanlışlar, hatalar, ihanetler ortaya konacak tır.
Sadece bu terör kalkışmasını yapanlarla değil, devletin önemli kurumlarının bu hainlere teslim eden kamu görevlileri, siyasi partileri, yöneticilerden de bu aymazlıkların hesabı sorulmalıdır.
Devletin bütün kademelerine yıkıcı, öldürücü bir virüs gibi yerleşen katiller, teröristler gökten zembille inmediler.
Yıllardan beri bu irtica yapılanmasına katkı verenler, onların örgütlü kadrolarından yararlanarak;
Basını susturmak,  aydınları baskı altına almak, TSK’yi etkisizleştirmek için
 Yasama, yürütme ve yargı erklerini bir siyasi partiye ve tek adam emrine teslim etmek için
Türkiye Cumhuriyetini TEOKRATİK (Din Devleti) devlet şekline  dönüştürmek için Gülen Cemaatini desteklediler.
Tüm kumpasları birlikte kurdular.
Atamaları iktidarda olan AKP ve hükümeti yaptı.
Kararlarda cumhurbaşkanının , başbakanın, bakanların imzaları var.
Bütün bu aymazlıkları ”KANDIRILDIK” bahanesiyle gizleyemezler.
Türkiye demokratik bir devletse öylesi devletlerde uygulanan siyasal ahlak kuralları uygulanmalıdır.
Devleti yönetenler bu kadar yanlışlıklardan, hatalardan, yanlışlıklardan sorumludurlar.
Eğer devlet başkanı, başbakanı , hükümet üyeleri aldıkları kararlarda, atamalarda imzaları varsa,
Devlet adamı olmanın gereğini yerine getirirler.
Devlet adamı gibi istifa ederler.
Demokratik devletlerde bunun sayısız örneği vardır.
Federal Almanya Şansölyesi  Willy Brandt,  sekreteri Doğu Almanya hesabına casusluk yaptığı  ortaya çıkınca hemen görevlerinden istifa etti.
Willy Brandt onurlu ve dürüst devlet adamı olarak tarihe geçmiştir.
Makamlar geçicidir,gerçek devlet adamı olmak kalıcıdır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.