DEVLET-TEN DÖV(L)ETE

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DEVLET-TEN  DÖV(L)ETE

Ne diyordu Kifayetsiz Muktedir:

”Ya taraf olursunuz ya da bertaraf olursunuz!”

Menderesi iktidara getirmeyi başaran emperyalizmin en yetkili ağızlarca açıklanan ilkesi;

”Biz ülkemizdeki vatan hainlerini hemen yok ederiz. Ama başka ülkelerdeki vatan hainlerini tüm gücümüzle destekleriz.”
Kendi ulusal çıkarlarını savunanlar emperyalizmle uzlaşamayacağı için bunların bertaraf edilmesini iktidarlarına katkı sağladıkları siyasilerce gerçekleştirirler.

AKP, görevi başlatmak için önce medyayı seçti..

Direnen medyaya önce vergi memurları kimliği ile parti militanları gönderildi, bırakın medya ederini, medya patronunun diğer şirketlerinin bile ödeyemeyeceği cezalar dayatılınca medyada kırım başladı.

Geçmişi temiz, akçeli pisliklere bulaşmamış köşe yazarları, TV programcıları işten çıkarıldı.

Pusuda bekleyen 31 Mart gericileri işbirlikçi Ali Kemaller emperyalizmin saflarında yer aldılar
Her biri yandaş medyada, TV kanallarında ömürlerinde görmedikleri paralarla beyin yıkama görevini üstlendiler.
Cemaatin küçük yaşlarda sevgi evleri denilen hücrelerde laik cumhuriyete, uygarlığa düşmanı olarak yetiştirilmiş her meslekten militanları devreye sokuldu.

Torba yasalarla, referandumla yüksek yargı cemaatin pençelerine teslim edildi.
İktidar ve cemaat hukukçuları ABD’den gönderilen CİA ajanlarıyla ortak çalışmaları sonucunda Silivri Toplama Kampı tutuklamaları RTE’nin de desteğiyle başlandı.

Aydınlar, yurtseverler, satın alınamayan gazeteciler, bilim adamları derdest edilerek etkisiz duruma getirildi.
Bu projenin en önemli hedefi bu projeye engel olabilecek kurumlarsa TSK ve Yüksek Yargıydı.
TSK’de bertaraf önce alt rütbelerle emekli askerlerden başlandığında TSK’nin üst yönetimi bu tehlikeyi göremedi.
Yüksek Yargı ve HSYK ele geçirilince asıl saldırlar başlatıldı.

Büyükanıt-Erdoğan görüşmesinin uzlaşısı ahrete taşınırken, Başbuğ olacakları ya göremedi ya da kendinden korktu.
Başbuğ tutuklanıp bertaraf edildiğindeki şaşkınlığı aslında yaptığı hatanın ağırlığının dışa vurumuydu.
İktidarın lideri RTE, artık kafasındaki rejimi daha net şekilde açık etmeye başlamıştı.
AKP’nin Cemaate gereksinim duymasının nedeni kendi kadrosunun yetersiz ve yeteneksiz olmasıydı.
AKP’nin kadrosu taşra tüccarı, taşra dincisi, takunyalı bürokratlarından oluştuğu için cemaate muhtaçtı
O nedenle AKP, cemaatle ve entel Türkiye Cumhuriyeti ile hesabı olan döneklerle işbirliği yaptı.
Engeller ortadan kalkınca AKP ve Cemaat içten içe iktidar savaşı başlattılar.
17-25 Aralık depreminde AKP’nin ülkeyi nasıl hortumladığı, rüşvetin, yolsuzluğun bakanlardan, bakan çocuklarından, başbakanın mahdumuna kadar uzandığı delilleriyle ortaya saçılınca cemaat ortaklığı bitti.
Esad nasıl ”Esed” olduysa Fetullah Gülen ”FETÖ” oluverdi.
AKP’nin oylarıyla meclis araştırması engellendi.

Devreye HSYK girerek yargı adına cumhuriyet tarihinin en yasadışı uygulamaları başlatıldı.
Gerek yolsuzluk, rüşvet belgeleri, gerekse IŞİD’ e  yasadışı silah sevkiyatı yok sayıldı.
Hükümete ve dönemin başbakanına yapılan suçlamalar çok ağırdı. Savaş suçlusu durumu söz konusuydu.
RTE, bu sefer PKK ile işbirliği yapmaya başladı.

Oslo’da PKK ile RTE’nin danışmanı ve MİT görevlisi İngiliz Devleti öncülüğünde ilk anlaşmayı yaptılar.
Bu görüşmeler basına sızdığında RTE bu anlaşmayı reddederek bu haberi soranları ”şerefsizlikle” suçladı. Gerçek ortaya çıkınca suçu devlete atarak ”Devlet görüştü” Dedi,
2006 yılında başbakana bağlı MİT Müsteşarı Emre Taner, İmralı’da Öcalan ile ”çözüm sürecini görüştü.
PKK tek yanlı ateşkes ilan ederek AKP’ye 2007’de yapılacak genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destek vermişti
Başbakanın direktifiyle Habur sınır kapısında çadır mahkemeleri kurarak PKK militanlarını aklayıp onların zafer çığlıklarıyla şov yapmalarına ses çıkarılamadı.

Gezi Olaylarında Bahçeli ve Öcalan Recep Tayyip’i destekleyerek birlikte destek verdiler.
Çözüm sürecinde RTE ve AKP kurmayları ve yandaşları PKK’yı ve Öcalan’ı yere göğe sığmayacak demeçler verdiler.
Nevroz’da Öcalan’ın demecini Diyarbakır’da halka dinlettiler. Atatürk’ün kemiklerini sızlatmak için Dolmabahçe sarayında mutabakat imzaladılar.

Recep Tayyip: PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana söylesin.

Yalçın Akdoğan: Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var.

Mehmet Metiner: Öcalan’ın durduğu yer, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. İmralı’da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor.
Yiğit Bulut: Abdullah Öcalan Ortadoğu’da Türkiye’nin önünü açıyor.
Yasin Aktay: Öcalan, dünyanın geleceğini iyi okuyup Kürtlerin, PKK’nın önüne yeni hedef koymuştur.
Beşir Atalay: Abdullah Öcalan Kürtlerin lideridir
Bülent Arınç: Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık.
Sadullah Ergin: Öcalan bölgenin ve Türkiye’nin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor
Ahmet Davutoğlu: Kürtçe yasağını biz kaldırdık. Bana ”Serok Ahmet” diyorlar.
Bütün bu sözler hem arşivlerde hem de belgelerde yerini almıştır.
Çözüm süreci döneminde PKK’ya sağladığı dokunulmazlık sayesinde Güneydoğu PKK’nın kontrolüne geçti.
Şehir ve kasabalar yüzlerce hendekler, tüneller kazılarak savaş hazırlığı yapılırken TSK’nin ve Polisin müdahale isteği geri çevrildi.

PKK, silah yığınağı yaparak kimlik kontrolü, vergi toplama ve ora halkı gençlerini savaşması için militan yapılmasına göz yumuldu.
Ne zaman ki HDP, 7 Haziran seçimlerinde ”Seni Başkan yaptırmayacağız!” Dedi, seçimlerde AKP tek başına hükümet olma çoğunluğunu kaybedince RTE’nin başkanlık hayali suya düştü.
Normal ortamda amacına ulaşamayacağını bildiğinden başkanlık uğruna sivillerin, askerlerin ve polisin katledilmesine göz yumdu.
RTE ve yandaşları için tek tehlike olarak CHP’yi gördükleri için tüm bilinen gerçekleri saptırarak CHP’ye ve CHP Genel Başkanına karşı halkı kışkırtmaya başladı.

Mafya liderlerinin CHP’yi tehditlerine ses çıkarılmadı.
Partiye üye sabıkalı kişiler, tacizci kişiler CHP’lileri, milletvekillerini darp etmeye başlandı.
En son Başbakanın sarılıp koklaştığı bir sabıkalı biri ve çevik kuvvet üniformalı biri devlet protokolü önünde CHP liderini ölümle tehdit etmesi sağlandı.

Cumhurbaşkanı danışmanı ve özellikle Cumhurbaşkanının onayladığı saldırıları yapanlar serbest bırakıldığı gibi yaptıkları zorbalık desteklendi.

Artık Devlet çetelerin, ırz düşmanlarının sabıkalı meczupların sopası konumuna getirildi.
Geçmişte DP’li zorbaların İsmet İnönü’yü yıldırmak, gerekirse öldürme girişimleri bugün AKP’ye üye sabıkalı tacizcilerce yaptırılmakla görevlendirilmektedir.

Devletin çetelerle işbirliği vahim olduğu kadar tehlikelidir.

Bundan zararlı çıkacakların başında bu yolu açanlar olur.

Türkiye başıbozukların, çetelerin, onları destekleyenlerin devleti olamaz.

Karşınızda ne cemaat, ne de her suçunuzu aklayan Bahçeli var.

Haddinizi bilin!

Yıldız AKALIN
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.