DEVİR, VİCDANINI KARARTANLARIN DEVRİ !

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Siyaset, uzgörü gerektirir. Ismarlama, takma siyasetçiler beyinlerine kopyalanan komutları uygularlar. Kafasıyla düşünemeyen, sadece ağzıyla konuşanlar işkembeden atarlar.

DTP davası öncesinde, DTP blöf üstüne blöf yaptı. Bir kişi bile yasaklanırsa, topyekün istifa edecekleri, sine-i millete döneceklerini şişine şişine ilan ettiler. Hormonlu demokratlar ahlar etti, vahlar ettiler!

En çokta AKP telaşlandı. Ara seçim olursa vatanı parsellemenin hesabını sandıklarda veremeyeceklerini düşündükçe uykuları kaçıyordu. Hele savaşma seviş partisinden PKK himmetiyle rüyasında dahi göremeyeceği milletvekilliği kazanan Ufuk Uras için hiç iç açıcı değildi. Veli-i Nimetleri meclis dışında kalınca, ‘’gitmek mi zor kalmak mı zor” şarkısına takılıp kalırken imdatlarına İmralı Mahkumu yetişti. ‘’Oturun oturduğunuz yerde!” diye zılgıtı çekip, emirlerini avukatları aracılığıyla verdi. Ahmet Türk’te ecüş-becüş ‘’ emrin olur başkanım” diyerekten derin bir nefes aldı.Liderlerine şükür ederken tükürdüklerini afiyetle yaladılar. Geçen hafta bunun böyle olacağını söylediğimizde, onulmaz safiyat hastalığından müzdarip, yorgun ve şaşkın demokratlar ‘’olur mu öyle şey” diye karşı çıkmışlardı.

İşte Türkiye’nin resmi. Teröristbaşı emrediyor, mecliste namusları, şerefleri üstüne yemin edenler, o yemini tepinerek çiğniyorlar.Hükümet Öcalan’a minnet duyguları içinde.Olanlar karşısında sevincinden mi, korkudan mı bilinmez başbakanın dili tutuluyor.
Cumhuriyetin tüm eserleri, tüm değerleri birer birer yok ediliyor.
Limanlar, fabrikalar, ormanlar, devlet arazileri, petrol, elektrik haraç-mezat satıldı.
Medya akrabalara, beslemelere haksız, yasasız peşkeş çekildi.
Alıpta Kaçanların Partisindenseniz, akan sular durduruluyor. Bir araştırılsa edindikleri servetler dudak uçuklatır. Soran yok, sayan yok.
Hoş sorulsa kaç yazar. Kaldır parmak, indir parmak. Gereği düşünüldü ve iktidarın vicdanı hür, mideleri şişkin, etik yönünden pişkin oylarıyla reddedilir…İmam bildiğini okur ve de dediğini yaptırır.

Yasama tek kişiye bağlı, yürütme tek kişiye bağlı, yargı baskı, tehdit altında.
Türkiye’de gündemi iki kişi belirliyor.
Başbakan Erdoğan ve Terörist Başı Öcalan.
Talimatlar ve yol haritaları Atlantik ötesinden.
DTP imiş, AKP imiş, bakanlarmış perde gölgesinde Hacivat- Karagöz. Sen oynatana bak!

Besleme basın yanında, işkembe derdindeki ehlileştirilmiş medya kraldan çok kralcı. F Tipi, şeriat çığırtkanlarının histerikli çığlıklarını anlıyoruz.. Ellerine seksen küsür yıldan beri ilk kez böyle bir fırsat geçmiş… 1923 ten beri sabrediyorlardı. Şimdi devran onlardan yana. Var gücüyle saldıracaklar elbette.
Birde, 12 Ehlileştirilmiş kalemşörler.Huzura çağrılıp, kulaklarına fısıldanan açılımları anlamadıklarından, uydurup uydurup yeni senaryolar üretmekteler.
Başbakan lutfetti mi, makam uçağına seriyorlar postu, Avrupalar, Amerikalar gez Allah gez! Yağma Hasanın Böreği. Devlet malını yemeyip durduk yere domuz mu olsunlar?
Umurlarında mı aç-açıkta kalan insanlar.
Ceplerinde sınırsız holding kredi kartları, bol bol böl-parçala AB, ABD projeleriyle vergisiz, sorgusuz, çil çil Dolarlar, Eurolar.

İşçiler, 1 Mayısta Taksim’e mi çıkacak; Tayyip’in Valisi, Palabıyıklı Emniyet Müdürü orantısız güç kullanarak DİSK Genel Merkezini bastı. İşgal orduları gibi darmadağın ettiler… Flamasından başka nesne taşımayan işçiler, coplarla, tekmelerle döğüldüler, yerlerde süründürdüler, biber gazı ile perişan ettiler… Kadınları yumrukladılar, kenarda oturan meraklı vatandaşı tokatladılar…

Memurlar, evlerine yarım fazla somun için yasal haklarını kullanmak istediler. Tayyip’in F Tipi polisleri düşmana saldırır gibi saldırdılar, dayaktan geçirdiler…

Halk Çocuklarına Yüksek Öğrenim olanağını yokedip, geleceğin Mollarını yerleştirip, Molla Cumhuriyetini pekiştirmek için, harç paralarına ateş fiyatı zammı koydular. Öğrenciler, yine demokratik ülkede olması gereken tepkiyi göstermek istediler. Bayrağı çekip; ‘’harçlara hayır” dediler, dediklerine pişman oldular. Tayyipistan’da öyle hak-huk olmazdı. Verdiler sopayı, Tayyip’in taaruz komandolarıyla. Sus.pus oldular. İsterse olmasınlar! Besleme basında ‘’Anarşistler susturuldu !”Manşetleri.

Dere yataklarını seçim rüşveti, yandaşa kıyak çekme uğruna yapılarla doldurunca, doğa intikamını garibanlardan aldı. Tabutluk gibi, kapalı araca kapatılan onca kadın boğuldu kaldı. Sonra, kadınların yoksul yakınları para ile susturuldu. Caniler dışarda. Yeterki paran olsun. Ülke-i Tayyibiye’de paran olursa, birde Alıpta Kaçanların Partiisindiyseniz akan sular durur.

Bursa’da 19 maden işçisi, ölüm kuyalarında ölüme gönderildi. Maden Ocağı, çulsuzun birine satılmış gibi gösterildi. Müfettiş raporları falan işlemez. Patron piyasada yok. Ölen ölür kalan saşlar yine kuyulara salınır. Kime, neyi soracaksın? Devir talan devri.

Tekel işçileri yüzlerine okunan emirname ile, başlarının çaresine bakmaları emrolundu. Altı ay boyunca aldıkları paranın sadece üçte birini alacakları, altı ay sonra hem işlerine hem de para almalarına son verileceği yüksek makamlardan tebliğ olundu.
Donup kaldılar!
Kıt kanaat geçinmeye kuru somun, acı soğanla çalışmaya dayanmaya çalışırken, şimdi çoluk-çocuk açlığa mahkum ediliyorlardı.
AKP’nin adaleti buydu işte.İşçiler ekmeklerini korumak istediler. Açlık bu. Emeği ile ekmek kazanamayanlar ne bilsin! Bırak çocuklarına palto, çizme almayı, canları çektiğinde bir simit bile alamazlar.
Hak aramak için eylem yapmaya, ekmeklerini kurtarmak için direnmeye karar verdiler.
Muhalefet milletvekilleri destek için işçilerle birlikte olmak istediler.
Tayyip’in Ankara Valisi,hayali provakosyon kurgusuyla düşman askerine saldırı emrinde bulundu.
F Tipi taarruz komandoları, coplarla, tazyikli sularla, yakın mesafeden direk göz bebeklerine biber gazıyla saldırdılar. Milletvekili, yaşlısı, kadını, genci ayırmadan acımasızca saldırdılar. İşçiler, kendilerini o soğuğa rağmen soguk sulara atarak kurtarmaya çalıştılar. Tayyip’in Valisi işyeri yakanlara gösteremediği otoritesini emeklerinden başka savunma aracı olmayanlara göstermenin gururu ile kasılıyordu.
Polis, terör yanlılarına, okullara, öğretmen evine, halk otobüslerine molotof kokteyli atarak diri diri yakan canilere gösteremediği gücünü ekmek derdindeki savunmasız işçilere gösterebildi.
İçişleri Bakanı kendisinin emir vermediğini söylerken aczini ortaya koyuyordu.
Her konuda, hiçbir konuda bilgisi ve yeteneği olmayan birisi karar veriyor.Alıyor, satıyor, konuşuyor.

Askerlerin kelle, işçilerin köle, katillerin sayın olduğu bir ülkede hangi hak aramadan bahsediyorsunuz.!

Devir, vicdanını karartanların devri!

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.