DESTANMIŞ

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DESTANMIŞ

15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde trajikomik bir darbe girişimi yaşanmıştı. Aradan geçen bir yılda, bu darbe girişimini çözmek yerine, “destan yazıldı” tanımlaması yapıldı. Bu tanımlama ile adına “destan” denilen darbe girişimi, hazırlanışıyla, uygulamasıyla, sonuçları ve sonuçsuzluklarıyla akıllara durgunluk vermiş ve aslında daha başlamadan sona ermişti.

15 Temmuz denilince linç edilen Mehmetçikler, ölmüş askerlerimizin tekmelenmesi, başı kesilen askerimiz gibi insanlık dışı eylemler akla gelmektedir. Bunların yanında dayak atılan birçok general ve amiralin ilk sorgu videolarının sosyal medyaya servis edilmesi, bilinçli bir şekilde Türk ordusunun aşağılanmasıdır. Zaten bu darbe askeri darbe değil, askere darbedir.

Bu darbe girişimi ortamını hazırlayan siyasi iktidar, “kandırıldık” diyerek işin içinden sıyrılmak istemektedir. Siyasi iktidar, bu olayı kendi lehine çevirmiş, Olağanüstü Hal (OHAL) ilan ederek, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çıkartmaya başlamış, özgürlükleri, demokrasiyi, insan haklarını askıya almış ve ülkemizi tam anlamıyla ileri faşizmle yönetmeye başlamıştır. Bunun doğal sonucu olarak cadı avı da başlatılmıştır. Birçok suçsuz insanın Fethullah Gülen ile ilişkileri olduğu gerekçe gösterilerek, kurumlarıyla ilişkileri kesilmiş ve temel insan haklarından yoksun bırakılmıştır. Ancak Fethullah Gülen ile ilişkisi olanlara ve siyasilere geçen bir yıl içinde dokunulmamıştır.

TBMM’nde siyasi iktidarın çoğunlukta olduğu ‘15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’ kurulmuş, ama en önemli kişilerin dinlenmesine gerek duyulmaksızın, sıradan bir rapor hazırlanarak, olay sulandırılmaya çalışılmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçmesine karşın olayın odak noktası olan siyasi ayağı hala açığa çıkarılamadığı gibi, sürekli hedef saptırılması da, toplumda asıl suçluların korunmaya çalışıldığı şüphesiyle birlikte büyük soru işaretleri oluşturmaktadır.

29 Ekim 2016 tarihinde Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanacağı gün, resmi gazetede yayımlanan yasa değişikliği ile 15 Temmuz günü, “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” adıyla genel tatil olarak kabul edilmiştir. Bu darbe girişiminin yıl dönümü için hazırlanan afişlerde Türk askeri küçük düşürülmekte, güvenilirlikleri yok edilmekte ve onurları ayaklar altına alınmaktadır. İşin özü zaten bu darbe askere karşı yapılmıştır ve asker tasfiye edilmektedir. Kendi gelecekleri için Türk ordusundan rahatsız olanlar, yeni bir ordu kurmak için düğmeye basmışlardır. Üstelik yapılan bu afişlerde Türk bayrağının içine 15 sayısı eklenerek logolaştırılması, anayasal bir suç oluşturmaktadır. Bu açıkça yeni bir bayrak ile, devletin yeniden tanımlanmak istenmesi girişimidir. Bunu yapanlar 15 Temmuz kutlamalarında da ölçüyü iyice kaçırmış ve devlet ciddiyeti ile insan onuruyla bağdaşmayan sözler söylemişlerdir.

Aslında bu darbe girişiminin başarısız olduğu söylenemez. Çünkü Ege adaları Yunanistan’ın askeri üsleri durumuna getirilmiştir, Kıbrıs elimizden kaçmak üzeredir, 25 Eylül 2017 tarihinde yapılacak halk oylamasıyla Barzani bağımsızlık ilan etmek istemektedir, terör azmış ve sürekli can almaktadır, askeri okullar ve askeri sağlık kuruluşları kapatılarak, ordumuz bitirilmek istenmektedir, askerlerimiz sürekli zehirlenmektedir, Atatürkçü ve demokrat kadrolar tasfiye edilmektedir, yasalar çiğnenmekte, hukuk yerlerde sürünmekte ve keyfi bir yönetim sürdürülmektedir. 16 Nisan 2017 tarihinde olağan üstü koşullarda yapılan halk oylaması ile, büyük bir yolsuzluğa imza atılmış ve rejim değiştirilmiştir. Çünkü yapılan anayasa değişiklikleriyle cumhuriyetin niteliklerinin içi boşaltılmıştır. Bütün bunlar yaşanırken bu darbe girişimi için başarısız demek de olanaksızdır.

Ülkemizi cemaatçiliğin kucağına taşıyıp, ortaçağ karanlığına itenler, 15 Temmuz’u bir destan olarak gösterme çabasındalar. “Ne istediler de vermedik” ya da “aldatıldık” söylemleri üzerine destan kurgulamak, toplumu kandırmaktır, aldatmaktır. Destan, emperyalizme geçit vermeyen Çanakkale’dir; destan, emperyalizmi dize getiren Ulusal Kurtuluş Savaşı’dır.

15 Temmuz, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin istila edilmesidir. Ülkemizi 15 Temmuz Fethullahçı darbe girişimine getiren asıl sorumlu ve suçlu, siyasi iktidarın kendisidir. Olayın üzerinden bir yıl geçmiş ama henüz ortada somut kanıtlar yoktur, TBMM’nde kurulan komisyona Genel Kurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı gelmemiştir. Böyle bir durumda şüpheler iyice yoğunlaşmaktadır ancak siyasi iktidar, bu olayın kendilerine dokunmasını önlemek için bir destan yaratmak havasında ve keyfiyetindedir. Fakat ne yapılırsa yapılsın, güneşin balçıkla sıvanmadığı eninde sonunda ortaya çıkacaktır.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.