DERTLEŞMEK

ABONE OL
18:00 - 01/10/2020 18:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DERTLEŞMEK

24 Haziran seçimleri için çalışmalar ve çatışmalar yoğun şekilde başladı. Adayların bu kısa sürede doğru ve nitelikli çalışma yapmaları zor gözükmektedir. Bu yüzden çatışmalar ön plana çıkmaktadır.

11 Mayıs 2018 tarihinde AKP Gençlik Kolları kongresinde AKP genel başkanı, 39 kişinin ölmesine yol açan 28 Nisan 1993 tarihinde İstanbul Ümraniye’deki çöplüğün patlamasını anımsatarak, “CHP pisliktir, çöplüktür, hava kirliliğidir, CHP susuzluktur” dedi. Halbuki kendi başbakanlığı sırasında olan acı olaylar düşünülünce, AKP için hangi sıfatı kullanmak gerekir? 22 Temmuz 2004 tarihinde Sakarya Pamukova’da hızlandırılmış tren kazasında 41 kişi, 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak’ta maden kazasında 30 kişi, 5 Eylül 2012 tarihinde Afyon’da cephanelik patlamasında 25 kişi, 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma’da maden faciasında 301 kişi yaşamını yitirmişti. AKP iktidarı boyunca iş kazalarında 20 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Bunların yanında terör sonucu yaşamını yitiren daha nice insanımız var. Sürekli, toplumun unutkanlığından yararlanarak, serbest atış yapılmaktadır ama yolun sonuna gelindiği de yavaş yavaş anlaşılmaktadır.

Çöplük patlaması için CHP’ye bu hakaretleri yapanlar, kendi iktidar dönemlerini unutmuşlar ve şimdi de sosyal medyada patlayan “tamam” efsanesi için yeni bir karalama kampanyası başlatmışlardır. “Tamam” sözcüğü için başbakan Binali Yıldırım: “Şer ittifakı tamam diyorsa, bize devam demek düşüyor. Tüm kahpelere ve hainlere inat Erdoğan’la devam” demiştir. Kendini bilen bir başbakan, kendi halkına “kahpe, hain” diyemez. Bu söylemler, seçimlerde oy yitireceklerini bildikleri için, sinirlerinin dışa vurumudur; etrafı panik ve korku sarmıştır.

Muhalefet normal koşullar altında seçimleri kazanır ama normal olmayan koşullarda kazanması zordur. Siyasi iktidarın kendileri için çıkardıkları seçim yasalarıyla yapılacak seçim, tüm parti ve cumhurbaşkanı adayları için eşit ve adil koşullarda değildir. HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, “PKK Terör örgütü propagandası yapmak, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak” suçlarından tutukludur ama henüz hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoktur. Neden tutukludur ve neden seçimlere katılmasına izin verilmektedir?

Demirtaş’ın, HDP heyetiyle birlikte İmralı adasında PKK terör örgütünün çocuk katili başı Abdullah Öcalan ile görüşmesine izin veren zamanın başbakanı ne demişti: “Öcalan ile görüşülmesi için emri de, izni de ben verdim.” Öcalan’ın mektubunu Kandil’e götürmesi için rica edip, emir verenler, Dolmabahçe Sarayı’nda HDP yetkilileriyle toplantı yapılması için emir verenler, Oslo’da PKK terör örgütüyle görüşülmesine onay verenler, Habur’da PKK terör örgütünün elemanlarını davul zurna ile karşılatanlar, çadır mahkemeleri kurduranlar, PKK terör örgütünün hendek kazmasına, silah depolamasına göz yumanlar şimdi bütün bunları unutup, terörün karşısında olduklarını söylemektedirler. Aynı şekilde yıllardır devletin içine sızdırdıkları ve “ne istediler de vermedik” dedikleri Fethullah terör örgütünü de koruyup kollayanlar, şimdi kendilerini sütten çıkmış ak kaşık olarak göstermektedirler.

Üniversite okudukları şüpheli ve hayatları boyunca bir kitap okumamış olanların, üniversite konusunda ne düşünceleri olabilir? Üniversiteleri bölerek, fakülteleri taşıyarak, bazı bölümleri kapatarak, üniversite arazilerini ranta açanların, bilimin can çekişmesinden zevk duydukları bellidir. Üniversiteleri 80 bin öğrenciyle çok büyüdükleri için yönetilemiyor gerekçesiyle bölenler, 80 milyonluk ülkenin tek kişi tarafından yönetilmesine onay vermektedirler.

Yukarıda sıralanan bu olayların sorumlularından siyasi iktidarın genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayına 9 Mayıs 2018 tarihinde ziyaret yaparak “dertleşenler”, bu oyunun içinde kendilerine verilen görevleri yerine getirmektedirler. Büyük kurtarıcımız Atatürk’ün kurduğu CHP için “tezek” diyenlerle, “ana hıyanettir” diyenlerle, “cibilliyet sorunu vardır” diyenlerle “dertleşenlerin” de, dertleri anlaşılacaktır. Zamanı geldiğinde PKK terör örgütünün baş destekçilerine yapılan ziyaret de sorgulanacaktır. 

“Devri sabık” yaratmayacağız diye bangır bangır bağıranlara soruyoruz: yolsuzluğun, yoksulluğun, işsizliğin, hukuksuzluğun, terör destekçiliğinin, savaş kışkırtıcılığının, kadın ve işçi cinayetlerinin, çocuklara istismar ve tecavüzün, kent ve doğa suçlarının hesabı sorulmayacaksa, neden seçimlere giriyorsunuz? İnce hesaplarla, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetilemeyeceğini herkes kavramak zorundadır…

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.