DERSHANELER SORUNU

ABONE OL
18:46 - 01/10/2020 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sözcüğü “dershaneler” olarak kullanışım bilinçlidir.

Çünkü; Türkiye’nin eğitim sisteminde ilkokul öğrencileri için onları ortaokullara, ortaokul öğrencileri için onları liselere, lise öğrencileri için de onları üniversitelere hazırlayan dershaneler var.

Bu dershanelerin hiçbirinde öğrencilere okullarında işledikleri konularda destek verilmez.
Bunların tümünde; kendine özgü plan ve programlarla, eğitim – öğretim programıyla hiç ilgisi olamayan programlarla gidecekleri okullara girebilecekleri puanı almaları hedeflenerek desteklenirler çocuklar.
O nedenledir ki; onlar okullarından çok bu dershanededirler. Okula devamsızlıkları yönetmeliklerin izin verdiği sınırdadır bu onların.

O sınıra dayananlar bu kez de doktor kapılarını aşındırırlar rapor alabilmek için.

Hastadırlar kâğıt üstünde ama aslında turp gibidirler dershanelerde.

Bu sahtekârlığa çocukları ve onların anne-babalarını zorlayan yukarıda belirttiğim bozuk eğitim sistemidir.

Sistem, her tarafından bozuktur Türkiye’de.

Eğridir deve gibi sistem, doğru bir tarafı yoktur.

Sistemi düzeltmeden sorunun çözümü de olanaksızdır.

AKP iktidarında sistem o denli bozuldu ki; onu düzeltmek için önce onlardan kurtulması zorunludur ülkenin.

Onlardan kurtulmanın yolu da demokrasinin kuralları içindedir kuşkusuz.

Çocukların geleceklerini dershanelere bağlayan sistemden ve bu sistemden önce AKP den kurtulmanın ülke açısından bir zorunluluk olduğunu anne-babalara anlatmak, onları inandırmak da siyasetin görevidir.

Ülkemizi ve insanımızı bu gericilerden kurtarıp ilerici ve çağdaş yönetime kavuşturabilirsek, sistemi eğitimbilimin – pedagojinin – kurum ve kurallarıyla yeniden kurabilirsek çocuklarımızı bu kârhanelerden de kurtarabiliriz.

Bunlar dershane değil, kârhanedirler. Gazetelere çarşaf çarşaf verilen ilanlar, televizyon kanallarındaki reklamların amacı, bu kârhanelerin kârını misline katlamaktan öte bir şey değildir.

Eğitimin ve sağlığın bu denli özelleştirildiği ülkemizde bu sorundan kurtulmak pek de kolay görünmüyor.

Şeriatçı Millî Eğitim Bakanı’nın torbadan çıkardığı 4+4+4; sorunu çözememiş, aksine daha da içinden çıkılmaz bir duruma sokmuştur.

İlköğretimin 5.sınıfından sonraki başarı durumu çocuğun hangi ortaokula, 8. Sınıftan sonraki başarı durumu hangi liseye gideceğini belirlemelidir.

10. sınıftaki başarı durumuna göre 3 yıllık “olgunlaşma” ya gidebilenlerin son sınıfta girecekleri bitirme sınavlarında elde edecekleri başarı puanına göre de yükseköğrenime olanak verilmeli ya da verilmemelidir.

Eğitimde tarafsızlık olmazsa olmaz koşuldur.

Taraflı olunursa, tarafsızlık korunamazsa bu önerilerimizin hiçbir anlamı yoktur.

Dershaneleri kapatmanızın, sahiplerine “teşvik” vermenizin, onlara okul yaptıracakları yer göstermenizin, dershanelerde çalışanlara bu okullarda çalışma olanağı sağlamanızın sorunu çözeceğine inanmanız ve herkesin buna inanmasını istemenizin kıymet-i harbiyesi yoktur gözüm.

İşte; tam da bu nedenle, halktan ve çocuktan yana olan siyaset kurumunun görevi, yılmadan, usanmadan bu gerçeği anne-babalara anlatmak ve onları doğru olandan yana bilgilendirmek, doğrulara inandırmak olmalıdır.

Sonuçta seni oradan indirecek ve çocuklarını çağdaş eğitim kurumlarına ve olanaklarına kavuşturacak güç o anne-babalardadır.

E tabi, o siyaset kurumlarının başlarında olanlar sana laf yetişmekten bu işlere zaman bulabilirlerse…

At sen oltayı. Onlar nasıl olsa kefal balığı gibi hazırlar zokayı yutmaya…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.