DERS VERME

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DERS VERME

Birinci Alman devlet ARD kanalında Anne Will’in moderatörlüğünü yaptığı politik tartışma yayınında, konu yine Türkiye idi. Sığınmacı politikasında doğru seçilmiş bir ülke mi, sorusuna cevap arandı.

Tartışma yayın boyunca nesnel değildi, oldukça heyecanlı duygusal anları oldu. Bu yayını izlediğimden beri yukarıda başlığa aldığım söz aklımdan çıkmıyor. Sunucu Türkiye’nin derse (Nachhilfe) ihtiyacı var mı, sorusunu tekrarladı. 

Almancada bu dersi alan öğrenciler normal verilen ders yetmediği için ilâve ders almak zorundadırlar. Bu dersi alan öğrenciler başarısız olarak algılanır. Çoğu Almanlar Türkiye’yi partner görmeyen bir kibirlenme, işaret parmağını göstererek başöğretmenlik (Oberlehrer) edasıyla küçümser ve hor görürler. Bunu da konuşmalarında dile getiriyorlar.
Öğretmen her gün yeni bir şey öğrenir, böylece zihni genç kalır. Emekli olduktan sonra da öğrenmeye devam edenlerde unutkanlık hastalıkları görülmüyor. Her birey diğerinden yeni bir bilgi edinebilir.

Devletlerde insan gibi sosyal yaşamak zorundadır. Bilhassa bu internet çağında yeniliklerin olumsuz neticelerinden korunma çarelerine ihtiyaç var.

Ülkeler birbirlerine eşit muamele yapmaz, biri kendi ülkesini diğer ülkeden üstün görerek eleştiri yaparsa, yıkıcı olur. Dost olarak hatanı düzelt anlamında yapılan eleştiri ancak amacına ulaşır.

Almanya’nın yaptığı hataların bir kısmını Geciken Politika makalemde yazmıştım. Yıllar boyunca bayan Dr. Angela Merkel’in dışlama davranışını, imtiyazlı üye olması ve tam üyeliğe karşı imza toplama çağrısını, hatırlatmıştım. Buna rağmen Türkiye’de Bayan Merkel’e karşı Yunanistan’da olduğu gibi, bir düşmanlık yapılmadı. 
Birçok köşedaşlarım, tüm Avrupa Türkiye’de olan yanlışları dile getiriyor. Bunların içinde dost eleştirileri olduğu gibi yıkıcı olanları da var.

Bu nedenle Türkiye hangi konularda Almanya’ya ders verebilir değil de, Almanya Türkiye’den neler öğrenebilir, sorusuna cevap arayacağım.

Her ne kadar Alman medya ve basın Suriye’den diğer komşularına sığınanların sayısını verip, Türkiye’yi yok saydıysa da Türkiye en fazla sığınmacıya kucak açtı. Bu konuda dört yıldır yalnız bırakıldı. Halk sığınmacılara iyi davrandı, kaldıkları yerler kundaklanmadı, yakılmadı.
                           
Basın, sanat ve söz hürriyeti konuşulurken seyahat özgürlüğü unutuluyor. Türkiye’de Alman turist el üstünde tutulur. Türk dostunu unutmaz, Birinci Paylaşım Savaşı’nda birlikte güzelce
kaybettiklerini unutmadı. Almanya’da Yahudi soykırımı tarih kitaplarında iki cümle ile geçer. Gerçek etraflı tarihi işçilerin okuryazarları Almanya’ya gelince öğrendi. 
Her Alman hür bir şekilde torununu Türkiye’deyse ziyaret edebilir, vizeye takılıp kalmaz.

Öncü kültür diye diğer kültürleri küçük görme Türkiye’de olmadığı gibi Hristiyan burada yaşayabilir, ama Hristiyanlık buraya ait değildir kilise çanı yasak edilsin, denilen saçma bir kavram kullanılmaz.

Türkiye diğer ülkelerde azınlık, etnik sorunlarla terör organizelerini ayırır. Ama Avrupa ülkeleri PKK ile Kürt kökenli vatandaşları ayrı görmedi. Teröre karşı yalnız bırakıldı. Türk halkı içten ve dışardan kışkırtmalara rağmen bir iç savaşa fırsat vermedi.

Türkiye’de yanlışları görünce karşı koyan, mücadele eden, yaralanmayı, gaz yutmayı göze alan doğru bildiklerine sahip çıkan lâik, demokrat, çağdaş, özgürlüğü uğruna hayır diyenleri var. Dışardan derse ihtiyacı yok, birbirlerini dinleseler sorun olmayacak. Dünya çapında ün yapmış politika bilim insanları, bilen muhalifleri var, demokrasisi daha uzun yıllara dayanıyor.

Türk toplumunda merhamet duygusunun yattığına inanıyorum. Çoğunluğu birleştirici özelliklere değer veriyor. Emeğin karşılığını verir, yaşam hakkına ve varlığa saygı duyar, insana doğaya, diğer canlılara, muhtaç ve mağdurlara yardımcı olur. Bunu göstermede halk oldukça ilerlemiştir. Çoğu yazarlar birleştirici niteliklerde halkı uyarıyor, tüm kışkırtmalara rağmen. Politikacılar hata yapıyor diye 75 milyon cezalandırılamaz.

Azınlıklara davranış konusunda Türkiye Avrupa Birliği’nden son yıllarda uyarı raporları alıyor. Almanya’da ise her üç kişiden biri ayrımcılığa uğruyor. Bu yıllardır böyle, iki Almanya birleşince kaybeden Türkler oldu. Öğrencilerimden birinin annesi, hocam duvar bizim üstümüze yıkıldı, demişti. Birinci nesil işlerini Doğu Almanya’dan gelen Almanlara vermek zorunda kalarak kaybettiler. Çoğu fakirlik sınırında emekli maaşı alıyor, zira uzun yıllar işsiz bırakıldılar.

Bütün dünya karmaşa bir dönemden geçiyor. Sular durulacak, çağdaş ülkelerle birlikte Türkiye’de yerini alacak. Yurtdışı Türkleri ve turistler yine seve sevine izine, tatile gidecekler. Çağdaşlığın tanımına lâyik olacak, yani temelinde özgürlük olan demokratik bir ülke. Yalnız siyaset anlamında değil hava, su gibi siyaset üstü bir şey. 
Ayrılan özellikleri bir mozaik anlayışıyla, birleştirici güçleri kullanarak bu zor dönemden geçilecek. Kişisel düşmanlığa yer verilmeden, nesnel düşünüp, soğukkanlı davranma zamanı.

Güzel güneşli günler göreceğiz, çocuklar.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.