DERİN TARİH

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DERİN TARİH
 
Son zamanlarda giderek artış gösteren, eşsiz liderimiz, büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’e saldırıların uzun süre önce başladığı ve zemin yoklanarak ağır ağır yol alındığı bilinmektedir. Atatürk’e yönelik sistematik hakaretler çok eskilere dayanmaktadır. Rıza Nur’un (1879-1942) sözde “Hayat ve Hatıratım” adlı eserinde Atatürk’ün aile hayatına yönelik çirkin hakaretler görülmektedir. Rıza Nur, Atatürk’ün Nutuk’ta kendisini ”Arnavutları isyana teşvik ettiği” suçlamasından sonra, 1928 yılında anılarını yazmaya başlamıştır. Rıza Nur, 1960 yılına kadar yayınlanmaması koşuluyla anılarını 1935 yılında British Museum’a teslim etmiştir. Çünkü yazdıklarının gerçek dışı olduğunu bildiği için, 1960 yılına kadar yaşadığı dönemdeki tüm tanıkların öleceğini düşünmüştür.
 
ABD vatandaşı ve CİA görevlilerinden Vamık Volkan’ın “Ölümsüz Atatürk” adlı eserinde de yine Atatürk’e ağır hakaretler görülmektedir. Eserde, Atatürk’ün sıradan bir ruh hastası olduğu anlatılmaktadır. Üstelik eserin İngilizce’sinde yer alan bazı aşırı anlatımlar, Türk okurun tepkisini çekmemek için Türkçe’sinde yer almamaktadır.
 
Atatürk’e, dincilerin, şeriatçıların, yobazların yanında ikinci cumhuriyetçiler de yazılarında, kitaplarında, filmlerinde ve konuşmalarında hakaret etmektedirler. Yeterli tepki verilmeyince de, bir sonraki saldırı daha şiddetli yapılmaktadır. Atatürk’e hakaret edenlerin hepsinin ipi, emperyalistlerin elindedir. Çünkü Atatürk’ün baş düşmanı emperyalistlerdir. 300 yıldır dünyayı yöneten emperyalizmi ilk kez yenen büyük lider Mustafa Kemal, emperyalizm tarafından en baş düşman ilan edilmiştir.
 
Bunların yanında ABD ve AB emperyalistlerinin de, hedeflerindeki baş düşman olarak Atatürk bulunmaktadır. Özellikle CİA’nın görevlileri, yazdıkları kitaplarla, verdikleri konferanslarla, Türk toplumunu Atatürk’ten soğutmak ve devlet ideolojisinin Kemalizm’i terk etmesini istemeye çalışmaktadırlar.
 
Mustafa Kemal demek, emperyalizme başkaldırmak ve yenmek demektir. Atatürk demek, özgürlüktür, bilim ve akıldır. Atatürk demek, kulların birey olmasıdır, çağdaşlıktır, aydınlanmadır. Atatürk demek, devrimciliktir, yurtseverliktir, Kemalizm’dir, Altı Ok’tur. Atatürk demek, Türkiye Cumhuriyeti demektir. Kısaca Atatürk Türkiye’dir, Türkiye Atatürk’tür.
 
Atatürk’e hakaretlerin arkasında, bütün bunlara düşmanlık vardır. Türkiye’yi bölmenin yolu, Atatürk ve onun düşüncesini yok etmekten geçmektedir. İşte emperyalizmin yaptığı da aynen budur. Bugün özgürce yaşadıkları ülkede varlıklarını, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına borçlu oldukları halde, kurucusuna hakaret eden kişi ya cahildir, ya da haindir. Eğer kişilerin tahsilleri varsa, bunlar vatan haini sınıfına girerler.
 
Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türk Milletinin değil, tüm mazlum milletlerin de kahramanıdır. Atatürk’ü küçültmeye, aşağılamaya, tarihten silmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Derin tarih diyerek sığ tarih anlatanların da bunu çok iyi bilmeleri gerekir.
 
“10 Kasım’da sap gibi ayakta durmaya gerek yok” söylemi, bugün Atatürk’e ağır hakaret düzeyine gelmiştir. Anadolu topraklarında yaşayan, bu ülkenin nimetlerinden yararlanan yurttaşların yapılan bu saygısızlıklara, hakaretlere karşı tepki vermemesi kabul edilemez. Bu saygısızlıklara, bu hakaretlere karşı durmak, her şeyden önce insanın kendine duyduğu saygının gereği olduğu kadar, büyük kurtarıcımıza da minnet duygusunun ifadesidir. Bugün Atatürk’e karşı iğrenç iftiralar atılırken, başta Genelkurmay olmak üzere sessiz kalanlar, bunların hesabını da vereceklerdir. Tarihi derinleştiriyoruz diye, ülkemizin kurucusuna hakaret eden soysuzlar da, yaptıkları hakaretlerde boğulacaklardır..

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.