DEPRESİF AYTEN

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Bu başlık Halim Demirci’nin yayınlanan son kitabının adı.

Kitabın sayfalarını açtıkça önce şaşırdım. Zira şimdiye kadar yayınlanan kitapları eğitim öğretim konularında başvuru niteliğinde.
Bu kitap ise bir roman. Bir kadının iç dünyasına bu kadar yoğun girebilen bir erkek yazar. Hayret etmedim desem yalan olur. Biyografisine bakınca durumu kavradım.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünü 1967 yılında bitirdikten sonra Edirne Kız Öğretmen okulunda görev yaptı.
Berlin’e 1980 yılında gelen yazar yirmi sekiz yıl öğretmenlik yaptı. Bu esnada yazmayı araştırmayı da sürdürdü. Emekli olunca araştırma ve yazma çalışmalarını artırdı.
Zor öğrenen öğrenciler için yapılan bir seminerde, ilâve tahsil amaçlı kursta kendisiyle tanıştığımı hatırlıyorum.
Dil bilmeyen öğrenmede çok zorluk çeken çocuklarımızın geri zekâlı öğrencilerin gittiği Sonderschule denen özel okullara gönderilmeden önce bizim hazırlık sınıflarımızda test yapılıyordu.
Türk işçilerinin Almanya’ya gelişi ile ilgili ellinci yıl etkinliklerin en etkili ve kalıcı olanı yazılan kitaplar olacaktır.
İkinci nesil Almanca, birinci nesil anadili Türkçe yazdılar. Aslında bu roman olmuş veya olabilecek bir hikâyeyi anlatıyor. Türk kadınları ve sorunları ile ilgilenen herkesin dikkatini çekmelidir. Kız çocukların ikinci sınıf muamele görmesine karşı konulmalıdır.
 DEPRESİF AYTENMahkemede yaş değiştirme ve kâğıt üzerinde para karşılığı yapılan sanal evliliklerle alman memurlarının Türkiye’den gelen belgelere karşı güvensizliği anlaşılıyor. Bu nedenle Almanya’ya seyahatlerin zorlaşması vize konması ve bugünkü zorluklara bireylerin yaptığı negatif katkı açıkça görülüyor.
Ruh hastalıkları tedavisinde görevli olan terapistler bu kitabı okumalıdır. Aynı kültürden gelmeyen doktorların ruh tedavisinde başarılı olamayacağı bir gerçektir.
Romanın kahramanı olan Ayten’in başından biri sanal olmak üzere dört evlilik geçiyor. Kriz dönemlerinde hep depresyon iniş çıkışlar gösteriyor. Depresyonla ilgili bu kadar etraflı açık hastalık tanımını ilk defa okudum.
Bilhassa Türk kültüründe, köylerde ruh hastalığına tanım yapılamaması ıstırabı uzatıyor.
Ayten savaşı yalnız depresyona karşı değil, enişte ve kayınbaba gibi akraba erkeklerin tacizlerine karşı da yürütmek zorunda kalır.
Bütün başına gelen zorluklara karşın Ayten’in şanslı olduğunu
öğretmen arkadaşım Azmi Durmuş şöyle sıralıyor:
1.
Berlin gibi büyük bir şehre gelerek baskıcı, dar ortamdan uzaklaşması. Böylece rahat karar verebilmesi. Kendisini mutsuz eden evlilikten boşanma yoluyla kurtulabilmesi.
2.
Harun gibi iyi bir dostu, arkadaşı vardı. Her zaman dara düştüğünde ondan maddi ve manevi yardım görmesi.
3.
Bir kız bir erkek çocuğunun olması ona tekrar tekrar ayağa kalkma sorumluluğu veriyordu.
4.
Ayten’in algılamasının iyi olması. Çevresindeki insanları seçebilmesi, kötülerle ilişki kurmaması.
5.
Anılarını yazması ve kitap olarak yayınlaması. Böylece hem başkalarına ders veriyor, hem de içini acılarını dışa dökme fırsatı buluyor.
Depresyonla savaştığı halde Ayten yaptığı işi en iyi şekilde yapıyordu. Almanca öğrenmesi, çalıştığı her işin meslek eğitimini yapması. Markette çalışması, evinin bahçesinde bahçıvan olması, yarışlarda kazanacak kadar iyi bir aşçı olması işine verdiği önemi gösteriyor.
Romanın kahramanı olgun bir kadın olduktan ve ayağa kalkamayacak kadar hasta olduktan sonra hastaneye gider. Zorunlu olarak depresyona terapi ile kalıcı bir savaş açıyor. Ruhunu anayurdundan getirip, vücudu ile bir bütün olmasını sağlıyor. Ancak o zaman huzur buluyor.
Yazdığı anı defterini kapatıp, yeni bir defter açıyor:
”Eski defteri öptü ve başına koydu. Mavi bir kurdele ile bağladı ve sakladı.”
Birinci ve üçüncü evliliğini almanla yapıyor. Bu konuda insan ilişkileri önyargıların dışında bırakıyor.
Çocukların söylenenden ziyade örneğe ihtiyacı olduklarını görüyoruz. Anne kendini yetiştirmeye gayret gösterdikçe çocukları da iyi örnek, model olduğu için meslek öğrendiler ve başardılar.
Anne baba çocuğuna arkadaş gibi davranabilirse çocuklar da onlara çok şey öğretebilir, krizlerde yardım edebilirler.
Yürümeyen bir evliliği sona erdirme kararında oğlu Derya şöyle diyor:
”Bu kararı kutlamamız gerekiyor anne. Artık daha bir rahatladım. Üzerindeki yükün ağırlığından birini daha attın. Senin Efe’yle ayrılman, onunla evlenmenden daha önemli. İstersen o kutlamayı öne alalım.”
Burada yürümeyen birlikteliklere son vermenin çok önemli olduğunu tespit ediyoruz. Bununla ilgili olarak kitapta zamanın doğru kullanılması sık sık dile getiriliyor.
Doğru kararı doğru zamanda almayı öğrenme becerisi. En kötü bir karar bile kararsız yaşamaktan daha sağlıklı olabilir.
Çok zengin sosyal konuları içeren bu roman akıcı bir Türkçe ile yazılmış. İnsan manzaralarının çokluğu iyi sıralandığı için okurken sıkıcı olmuyor.
 
BETAK kadın derneğinin de bu kitaba ilgi duyması arzumdur.
İyi okumalar ve konuları tartışma dileğiyle.
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kitap tanıtım:
Depresif Ayten, Halim Demirci
Ceren Yayıncılık, 2011
ISBN 978-605-5553-02-9
Duyuru:
Friedrich-Ebert-Stiftung,
Konu: Pedagojide Sosyal İletişim Yeteneği, Şiddete karşı koyma
Bakınız: Flyer
Flyer
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.