DEMOKRASİYİ AĞLATTIK…

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bu gün aslında Atatürk’e onun devrimlerine, bilime cumhuriyete, aydınlığa, çağdaşlığa hayır dedik. Bunu sonucu görenler şimdi nasılda kıs kıs gülüyorlardır ve yarın bunu şölenler yaparak kutlamaya çalışırlarsa, işte buna ben oturur ağlarım.

Referandum seçimlerinden sonra, nasıl bir yazı yazabilirim diye düşündüm. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, sonuçlar hemen hemen netleşmişti. Hayır dememe rağmen, çok az bir farkla evet oylarının kazanacağını da biliyordum. Peki, şimdi ne olacak? Halkın neye evet dediğini bile bilmeden oyladığı bir seçim sonunda. Türkiye yeni ve çok kapsamlı bir anayasa ile buluşacak. Parlamentoda gurubu bulunan partilerin, bu kez ortak noktada buluşarak bir karar almaları kaçınılmaz olacak.

Türkiye artık gerilime olaylara ve tıkanmalara hazır bir ülke değil. Siyasi iktidar, bu sonuçlara bakarak farklı bir sistemde inatlaşırsa, yada tek adam gösterisini heyecanını yenemezse, o zaman Türkiye, yaşanan darbe yıkımlarından kalan görüntülerden, bu kez daha felaketini yaşar ve bu sonu hazırlayanlarda, o zaman bu bedelin sorumluluğunu almaktan çok, kaçacak yer ararlar. İşte asıl bu tehlikeyi görmek gerek. Şimdi zafer kazanmış gibi şölenler düzenlenecek, balkondan inandırıcılığı olmayan konuşmalar yapılacak, daha öncede Başbakan bu konuşmaları yaptı, ama verdiği hiç bir sözü yerine getirmedi.

Hırslı kavgacı öç alma duygusunun daha ağır batığı yönüyle, dilerim kurmaylarının da verdiği tahrikle, daha fazla toplumu germez ve yazımda da dediğim gibi. Fransız 14’Lui nin ”Kanun Benim”gösterisini, kendisine karşı olanlara intikam almaya dönüştürmez. Başından beri, yani Başbakan olduğu andan itibaren inanmadığım ve bir türlü kabul edemediğim biridir.

Bunu bir vatandaş olarak, açıklamaya çalıştığım düşüncemin yansıması olarak kabul edeceğini de sanmıyorum. Her vatandaş gibi tamamıyla hür irademle verdiğim kararımdır. Hala var olmayan bir demokrasi anlayışının yaşandığı Türkiye’de özde ve dolaysız bir demokrasinin yerleşmediği sürece de kaygılarım devam edecektir. Kim ne derse desin Bu ülkede artık bir Korku siyasetinin hakim olduğu gerçektir, bu korku bundan sonra daha da kendini gösterecektir.
Napolyon Bon apart ”Bir siyaset adamı, kendisini eleştirenlere karşı hoş görüyle yaklaşmıyorsa, bundan sinirlenip öfkeleniyorsa aptaldır, zira asıl kaynaşmayı sevmeyi kalkınmayı beraberliği burada yakalayamıyor demektir”sözlerini hatırladığımda bunun şimdi gereğini yapması gerekiyor Başbakanın. Ama kaygılarım şimdi daha da artıyor, inadına kafasındaki Cumhuriyetten Atatürk devrimlerinden laik anlayıştan tüm çağdaş değerlerden, inadına öç alma duygusunun daha da kabaracağıdır, geçmişteki söylediği konuşmalara baktığımda,”Laik değil ümmetçilik asıl olandır, geliyoruz sindire sindire geliyoruz ” sözleri bu kaygılarımın doğruluğudur. Tek adam olma hevesi, Küçük Amerika, yada başkanlık senaryolarına doğru bu ülke sürükleniyor. Asıl bundan sonra bilmediğimiz başka senaryolar ortaya çıkacak yavaş yavaş.

İnançların getirisinde kullanılan bir toplum ve sonuçları da bu gün ortada.”Türkiye demokrasiye dönecek, korkmayın bir şey olmayacak”diyen Başbakan, bu sözlerinin inandırıcılığını çıkıp anlatabilecek mi acaba? Yada tüm Cumhuriyetten Atatürk devrimlerinden öç alma hırsına kapılıp ülkeyi bir felaketin ortasında bırakıp, kendi çaresizliğine mi mahkûm olacak. Bekleyip göreceğiz, ama beni asıl üzense, karşısında birbirine kenetlenmiş bir sağlam muhalefetin olmaması, işte (RTE) bunu çok iyi biliyor, keşke bu gün. Referandumda olduğu gibi, ortak düşünce paylaşımını yapan bu muhalefet, diğer seçimlerde de aynı birlikteliği ülke yararına gösterebilselerdi. Bu gün AKP diye bir parti olmayacaktı.

Önümüzde çok önemli bir genel seçim süreci var, bu referandum seçimlerini kimse seçim aritmetiğine vurmaya çalışmasın. Asıl Türkiye’nin kaderini geleceğini bu seçimler belirleyecek, ama tek parti iktidarlarının ülkeye bir yararı olmayacağını, dilerim bu halk artık bunu anlayarak oyunu kullanacaktır. Sen sadece sana oy verenleri benim halkım diye kabul edersen, ülkeyi ikiye bölersin, bununda sonrasında yine felaketin habercisi olursun. Sakın ola ki Başbakan, şimdi asıl sen, kendini sana karşı olanlara da affettireceğin bir şansın içindesin, bunu sakın ola ki tek adamalık hevesiyle tüm ülkenin kaderini yok etmeyesin, benim kavgam, Atatürk’ü çağdaşlığı Cumhuriyeti bilimi yok sayanlara karşıdır, bu sen bile olsan sana da karşıyım. Bu mücadelem sonuna kadarda böyle devam edecektir. Ben aydınlığı, bilimi, çağdaşlığı, cumhuriyeti, sanatı, bilimi, edebiyatı, şiiri şairi tüm aydınlığı sonuna kadar savunmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Atatürk Türkiye’sinin bu değerlere ihtiyacı var.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.