0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

1961 yılının sonbaharında, yani 27 Mayıs’ın sonrasında yapılan ilk Genel Seçimlerden bu yana Türk siyasetini izleyen biri olarak bugünlerde son derece hüzünlü olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum.
12 Haziran Pazar günü yapılacak 24. Dönem Milletvekili Seçimi, şimdiye kadar yaşanmamış bir sertlikte ve siyasal nezaketten uzak yürütülen kampanyası ile anılacak.
Ülkemizin giderek müzminleşen en temel sorunları, ne pahasına olursa olsun iktidara ulaşma olarak anlaşılan siyasi faaliyetin acımasızca sürdürülen propaganda savaşımının gölgesinde kalmakta.

Aslında 1946’dan beri sandık başına giden bir halkın demokratik katılım ve terbiyeden yoksun bırakılması bu kampanyanın böyle yürütülmesinin en önemli nedeni bence.
Başka nedenler de sayabilirsiniz: Düşük eğitim düzeyi, bunun siyaset kurumunun esnafları tarafından istismarı, medyanın doğruları ve gerçekleri halka aktarmadaki büyük zafiyeti; tüm bunlar aslında demokratik katılımı engelleyen ve demokrasi kültürünün gelişmesini önleyen unsurlar.
İşte bu ortamda, özellikle medyanın iletişim kaygısından çok gerçekleri birilerinin çıkarları için çarpıtıcı ve dezenformasyoncu tutumuna ve yandaşı olunan partinin galip çıkması için yapılan türlü madrabazlıklara, soytarılıklara ve tutarsızlıklara tanık oluyoruz.
Ben şahsen bugüne kadar hiçbir dönemde bu denli kıran kırana ve “ya hep ya hiç” sloganı ile sürdürülen bir seçim kampanyası görmedim.
İnsanların sadece kendilerini ve ailelerini ilgilendirmesi gereken özel yaşamlarının gizlice kayıt altına alınıp ortalığa döküldüğüne bile tanık olduk.
Sorunların, çözümlerinin ve yöntemlerinin ne olduğuna ilişkin ne kadar kafa karıştırıcı söz ve davranış varsa seçmenleri etkileme adına kullanılıyor.
Böyle bir seçimden çıkacak sonucun ne kadar sağlıklı olacağını söylemek doğrusu mümkün değil.
Ha, bir de son dört yıl içinde seçmen sayımızın 11 milyon kişi artmış olduğu açıklandı Yüksek Seçim Kurulu tarafından.
Demek ki, son dört yılda 18 yaşını dolduran tam 11 milyon yeni seçmen var.
Birçok gözlemci için bu sayı kuşkulu ve daha 12 Haziran gelmeden seçimi şaibeli hale sokuyor.
Herhangi bir resmi ve kuşkuları giderici açıklama yapılmadığı için de soru işaretleri ortadan kalkmıyor.
Türkiye’nin bu seçim sürecinde demokratik sistemin hoşgörü ve karşıt olana da saygı olarak tanımlayabileceğimiz demokratik kültürden hızla uzaklaştığını görüyoruz.
Bir de ülke bütünlüğü ve Cumhuriyetin olmazsa olmaz değerleri seçim sonrasında böylesine yüksek bir hararetle, hatta daha da gergin bir şekilde tartışmaya başlanacak olursa buyurun cenaze namazına!

Dr. O. Can Ünver