DEMOKRASİ FELSEFESİ

ABONE OL
18:46 - 01/10/2020 18:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Felsefe kavramını nerede duysam ilk aklıma Berlin Tiyatrom’da Dr. Ufuk Yaltıraklı’nın düşünceye dair düşünce üretmeyi üniversite dershanelerinden alıp halka ulaştırdığı aklıma gelir. Etkinlik esnasında hem salon karartıldığı için, hem de konuşmaları kaçırmamak için not tutamıyorum. Bu nedenle her etkinlikten sonra o konuda daha çok okuma ihtiyacı duyuyorum. Yıllarca müzik dersi verdiğimden dolayı olsa gerek dinlerken konuşmacının ses tonu, rengi beni etkiliyor. Ufuk Bey’i şimdi felsefe hocam sayıyorum, üniversite yıllarında kaçırdığım bir fırsat olarak görüyorum. Berlin Hür Üniversite tamamlama yüksek tahsil seminerlerinde ders olarak öğretmenlere verilmeliydi.

 
Türkiye’de de öğretmen yetiştiren okullara öneriyorum. Bir felsefe dergisinde köşe yazılarımdan birini gördüm, ama adını yazmadım maalesef. Önemli olan okunsun, çok insana ulaşsın, gelecek nesillere örnek, faydalı olsun.
 
Matematik köyünde Ali Nesin’le konuşmamı hatırlıyorum. Köy koğuşlarından birinin adı felsefe olsun. Milet’te başlayan felsefe tarihi orada Ufuk Bey’le devam etsin. Son yapılan PISA araştırmasında matematiğin önemi tekrar gün ışığına çıktı. Dünya’nın dört bucağından üniversite öğrencileri yazın Şirince matematik köyünde çalışıyor, felsefe de öyle olmalı.
 
Felsefe akşamlarının 45 incisi çok çok güzel geçti. Haberleri okundu, ama ben köşemde bilgi verme, yorum önerilerimle tekrar hatırlatmak istiyorum. Haber, olay bilgi yayılması çok hızlı geçen bu modern küresel zamanda, zaman zaman dur demek geliyor.
 
İkinci konuşmacı Eyüp Güler Türkiye’de demokrasinin kısaca tarihini anlattı. Konu bu yazıyı dağıtırdı, bu nedenle başka bir yazıda ele alacağım.
 
Hocamız hemen hemen her felsefe akşamında Sokrates’in öğrencilerine devlet kavramını anlatırken ay ışığında, şarap eşliğinde Ege’nin cennet doğasında geceleri bile devam ettiğini hatırlatıyor. Hayalindeki devleti Platon kayıta alınca demokrasi, o hayal edilen devletin idare şekli neticesine varılıyor. Halkın kendi kendini idaresi, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu kanısını sımsıkı tutuyor idareciler.
 
Sokrates’in karanlıkta mağarada hayatında değişiklik yapmayan, aydınlığa çıkmaya korkan insanları misali unutulmamalı.
 
O halde değişim ve gelişmeye açık olmayan bir halk zamana uyamaz. Böylece coğrafya kişi ve kişilerin kaderi olmaya devam eder.
 
 
Mavi Didim Gazetesi köşe yazarı Ferhan Ercan, Parmaklar beynin dışa uzantısıdır. Yani beyin bedenin devletidir, diye bir benzetme ile anlatmış. İlk bakışta doğru, organ ve bedenin diğer kısımları ile uyum, ahenk içinde çalışırsa.
 
Kirpi ile tavşan hikâyesinde kirpi tarlanın öteki ucuna eşini koyar. Tavşan her yarı hedefe ulaştığında bir eşi, bir kendisi ben çoktan geldim, derler. Tavşan kurnazlığı anlayamaz beyni, kazanma hırsı koşu yarışına bayılıp, düşene kadar devam ettirir. Beyin ayakların haline bakmadan emre devam etti. Devlet organ ve kuruluşların sesini dinlemezse emir vere vere dikte ederek, devleti idare şekli egemenliği elinde tutan bir padişaha, imparatora dönüştürür.
 
Tarih seçimle idareyi ele geçiren, sonradan insanlık, utanç tarihi yazan diktatör olan Hitler’i hatırlatıyor. Demokrasi adı altında elinde tuttuğu otoriteyi kötüye kullandı. Uyum sağlayanlar, hayır demeyi öğrenmeyenler o idareden menfaat sağlayanlar ülkelerinde ne olduğunu anlamadı. Savaşta kaybedince halk anladığında iş işten geçmişti. Ağır koşullarda demokrasi, Amerika tarafından öğretildi. Savaşı kazanan devletler Birinci Paylaşım Savaşı’nda yapılan yok etme amacını gütmediler. Almanya’nın hayatta kalmasına izin verdiler, ayağa kalkmasına yardım ettiler.
 
Demokrasinin kuralları yapılan kanunlarla uygulanıp, pekiştirilir. Bireyin hak ve görevi tam olarak tespit edilmeli.
 
 DEMOKRASİ FELSEFESİEn küçük bir toplumda aile, dernek, grup, girişim sözcü veya başkan görevi üstlenen kişi üyelere eşit muamele yapmazsa, teker teker terkedilir. Otoriteyi, egemenliği bir kişi devam ederse bu grup, toplum gelişmeye, zamana uyamaz. O grupta, toplumda ancak emirlere uymayı kabul edenler, sürü gibi yaşamaya başlar. Baş diğer bilgileri üyelere sansür uygulayarak işine geleni bildirir. Diyelim ki dernek üyelerinden birisi arkadaşlarına bildir diye bir davetiye almışsa, başkan veya sözcü davetiye ilk kendine gelmedi diye üyelere bildirmez. Zaten o sakıncalı üye sevilmiyor, geçmişte hoşa gitmeyen davranışı ile bugün iletişimde gölge oluşturuyor olabilir.
 
En küçük cemiyet topluluk aileden başlayarak dernek, grup, inisiyatif, mahalle, kentte demokrasiyi kendi içinde uygularsa öğrenir. Şayet demokratik bir aileden geliyorsa devleti idare edenlerin, neticede hükümet edenlerin doğru uygulama yapacağı beklenir.
 
Adalet paylaşılmaz herkese gereklidir, bireyden başlar, azınlık hakları diye devam eder. Seçim yapma ile demokrasi ile idare ediliyor denemez.
 
 
 
 
Didim-Yeşilkent Yayla marketi sahibi kızarak bir tek sen yerli gazete istiyorsun, demişti. Unutamadığım tekrarladığım sözlerden birisidir. İngilizce gazeteleri görülecek şekilde koyuyor, çünkü onlar pahalı, daha iyi kazanç sağlıyor.
 
Sen diğerlerinden başkasın diyerek, sözünü isteğini değersiz kılıyor ki bir daha istemiyeyim.
 
Tek kişinin fikri, ihtiyacı da fevkalade olabilir. İşte oylamaların çoğunluğa göre sayılıp değerlendirilmesi uygulamada sorun yaratıyor.
 
Alman Sosyal Demokrat Partisi üyelerin koalisyon sözleşmesini tasdik etmesi demokraside ilk yenilik oldu.
 
Üyelerin sorumlu, bilinçli politik düşünce ve ona göre davranıp oy vermesi çok güzel bir politik eğitimdir. Ama diğer taraftan 85 milyon vatandaşın geleceğine 470.000 üyenin karar vermesi demokratik düşüncede alışma gereği duyuluyor. İyi bir örnek olacak mı, sorusuna gelecek zaman gösterecek.
 
En güzel demokrasi henüz uygulanmamış olanıdır.
 
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Devlet konusunda okuduğum kitap:
Platon Werke, Der Staat, Band III
Akademie Verlag Berlin, 1987 ISBN 3-05-000230-1
Ferhan Ercan, Makale, Yetki Kullanan Otoritedir,
arşiv: www.mavididim.com.tr

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.