DELİ BİRADER

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
DELİ BİRADER

Bir süre daha siyasi yazı yazmama kararım beni yazacağım hiç aklıma gelmeyen konulara yöneltti. Alternatif  tarih merakım çerçevesinde Deli Birader diye tanınan bir Osmanlı yazarının ilginç yaşam öyküsüne rastladım. 
1466’da Bursa’da doğan takma adıyla “Deli Birader”, Durmuş oğlu Mehmed Gazali idi. “Deli Birader”‘ medresede okudu.  Zamanın önde gelen din bilgini Fahreddîn-i Acemî’nin talebesi olan Gazali, medreselerde hocalık etmeye başladı. Bir ara zamanın hükümdarı Bayezid’in Manisa’da valilik yapan oğlu Şehzade Korkud’un maiyetine girdi, Yavuz Selim’in tahta geçip Korkud’u idam ettirmesinden sonra Bursa’ya gitti ve Geyiklibaba Türbesi’nde şeyhlik etmeye başladı. Derken sıkıldı, Sivrihisar’a geçti, kendi ifadesiyle ‘‘Sivrihisar’da her yer sivri olduğu için huzur bulamadı’’ bu defa Akşehir’deki medreselerden birinde hocalık etmeye başladı. 
GAMLARI DEF EDEN KİTAP
“Deli Birader”’i unutulmaz yapan ise Osmanlı sultanlarının kahkahalarla okuduğu kitap olarak ünlenen Kitab-ı Dâfi‘ü ‘l-gumûm ve Râfi‘ü ‘l-humûm (Gamları Def Eden Kitap)’ı yazması oldu. Medrese eğitimli yazar bu kitabının ilk bölümü nikâhın meziyetlerine ve sevişmenin faydalarına; ikinci bölüm ‘kulampara’ (aktif eşcinsel) kardeşlerin ve zampara biraderlerin arasında geçen tartışmalara; üçüncü bölüm servi boylu yalın yüzlü ve lale yanaklı oğlanlarla sohbetin zevklerine; dördüncü bölüm gümüş tenli kadınlar ve yasemin göğüslü kızlarla oynaşmanın hazlarına; beşinci bölüm, rüyalarda yaşanan bazı hallere; altıncı bölümde pasif eşcinsellerin (oğlanların) ve ne idüğü belirsizlerin iğrenç durumlarına; yedinci bölümde gidilerin (pezevenk) ve boynuzluların hikâyelerini anlatıyordu. 

İSTANBUL’DA HAMAM
Sözünü ettiğim kitabı Piyale Ağa adlı birinin isteği üzerine yazan ancak Şehzade Korkut’un eseri beğenmemesi üzerine gözden düşen Deli Birader, 1512’de Korkut’un tahtı ele geçiren kardeşi (Yavuz) Sultan Selim tarafından öldürmesinden sonra, İstanbul’a gelip Beşiktaş’ta bir hamam açmış. Bugünkü gay kulüplerinin atası sayılan bu hamamda delikanlılarla yaptığı alemler İstanbul halkının diline düşmüş. Hamamı bir anda İstanbul’un en namlı yerlerinden olmuş. Devlet büyüklerinden şairlere, en seçkin tacirlerden, sarayın üst rütbeli mensuplarına kadar başkentin önde gelen isimleri müdavimleri olmuş. Külhandaki cümbüşler dillerde, içeriye alınmayanların gönlü de külhanda kalmış. Ama günün birinde ne olduysa oldu, cümbüşlerde kantarın topuzu kaçmış.  ‘‘Filanca Efendi feşmekan Bey’in oğluyla kurna başındaymış’’ gibisinden dedikodular ayyuka çıkınca mahalleli hamamı basıp sahibinin başına yıkmış. Bizim Deli Birader de, çareyi uzaklara kaçmakta bulmuştu. 

MEKKE’DE SIĞINMA
Sığındığı yer ne ilginçtir ki, Mekke olmuş.  Burada eski mesleği olan medrese hocalığına dönen Deli Birader bir gün dostlarını davet etmiş. Onlara çeşitli ikramlarda bulunduktan bir müddet sonra rahatsızlanıp, dostlarından müsaade istemiş.  “Müsaadenizle azıcık uyuyayım, rahatsızlığım geçer” deyip bir müddet sonra uyanıp gözlerini açarak “Ey ahbaplarım!  Elhamdülillah sohbetle geldik sohbetle gittik, ülfetle geldik ülfetle gittik” demiş. Tövbe ve istiğfar edip, arkasından Kelime-i şehâdet getirerek 1534  yılında ruhunu Hakka teslim etmiş. Etrafındakiler keramet gösterdiğine inanıp, cenaze namazını Kabe’de kılıp Harem-i Şerif’in yakınında yaptırmış olduğu mescidin avlusuna defnetmişler. 


Bugün din alimlerini anlatan İnternet sayfalarında hakkında övgüler bulabildiğimiz ilginç yazarımızı, Beşiktaş’ta yaptırdığı hamamın şikâyet edilmesi üzerine söylediği şiiri ile bir kez daha analım:
 
Dostlarım, hâlim n’ola bir hâne bünyâd eyledim.
Bir aceb kasr-ı emel hatırda âbâd eyledim.
Günde otuz akçenin dört aylığın bir haftada,
Harc-ı senk ve ücret bina ve ırgâd eyledim.
Çün beter bir iş değildir onu da vakf eyleyip,
Akıbet olmuş mübârek deyü âzâd eyledim.

Ahmet İNCEL 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.