DARBEYE ENDEKSLENMİŞ SİYASET!

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Asker ve yargıyla hesaplaşan bir iktidar!
Nasıl mı demeyin! Aynen öyle..
İktidarda kalmayı darbe korkusu üzerine inşa eden bir iktidarla karşı karşıyayız…

Türkiye’nin en önemli iki kurumu olan TSK ile Yargı üzerinde çok büyük oyunlar oynanıyor. Birilerinin hedefinde bu iki kurumun olduğu, yaşanan gelişmelerden kolaylıkla anlaşılıyor. Her gün yeni iddialar atılıyor ortaya. Yargı ve TSK mensuplarının yasa dışı dinlendiği, yargının baskı altında olduğu yolundaki iddialar gündemdeki yerini koruyor.

Aynı şekilde TSK ile ilgili Darbe-Cunta iddialarına ilişkin her gün yeni ihbarlar, mektuplar, belgeler başta medya olmak üzere tüm kamuoyuna servis yapılmaya devam ediliyor. Bunları kim ve niçin yapıyor? Bir kısım medya kuruluşları da, haberlerini Ergenekon-Asker-Yargı üçgeni üzerine oturtmuş. Bunun dışındaki olup biten haberlere gözleri ve kulakları kapalı.

Yargıçların yasa dışı dinlendiği, yargının baskı altında olduğu bir ülkede, hukukun üstünlüğünden ve bağımsız yargıdan söz edilebilir mi?

Türkiye’nin güvenliğinden sorumlu olan TSK ile adaleti temsil eden Yargı’yla kimin ne alıp veremediği var? Bu iki kurumla kimin ne hesabı var?

Aslında hesap şu: İsteniyor ki, cumhuriyete, üniter yapıya, laikliğe, ulusal birliğe TSK sahip çıkmasın. Bu konuda asker sesini de çıkarmasın. Peki, bu durum kimin işine yarayacak? Elbette bölücülerin. Türkiye’nin parçalanmasını isteyen iç ve dış güçler, önlerinde en büyük engel olarak TSK’yı görüyorlar. İşte bunun için TSK’yı sevmiyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti, bütünlüğünü bugüne kadar muhafaza etmişse, bunu TSK’ya borçludur. Ancak bazı gafiller bunu görmezlikten veya anlamazlıktan geliyor.

Dünyanın hangi ülkesinin aydınları, gazetecileri, yazarları kendi askerine, ulus devlete, üniter yapıya, laik düzene bu denli karşı olur? Bu asker düşmanlığı nereden kaynaklanıyor, bunun altında yatan asıl sebep nedir? Birileri çıkıp bunu yüreklice açıklamalıdır.

Birkaç aykırı tipler çıkabilir. Ancak onlar da marjinaldir, etkisizdir. Ama asimetrik bir biçimde bu iki kurumu yıpratmak için bu denli yoğun bir çaba sarf edilmez.

TSK, Milli Mücadele yıllarında gayri nizami kuvvetlerden kurulup bu milletin bağrından çıkmadı mı? TSK, bir başka ülkenin silahlı kuvvetleri değil, bu ülkenin ve bu milletin yegane teminatıdır.

TSK ile yargıyı hedef alan saldırıların devam etmesi, milleti üzmekte ve kaygılandırmakta, düşmanları ise sevindirmektedir..

Yıpratılmak istenen Yargı da, TSK de bir gün gelir herkese, hepimize lazım olur…

Türkiye hiçbir zaman böyle gergin bir dönem yaşamadı.
Türkiye hiçbir zaman korku ve endişe dolu bir dönem yaşamadı.

TSK ve Yargı ile uğraşılacağına, ülkenin temel sorunlarını gündeme taşınmalıdır. Milyonlarca insan işsiz, insan açlık sınırının altında inliyor. Özellikle Bağ-Kur ve SSK emeklileri, Türkiye tarihinin hiçbir döneminde bu kadar mağdur ve perişan olmamışlardır.

Neymiş, açılım sekteye uğrarsa, uluslararası sıkıntı yaşanırmış. Uluslararası dediğiniz kim, ABD ve AB mi? Ülkemin insanları sıkıntı yaşamış yaşamamış kimin umuruna…

Dağdan inenlere kahraman muamelesi yapılmaya devam ediliyor. Çiçeklerle karşılanan PKK’lılar kentleri karıştırmaya başladılar bile. Bunun da adına açılımın bir parçası diyorlar.

Batı bir kez daha kendi bütünlüğe giderken kendi dışındakileri yumuşak karnından vuruyor. Etnik ve mezhep ayrımcılığını körüklerken, yerli işbirlikçiler eliyle amacına ulaşıyor.

Ne diyelim? Hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasinin işlemesi ve işletilmesi konusunda herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Günün Sözü: Karıncanın zayıflığı aç olmasını, Aslanın pençesinin olması, karnının tok olmasını sağlamaz.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.