DALDAN DALA

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kaç yıl geçti hatırlayamıyorum…
Şöyle, bir şelalenin köpüklenerek akışını 
Sabah, gün ağarmadan kapalı camlardan odamı, kulaklarımı dolduran kuş cıvıltılarını
Bulutsuz sabahların müjdesini veren güneş ışıklarını
Denizin çarşaflaştığı kıyılardan yükselen martı seslerini
Yıpranmış, boyaları dökülmüş kamyonetten cızırtılı hoparlörden ”eskici geldiii!” Bağırtılarını
Her sabah yaşlı komşunun, gıcıklık olsun diye kapısını, camlarını ardına kadar açıp, zoraki bina halkına dinlettiği Cüppeli Ahmet’in cırlak vaazlarını
Uykunun derinliğinden fırlayıp kalkan, kapısını açıp, öfkeyle çarparak kızan, akşamcı komşumun gürültü yapanları kalaylamalarını
Yazmak isterdim…

Çocukluğumu
Bayram gezmelerimizi
Akşamdan başucuma özenle koyduğum bayram hediyesi yeni kunduramı
Kitaplarımın altına serip ütülediğim lacivert pantolonumu
Önce para verecek akrabalar, sonra komşularla bayramlaşmalarımızı
El öpmelerden kazandığımız paralarla panayıra nasıl koşardık
Bunları anımsayıp 
Yazmayı isterdim…

Taş Mektebimizin azametli duruşunu
Kaçamak sigara tüttürdüğümüz Ruşen Ağanın fayton kulübesini
Kabak yazısının kuru ayazını
Sırf muziplik olsun diye neler neler yaptığımı…
Yaramazlıklarımı hoşgören öğretmenlerimi
Yararlı aydın olmayı,
Ülkemize sözle, nutukla değil, aydınlanmasına, kalkınmasına nasıl katkı vereceğimizi
Sabırla nakkaş gibi beynimize yüreğimize işledikleri ilkeleri
Korkmadan çekinmeden konuşmayı
Sorgulamayı nasıl öğrettiklerini
Dik durmayı 
Sevmeyi, sevilmeyi
Kız erkek ayırımı olmadan arkadaşlığı, dostluğu
Yar yanağından gayrı
Bölüşmeyi 
Orada öğrendik
Bunları yazamayı isterdim…

Köylerde öğrendiklerimizi uyguladık
Sevdirdik kendimizi
Sevdik onları
Yoksulluklarını kader sayıp
Şükrettiklerini
Pilli pikabımdan İhsani’nin; ( ”arkasından baltasını biledi, biledi…”)
Mahsuni’nin; (”Yiğit Muhtaç olmuş kuru soğana…”) Tükülerini dinlerdik.
Hafta sonu çoban Şaban Ağa’nın; ”Hoca senin pikabı getirde baltaları bileyelim ” Deyişini
Ve tepelerden ”Baltasını biledi, biledi” türküsünü davudi sesiyle okuyuşunu 
Seçimden seçime köye gelen politikacıların ”Bu köye bir cami yaptıralım ” seçim rüşvetine 
Köy imamı Zeki Gök ‘ün: ”Köyün camisi var. Suyu yok, su getirin!”  Tavrını
Yazmak isterdim…

Kızılırmak üzerine yapılacak köprünün kırk pare köy için değil, beş evlik mezra için yerinin değiştirildiğini öğrendiğimizde
Tüm köyleri dolaşıp temel atma törenine akın akın köylüyü örgütlediğimizde 
Okul komşum Ali Amca’nın :
”Tamam öğretmen. Sen görevini yaptın, gözümüzü açtın. Sen devlet memurusun. şimdi şu tepeden -bize Atatürk’ün Koca Tepede savaşı yönettiği gibi- seyret, sıra bizde”
Dediğinde yaşadığım o gururlu anı
Ve temel atma töreninin iptal edilişini, köprünün tüm köyler yararına yeniden değiştiğini 
Yazmak isterdim…

Sürdükleri köyden -köyleri zehirlediğim- nedeniyle Sivas Merkeze atayarak kurtulacaklarını sanmalarını 
Sivas’tan kazandığım sınavla yurtdışına gelişimizi
”Atatürk’ün Altı  İlkesi” konferansımdan sonra Münih Konsolosluğunda TİKKO’CU diye sorgulandığımı
12 Eylül Rejiminin bizi geri çağırdığında, sığınma başvurusu, sağcı bir öğretmenler derneğine üye olarak Almanya’da kalma önerisini arkadaşlarımızla nasıl reddettiğimizi
Yazmak isterdim.

Aziz Nesin’in her hafta basın savcılığına çağrılmasına üzülen bir medya patronu;  ”Gel bizim gazeteye; tabiattan, çiçeklerden , aşklardan, kuşlardan yaz. İstediğin fiatı sen belirle!” Önerisine :”Ben halkın ekmeğinden kestiği rızkından ödedikleriyle okudum. Ben onları satamam.”  Yanıtını rehber edindim.

Hele dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize yüklediği
”Muallimler;  cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfani hür nesiller ister!” Buyruğunu tamamlamadan  çiçekle böcekle oyalanmam olur mu?

Başımı belayasokacağımı, ailemi, çocuklarımı düşünmemi öğütleyenleri hiç kaale almıyorum.
Aydınlıkla-karanlığın boğazlaştığı bu günlerde fantaziye demir atarsam yalnız kendime değil, tüm değerlerime ihanet etmiş olurum, diye düşünüyorum…
Yıllarca aynı örgütte uğraş verdiğimiz arkadaşların çoğu korkudan veya başka nedenlerden yazılarımızı bile okumuyorlar… 

Ama bizi yetiştiren öğretmenlerimiz, okul arkadaşlarımız, fikir akrabalarımızdan öğrencilerimden öyle içten destek alıyorum ki, servetlere değişmem.
Nostalji yapılacak dönemler gelirse, alasını yaparız.
O günler  gelinceye kadar 

Durmak yok, mücadeleye devam!….

Yıldız AKALIN

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.