DAHA FARKINDA DEĞİL MİSİNİZ?

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ancak ramazanda rakı içmesine engel olursa AKP’ye tepki duyacağını açıklayan ilkeli Profesör Eser Karakaş, biat eden bir TV kanalında yine esip gürlüyordu.

Yandaş medyadan aldığı ulufe karşılığı saldırdığı cumhuriyet devrimlerine, pes etmiş bir kanalda da ağız dolusu çamurlarını saçmaya çıkmıştı.

Bu amansız Atatürk karşıtı zatın eşi AİHM’ ye AKP’nin avukatı olarak atanmıştı.

Ramazanda rakı içme özgürlüğüne dokundurmamayı aydın ve ilkeli olmanın olmazsa olmazı sayan bu cengâver, spor konusunda da esip gürlemesinin nedenini ve derinliğini programı yöneten bayanın çanak sorularıyla bilimsel(!) biçimde ortaya koyuyordu:

”Fenerbahçe en ağır cezaya çarptırılmalı”

”Fenerbahçe zaten Paşaların, Generallerin takımıdır.” ”Bu nedenle yok edilmelidir”

Hayda!

Adam, Fenerbahçe’nin ilk Türk isimlerle kurulmasını, kurtuluş savaşında Mustafa Kemal safında yer almasını, Anadolu’ya Kuvayı Milliye’cilere silah kaçırdığını, emperyalist saldırıya karşı savaşta yedi sporcusunun şehit olduğunu, İşgal futbol takımlarını İstanbul’da peş peşe yenerek hem Anadolu’ya hem de cepheye moral verdiğini, Mustafa Kemal’in bile cephede bu maçın sonucunu beklediğini ve Fenerbahçe’yi kutladığını içine sindirememiş.

Belki Atatürk’ün ”Ben de Fenerbahçeliyim” sözüne takılıp kalmış.

Hele bu sene sadece futbolda değil, basketbol, voleybol, atletizm, kürek ve birçok amatör dallarda bayan takımlarının bile şampiyon olduğu, cemaatçilerin borusunun ötmediği bir Fenerbahçe ”Ergenekoncu” olamaz mı?

Aziz Yıldırımla telefon konuşmasına takılan Giresunspor Kulübü Başkanının silah bulundurması en önemli delil sayılamaz mı?

Bal gibi sayılır!

Öyleyse Fenerbahçe silahlı çete örgütüdür, bu kulübün başkanı da silahlı çete örgütünün elebaşısıdır.

O zaman bu gibi çetelere meşhur Özel Yetkili Mahkemeler yani, AKP’nin önünü kapatan, eleştiren, biat etmeyen kim olursa olsun bertaraf edilmesini amaç edinen, kendi hukukunu kendi belirleyen mahkemeler bakar.

Zaten, Fenerbahçe Cumhuriyeti demekle bölücülük yapmıyorlar mı?

Bölücü aslında PKK, BDP falan değil laikçiler, Kemalistler, PKK ile savaşan, ABD’ye şaşı bakan askerlerin ta kendisidir. Fenerbahçe’de onların uzantısıdır.

Emniyet amirlerini tokatlayan, sokak ortasında askerleri sırtlarından vurup öldüren, 13 Mehmetçiği şehit eden ne PKK’dır ne de KCK’ dır.

Bu olayları yapan Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendisidir.

Katliam emirlerini verenler ise; Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Nedim Şener, Ahmet Şık ve Hastalda ve Silivri’deki askerler ve generallerdir.

Hele Perinçek gibi azılı Kemalist, laik, fanatik Türkiye Cumhuriyeti yanlısı biri olarak tehlikeli değil midir? Hücrede bile olsa ne eder eder, hücreden görünmeden çıkar Türk Askerlerini katleder, hücresine geri döner. O değil miydi on iki TIR’lık silahı sınırdan çaktırmadan Kuzey Irak’a taşıyan?

Böylelerini aslında, Fehmi Koru’ya, Şamil Tayyar’a Mehmet Metiner’e, Murtaza Türköne gibi teori üretme ve muhbirlik ustalarına soracaksınız.

Bir de şişmanlığından mı, yoksa irsi TSK alerjisinden mi askerlikten yırtan özel yetkili ve etkili eski, karanlık gözlüklü savcı Zekeriya Öz’e sormak gerekir.

Ya da Atatürk’ün kurduğu TBMM’ deki Derviş Memed’in torununa ve İngiliz işbirlikçisi, vatana haini Şeyh Said’in torunlarına sormak gerekir.

Biri Türkiye Cumhuriyeti’ni molla cumhuriyetine çevirmekle, diğeri ülkeyi parçalamakla görevli şer cephesi, dışarıda yazılıp ellerine tutuşturulan senaryolarla ülkeyi şeklen böldüler.

Şimdi resmen bölme adımını atıyorlar.

Çankaya’daki AKP’li ”Güzel şeyler olacak!” müjdesini vermemiş miydi?

PKK, seçimlere kadar kan dökmeme kıyağının karşılığını geçiş yollarına set olan TSK kışlalarına çekilmesi, onlara aman vermeyen komutanların, subayların derdest edilmesiyle almışlardı.

Komuta kademesinin tutsak edilmeyenlerini aklınca ”Topuk selamı veriyorlar” diye aşağılanması Türk Ordusuna moral vermek için mi yoksa işbirlikçilerine mesaj mı idi?

Şimdiki duruma bakarsanız gerçek amaçlarını görürsünüz.

Onlara göre güzel görünen, yurtseverler için vatana ihanettir.

Yandaş olmayan yargıçları, savcıları sürüm sürüm süründürürken, yansız olan, seni eleştiren gazetecileri işlerinden atarken, yazılmamış kitapları yasaklayıp onları zindanlara tıkarken hangi ileri demokrasiden bahsediyorsunuz.

Artık o özel yetkili mahkemelerinin cemaatin vurucu gücü olduğunu aymazlar ile Türkiye ve Atatürk düşmanları görmezler, göremezler, görmekte istemezler.

Kim olursa olsun. Suç işleyenler yargılanmalı, hukuk devleti olma yükümlülüğü ile cezalandırılmalıdır. Yazar da olsa, asker de olsa, bilim adamı da olsa, politikacı da olsa, kulüp yöneticisi de olsa yargılanmalıdır.

Ama demokratik ülkelerdeki gibi bağımsız, yansız, adalet dağıtan yargıda yargılanmalı.

12 Eylül Faşizminin geliştirdiği özel, faşizan yargılarda, cemaat yargıçlarınca değil.

Helikopter ihalesinin, Fenerbahçe Stadının yandaşlara satışına karşı konmasının neden olduğu davaları kimse yutmaz. Hele Sivas’ta diri diri yakılan aydınların katillerinin burunlarının dibinde gizlenmesini göremeyen devletin valisi, emniyeti, yargıçların nefes almasını bile izleyen aynı emniyet değil mi?

Ama yüreğinde bir damla da olsa vatan sevgisi taşıyanlar. Emperyalizmin zincirlerini kopararak bağımsız, çağdaş, bir ülke için canlarını veren şehitlerin ve onların önderi Mustafa Kemal’in kazandırdığı insan olma onurunun değerini kavrayanlar. Korktukları için sesini çıkaramayanlar, uyanın! Kendi değerlerinize sahip çıkın.

Ülke yanıyor, parçalanıyor.

Çocuklarınız kahpe kurşunlarla katlediliyor.

Sizin için mücadele edenler sürülüyor, zindanlara sokuluyor.

Daha ihanetin, acımasızlığın farkında değil misiniz?

Görün artık ihanetleri.

Uyanın artık.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.