DAĞITTIN USTA!

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Çıraklık, kalfalık, ustalık derken kendini iyice dağıttın usta.
Birikimin olmazsa, yeteneğin olmazsa, inancın olmazsa ne kalfa olunur ne de usta olunur.
İlçe başkanlığı, ilçe belediye başkanlığını bile kazanamamışken birden hoppadak İstanbul gibi dünyanın en büyük metropolünden birine belediye başkanı seçilmeni kendinde bir keramet varsaymakla ilk yanılgıyı yaptın.

Bir proje için öncelikle süper güce hizmete kurgulandın.
Dünyanın hiçbir demokrasi ile yönetilen ülkesinde olmayan bir seçim sistemi ve yasası ile yüzde yirmilik bir oy oranı ile belediye başkanı oldun.
Yani yüzde seksen İstanbullu vatandaşlar sizin o makama gelmenize karşı oy vermişti.
Orada da Baykal ve Ecevit istemeyerek de olsa Belediye Başkanı olmana önemli katkıda bulundular.
Baykal, CHP yasağı kalkınca İnönü’ye karşı devamlı kaybettiği genel başkanlığa rakipsiz olarak ulaştı.
Yaşamın cilvesi diyeceğimiz bir örnekle SHP’ye karşı bugünkü AKP’li Ertuğrul Günay’ı CHP’den İstanbul belediye başkanı adayı olarak karşınıza koydu.
Ecevit’in DSP’si de aday gösterince CHP adayı kaybetti.
Laikliğe ve cumhuriyete düşman bir görüşe -solun bölünmüşlüğü ile- tarihe ibretlik örneği sayılacak bir seçim kazandırdı.
Sol oylar yüzde otuz üç iken siz yüzde 22 oy aldınız.
Hani yalancıktan karşı olduğunuz 12 Eylül darbesini yargılamanın yolunu açacağınız yutturmacası vardı ya!
Yasa, anayasa, devlet ciddiyeti ve hukuk dinlemeyen kararlarınızı hukuk devletinin yargısı yasalara aykırı olduğu için bertaraf edince, sizde yargıyı ve yargıçları bertaraf etmeye karar verdiniz.
Aşure çorbası gibi torba anayasa değişikliği ile 12 Eylülü yargılayacağım diye boyaladığınız referanduma ne menem şey olduğunu bilmeden oy veren halk nereden bilecekti başına çorap örüldüğünü?
Dolara tapınmayı ilke edinen emzikli gazeteci tayfası ile holdinglerinin kalkanı olan medya, sizin; ”Ya biat edeceksin ya da bertaraf olacaksın.” Tehdidinizle titreyip kendinden geçerek, gerçekleri ters çevirerek halkı yalan haberlerle yanılttı.
Halen yanıltmaya da devam etmekteler.
Üstelik saflıktan mı, gafletten mi yoksa ihanetten mi bir takım soluk, dönek, liboş takımının tepine tepine ”yetmez ama eeveet!” deyip ulufe beklentisiyle canı gönülden sizi desteklediler.
İkbal beklentileri havada kaldı, avuçlarını yaladılar.
Varlığını ve bütün politik kazancını 12 Eylül Darbesine borçlu olduğunuzu elbette bilirsiniz.
Ama takiyeyi daha iyi bilirsiniz, her sıkıştığınızda da tepe tepe kullanırsınız.
Yargıyı öylesine iğdiş ettiniz ki; adaleti dağıtacak hukuk adamı bir yargıç; sizin eşeği bile aday gösterseniz ona oy vereceğini gururla ilan etti.
Hukukla eşek arasında yapılan oylamayı hukuk kaybetti!
Böylece hukuku da darmadağın ettiniz.
Bitmiş terörü, destek verdiğiniz Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti ile yeniden hortlattınız.
Çocuk katillerini çadır mahkemelerinde aklayarak devlet saygınlığını yerlerde süründürdünüz.
Teröristlerle pazarlık ettiniz, ABD hatırına iktidar bedeli verilmeyecek sözler verdiniz.
Bunları soranlara; ”Kanıtlamazsanız şerefsizsiniz!” diyerek tafra attınız.
Sonra görüntülü pazarlıklar ortaya çıkınca; ”Devlet kimi isterse görüşür” devlet adamı ciddiyetini toz duman edip paçavraya çevirdiniz..
Türkiye kâğıt üzerinde değil ama, şeklen bölünmüş durumda.
Artık terörü isteseniz de engelleyemezsiniz.
Sizin çapınız da, gücünüz de yetmez.
Bunu muhalifler değil, ”Beynimin yarısı” dediğiniz Mehmet Metiner söylüyor.
Tüm komşularla sıfır sorun diye çıktınız, tüm komşularla Türkiye’yi savaş durumuna getirdiniz.
Suriye’de işbirlikçi hainlerin başına bir Hıristiyan’ı getirerek İslamı Hıristiyanlaştırma projesinin neresinde olduğunuzu gösterdiniz.
Kankan Schröder’e; ”başbakanlık maaşım yetmiyor” diye sızlanırken, bugün Amerikan kriptolarına giren servetin, İsviçre bankalarındaki hesapların için de ”Kanıtlamayan şerefsizdir!” Demiştiniz.
Her soruya şeref restini koyacağınıza, İsviçre hükümetinden alacağınız belgeyle ABD’nin iddialarına yanıt vermek varken, siz korku salarak susturmayı yeğliyorsunuz.
CHP Genel Başkanı için kullandığın dil bırakın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, Kasımpaşalı kayıkçı deli bozuk Receb’e bile yakışmaz bir terbiye sorunudur.
PKK’nın siyasi uzantısı BDP eşbaşkanının Apo’nun heykelini dikme restine Atatürk’ün heykellerine ve CHP’ye yaptığınız seviyesiz hakaretler sizin ruh halinizin darmadağın olduğunu ortaya koyuyor.
Danışmanlarınız o makama Atatürk ve İnönü sayesinde geldiğinizi anlatmıyorlar mı?
Yoksa Atatürk’le tarihi bir koz paylaşmanız mı var?
Fırsat buldukça söylediğiniz ”Ben zaten Gürcüyüm.” derken Türk olmadığınızı vurgulamanız asla yadırganamaz. Türkiye’de birçok Ermeni kökenli vatandaşımız, Arap kökenli vatandaşımız, Kürt kökenli vatandaşımız ve de diğer kökendeki yurttaşlarımız; birçok kendini Türk sayan kişilerden daha çok bu ülkenin yurttaşı olmanın onurunu taşırlar.
Ülkede kan dökmeler, şehitler sayıları çoğaldığında hep yurtdışına çıkışınız, özellikle milli bayramlarda, Atatürk’ün ölüm yıldönümlerinde soluğu İslami Kardeşlerin arasında, ya da şeriat beldelerinde almanıza artık alıştık.
Önce ülkemizde, sonra Suriye’de mezhep ayırımcılığını şimdi belediye yasalarıyla uygulamaya koymanızla vatandaşlık ülküsünü hedef alarak ayrımcılığı körüklüyorsunuz.
Bu ülkenin kurtarıcılarına, aydınlarına, yurtseverlerine, dürüst gazetecilere saldırmakla ustalık kazanılmaz.
Ustalık, ülkenin değerlerine sahip çıkmakla, başka ülkenin çıkarları için değil, kendi ülke çıkarlarına sahip çıkarak kazanılır.
Ustalık; terbiyeyle, alçak gönüllü olmakla, haddini bilmekle kazanılır.
Şeriatçı Mursi’yi, El Kadı’yı, Barzani’yi, Talabani’yi, Hikmetyar’ı kardeş, İnönü’yü, Atatürk’ü düşman görmeniz bu ülkenin yararına değil.
O kadar pot kırmayı hüner sayıyor, ustalık sayıyorsanız:
Artık söylenecek ne söz, yakıştırılacak bir sıfat kalmadı.
Hangi birini sayalım?
Külliyen dağıttın usta!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.