CUMHURİYETİMİZ VE DEVRİMLERİMİZ
Şimdi benim sorma hakkım doğmuyor mu?
Biz; sonsuza değin korumak ve kollamak zorunda olduğumuz değerlerin neler olduğunun farkında mıyız?
Bu değerlerin bizim geleceğimizi ve varlığımızı sürdürebilmemizini olmazsa olmazları olduğunun farkında mıyız?
Bizi bu değerlerden yoksun bırakmak isteyen bir anlayışın şu andaki yönetim ve yöneticiler olduklarının, hadi adını doğru koyalım, bu tehlikenin ADALET VE KALKINMA PARTİSİ oduğunun farkında mıyız?
Bu değerleri korumak ve kollamak zamanının geldiğinin, bu görevi, içinde bulunduğumuz durum ve koşullara hiç bakmaksızın yerine getirilmesi zamanının geçmekte olduğunun farkında mıyız?
Bu değerlere saldıran dış güçlerin kimler olduğunun, bu dış güçlerin siyasi amaçlarıyla kendi kişisel çıkarlarını birleştiren içimizdeki gafillerin, sapkınların ve hatta hainlerin kimler olduğunun farkında mıyız?
Bu güçlerin, içinde bulunduğumuz şimdiki zamanda ülkenin tamamını işgâl ettiklerinin farkında mıyız?
Ulusun içine düşürüldüğü yoksulluğun ve güç koşulların, bu koşullara neden olan dışardaki ve içerdeki
güçbirliğinin, işbirliğinin, vatana ihanetin, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP), bu projenin kimin işine yaradığının ve hatta bu projenin eşbaşkanının kim olduğunun farkında mıyız?
Sizi bilemem, ama ben; bizim, azımsanmayacak bir bölümümüzün bunun farkında olmadığımızı düşünüyorum.
Bunun farkında olup göreve koşanların başlarına gelenler mi?
• Gezi olaylarında yitirdiklerimiz
• Reyhanlı
• Diyarbakır
• Suruç
• Ankara
• Sultanahmet
• Ergenekon – Balyoz – Poyraz
• Hapisteki gazeteciler
• Silopi – Cizre – Sur – Nusaybin – Yüksekova v.b.
dersem yeterli olur mu?
2002 de sıfır terörle iş başına gelen siyasî erkin 2016 da ülkeyi ne duruma getirdiğine bir bakındı hele!
Devletin en temel kurumlarının; eğitim, adalet, sosyal güvenlik, savunma, dış işleri, iç işleri v.b., ne duruma getirildiklerinin farkında mıyız biz?
Biz; ben, sen, o, siz, onlar farkında mıyız?
Ne demek mi istiyorum?
Bugün ve gelecekte başımıza gelecekler, başımıza dün gelenlerden daha acıklı ve korkunç da olabilirler.
“İçinde bulunduğumuz durum ve koşullar ne olurlarsa olsunlar; lâik, demokrat, sosyal bir hukuk devleti olarak kurulan cumhuriyet ve devrimlerin gerçek sahipleri olarak görev ve sorumluluk bilinciyle bu karşı devrimi yerle bir edelim.” diyorum.
Topla, tüfekle değil; demokrasinin kurum ve kurallarıyla…
Bunu yapacak aklımız da, gücümüz de var.
Yanılıyor muyum?
Hasan Arslan
