CUMHURİYETİ ANLAMAK

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye Cumhuriyeti birkaç gün sonra 85 yaşını dolduracak. Bu süre bir devletin yaşamında uzun sayılmaz, Cumhuriyetimizi günümüzde de “genç” olarak tanımlıyoruz. Fakat O’nu artık yaşlanmış ve ömrünü tamamlamış olarak gören, görmek ve göstermek isteyenlerin sayısı son yıllarda giderek artıyor. Bunların arasında içerde ve dışarda devlete karşı kanlı savaşımlara girişenler kadar kaleminden kan damlatarak Türkiye Cumhuriyeti’ne her gün ömür süresi biçenler de var. Tüm bu kargaşa arasında Cumhuriyet değerlerinin bundan 85 yıl önce olduğu kadar bugün de ne denli geçerli olduğu unutuluyor, en azından unutturulmak isteniyor.

Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde adeta mucizevî bir abide olarak yükselen Türkiye Cumhuriyeti, yeniden inşa edilen çok eski bir ulusun olabildiğince çağdaş ve ileri değerlerle layık olduğu yere erişmesini hedeflemişti. Bu değerler, insanı insan yapan değerlerdi. Yani, yurttaşlık bilincine sahip, eğitimli, bilimi kendisine kılavuz edinmiş ve evrensel hukuk ilkelerine saygılı çağdaş bir insan tipi… Mustafa Kemal’in ve Cumhuriyet’i kuran kadronun temel amacı buydu. Tanımı bu şekilde yapılan bireylerin oluşturduğu bayındır bir vatanda uyumlu bir toplum ve ona hizmet eden çağdaş bir devlet yapısı Cumhuriyet’in varmak istediği sonuçtu. Bu toplumun bireyleri kanun önünde eşit ve özgür olmalıydılar. Yurttaşlık bilincine uygun tutum ve ulusa bağlılık başlıca ödevleriydi. Bu idealler gerçekleştiğinde, halkın tek egemen güç olduğu çağdaş bir devletimiz, birbirine kenetlenmiş bir ulusumuz ve varlıklı bir toplumsal yaşamımız olacaktı.

Cumhuriyet’in ülküsü ve bizim Cumhuriyet düzeninden beklentilerimiz bunlardan ibarettir. Şimdi geçmişe baktığımızda Türkiye’nin yöneticileri ve halkıyla bu amaçlar doğrultusunda ilerlediğini ve önemli mesafeler aldığını, ancak başlangıçta düşünülen noktaya tam olarak gelemediğimizi söylemek mümkün. Atatürk döneminin ardından yaşanan iç ve dış olumsuzluklar, çok partili demokratik düzene geçişte ve sonrasındaki talihsiz deneyimler, siyasetin ve ekonominin çoğunlukla toplumsal gereksinmelere yanıt verememesi, ve genel eğitim düzeyinin toplumsal geriliklerimize neden olması sonucunda beklentilerimizin tam olarak yerine gelmesi mümkün olamadı belki. Fakat bu durum Cumhuriyet ülküsünün değerini ortadan kaldırmamakta, hatta O’na günümüzde ne kadar çok gereksinmemiz olduğunu düşündürmekte. Kısaca Cumhuriyet ilkelerinden uzaklaştıkça bu yurt toprakları üzerinde huzur, barış ve gönenç içinde yaşamanın olanaksız olduğu bilincini yitirmememiz gerekiyor.

Varsın dışımızdaki bazıları bize yeni giysiler biçmeye, ömrümüzün ne zaman biteceği üzerine tahminler yürütmeye ve bu ulusu oluşturanların bir arada yaşamak istemediği zırvasını yaymaya devam etsin! Ben halen yaşamakta olduğumuz güçlüklerin geçici olduğu kanısındayım. Ulusların tarihinde, insanlarda olduğu gibi, iyi ve olumsuz dönemler yaşanabilir. Uzun Türk tarihinde de inişler ve çıkışlar vardır. Türkiye, bu güçlükleri aşacak ve Cumhuriyet ülküsü yolunda bir ve bütün olarak yürümeye devam edecektir. Bunun için gerekli gücümüz ve yeteneğimiz yok olmamıştır, hatta eskisinden daha da fazladır.

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.