CUMHURİYET YAŞAYACAK AMA HANGİ CUMHURİYET!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

2007 yılında Erzincan’da Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmail Ağa Cemaati’nin izinsiz Kuran Kursu, Laik Cumhuriyeti din devletine dönüştürme çalışmaları nedeniyle soruşturma başlatınca kıyamet koptu.
Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Başsavcı İlhan Cihaner’i arayarak soruşturmaya son vermesini istedi. Cihaner’in soruşturmaya devam etmesi üzerine Cezaevleri Genel Müdür Yardımcısı Çetin Şen, Başsavcıya ‘’Böyle soruşturmalar, insanın başını belaya sokar” diyerek, tehdit etti.
Başbakan’ın ve bakanların çoğunluğunun bu cemaatin müridi olduğu göz önüne alınırsa kızgınlığın nedeni anlaşılır. Çankaya zaten Nakşi Abdullah Gül’e teslim.

İlhan Cihaner’in soruşturma kapsamında, cemaat üyelerini yargı kararıyla dinlemeye aldırdığında, Savcılık tarafından yürütülen işlem ve çalışmaların cemaat üyelerine iletildiği, Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın Adalet Bakanlığınca görevlendirileceği dinlemeye takılır. Hatta AKP’li siyasetçilerin bu cemaate bilgi aktardığı saptanır. Gerçektende kısa süre sonra Osman Şanal, imzasız bir ihbar mektubuna dayanarak, cemaat soruşturma dosyalarının kendisine iletilmesini ister. Bakanlığın baskısıyla dosyalar, Erzurum’a gönderilir. Ama Cihaner, AKP’yi rahatsız edecek bilgilere sahiptir. Militan ve özel görevli savcı ve hâkimler devreye sokulur.
Osman Şanal’ın, sadece yetkisini değil, kendisini de yok etmeyi kararlaştıran şer cephesi, yine altında ismi ve imzası olmayan bir ihbar mektubuyla, terör suçlusu konumuna getirilmek istenir.
Gerek bakan, gerek bu planın uygulayıcıları öyle gözü kara, öyle yargıya, hukuka saygısız ki, alt kariyere de bir savcıya, başsavcıyı tutuklama yetkisi verebiliyor. Savcılardan biri, Erdoğan’ın Rize’de TSK’ne hakaretten açılan davayı sürüncemede bırakarak, zaman aşımına uğramasını sağlayan kişi. Hâkim ise, boş kâğıda imza atarak, boş yerleri emniyetin ve militan savcılarca doldurulduğu kanıtlanan kararın sahibi. Başsavcının tutuklama kararını veren de aynı hâkim.
Üstelik Başsavcı geçekten büyük bir suç işlemiş olsa bile, onu yargılayacak tek organ Yargıtay’dır. Yasa böyle. Ama devir AKP devri, arkasında ABD, Soros, AB ve Humeyni kopyası Hoca fendi! Bu seferki karşı devrimci Fransa’da değil Atlantik ötesinde beside.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bakan olmadan önce, bir kamu kuruluşuna AKP’li birine usulsüz ihale verilmesini resmi yazıyla isteyen hukukçu biri! Emniyetin bir türlü izine rastlayamadığı Ali-Dibo hokkabazlığının başoyuncularından biri. Yani sicili parü-pak değil.
Adaletin Bakanı’nın meziyetlerini ifşa eden Kılıçtaroğlu veya muhalifler değil, AKP kurucusu, AKP Hükümetinde Başbakan yardımcılığı yapan Ertuğrul Yalçınbayır.

Atlantik ötesinde kurgulanıp, Türkiye’deki figüranlarca uygulamaya sokulan Türkiye’nin Laik yapısını faşist bir İslam Devleti’ne dönüştürme projesi yıllardır adım adım, yerleştirilirken, şimdi ortamın uygunluğuna emin olunmuş ki, artık her şey açıkça yapılıyor.
Kanlı mı, kansız mı, ama mutlaka olacağı ustalarınca ilan edilmiş cihat, şimdi çıraklarca yaşama geçiriliyor. Artık kansız varsayımı geçersiz kılınarak ‘’Ergenekon” davasıyla kanlı olacağında birlenilmiştir.
Ergenekon’un kasası! hastane odalarında Hipokrat yemini etmiş doktor unvani militanlarca, saf dışı bırakıldı. Daha sonra intiharlarla TSK’ne darbe vuruldu. Tayyip Erdoğan’la, Büyükanıt’ın ahrete erteledikleri ortak akit sonrası, orduyu da kozmik odalara kapatınca karşı devrime uygun hale getirildi.
Projeler, önce yandaş medyada açıkça tartışılıyor, Atlantik ötesindeki tedavisi bir türlü bitmeyen efendinin himayesindeki The Taraf’ça senaryolar tomar tomar, en azı beşbin sayfalık ipe-sapa gelmez fasiküller halinde servis yapılıyor. (Yazıcıoğlu’nu öldürdükleri belgesi ile raam altına aldıkları) basın odalarında, yazı işlerinde sözde liberal, maaşa bağlanmış yardakçılarca kamuoyunun gözleri bağlanıyor.
Zaten, 12 Ehlileştirilmişler listesindeki bu zevat şimdi daha azgınlaşarak AKP’nin yardakçılığını yapmakta.
Taha Akyol, Nazlı Şirin Ilıcak, Şamil Tayyar, Yandaş Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can Ali Bayramoğlu, Murtaz’er Türköne ve Ahmet Altan’la ne paha karşılığı yaptığı şimdilik bilinmeyen NTV’nin ikili silahşörü hükümete can siparane destek çıkarak hukuka onurlu! Katkılarda bulunuyorlar. Dinci Medya bazen bu liboşlardan bile sönük kalıyor.
HSYK, yetkisini kullanarak, Erzurum’daki hukuk darbesine el koyuyor ve yetkilerini aşan savcıların yetkilerini kaldırıyor. Adalet Bakanı ve yetkisiz savcılar, hukuku ayaklar altına alarak, şark kurnazlığı utanmazlığı ile Cihaner ile ilgili dosyayı gizli tanık, pazarlıklı tanık konusunda sabıkalı Ergenekon savcılarına ulaştırıyorlar. Hiçbir noktayı boşlukta bırakmıyorlar.
Ne diyor AKP’nin Maraş Milletvekili Avni Doğan: ‘’ Emin olun, hepsini fişliyoruz, hepsinin kökünü kurutacağız” Kim bu fişlenenler? Laik Cumhuriyetten yana olanlar.
Liboşların ikide bir; Laikler- Anti Laikler derken meğer bunu vurgularlarmış. Fişlemeye isim vererek katkıda bulunuyorlardır.

Artık kartlar açık oynanıyor. Özel atanmış, özel görevli tarikatçı militan savcılar, Laik Cumhuriyetin savcılarına saldırıya geçti. Laik Cumhuriyetçiler, yurtseverler, Atatürkçüler, hukukçular, işçiler, memurlar, eczacılar doktorlar, Türk Silahlı Kuvvetleri savunmadalar. Ülke, şeriat yanlılarınca işgal altında.
Hukuk ayaklar altında.
Laik Cumhuriyet’e ve hukuka karşı saldırı son aşamaya geldi.
Eğer sahip çıkamazsak, yarın çok geç olacak.
Zaten CUMHURİYET’e dokunmayacakları sözünü veriyorlar!
Ama, küçük bir değişiklikle. AKP’nin yandaş ve candaş yobazları ve liboşları koro halinde anons edecekler:
Burası, ‘Türkiye İslam Cumhuriyeti!”
Teslim olacak mıyız?
Korku seline kapılıp susup kalacak mıyız?

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.