CUMHURİYET NEREYE?

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Önce devlet kadrolarını imamlarla işgal ettiler.

İmam Hatiplilerle, cumhuriyetle sorunu olanlarla doldurdular.

Hastanelerde doktor kıyafetli tarikat müritlerini başköşeye yerleştirdiler.

Hastalar ilaç, doktor beklerken nalınlarını tıkırdatarak tuvaletlerde abdest almaya koştular.

Toplu namaza durup, dualar ettiler.

Devir değişti ya, laiklik maiklik sökmez artık.

TRT, TİBUTAK siyasi islamın emrine sunuldu.

Bakanlıklar tarikatların gücü oranında paylaşıldı.

23 Nisan bayramında Türkiye Büyük Meclisinde, Atatürk’ün makamına, ilkokul öğrencisi niyetine sakalları çıkmış İmam Hatipli genci çıkardılar.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramını sulandırdılar.

Derviş Mehmed’in torunu açık saçlarıyla kız öğrenciyi çıkaracak değildi ya.

Birde kutlu doğum haftası uydurdular.

Bunlar hicri takvimi de değiştirdiler.

Artık kutlu doğum haftası her yıl 23 Nisanda kutlanıyor.

Menemen’de Kubilay’ı anma gününe devleti almadılar.

Cumhurbaşkanı o günü hatırlamadı.

Üzüntüden mi?

Yoksa torun yoldaşa dedesinin acısını hatırlatmamak için mi?

Beraber yollara çıkınca raconunu da uygulayacaksın.

Meclis başkanlığına Derviş Mehmed’in torununu inadına getirdiler.

Çankaya’ya da dindar olma ayrıcalığı olsun dediler.

YÖK’ü yok etmek için cihat çağrısı bile yaptılar.

Kahrolsun, yıkılsın dediler.

Bir fırsatını buldular, ilim yuvalarını darmadağın ettiler.

Başına da Tarikat tetikçisinin getirdiler.

Yeminlerini unuttular:

‘’Yıkmayalım, Medreseleştirelim” dediler.

Bilim kafese, gık diyeni kodese yolladılar.

Suçları aynı.

Tornadan çıkmış gibi.

Emniyette yazılıyor, özel savcılarca okunuyor.

Hâkimler tek tip, bıyıklar badem, ya da kara gözlükler.

Gereği düşünüldü:

‘’Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek. Hükümeti cebren devirmeye teşebbüs!”

Deliller ise toprağa gömülmüş mühimmatlar.

Basılmamış kitaplar.

Mühimmatlar seneler önce gömülmüş. Gazetelere sarılmış ama ne paslanma ne küflenme!

Nasıl mühimmatlarsa? Ermiş cesetleri sanki mübarekler.

Gazeteler ise suçluların hapsedilmelerinden yıllar sonrasının tarihinde.

Bu keramet mühimmatlarda mı, yoksa mümin emniyetçiler mi?

Sonra açıkça biat çağrıları…

ABD, Ortadoğu’ya, Afrika’ya şekil verirken onlar Türkiye’ye şekil vermeye kalkıştılar.

Medya ehlileştirildi.

Gazeteler imama teslim.

Hık-mık ettin mi ocağın söner.

Müfettişler, hesaplar, kitaplar sonra sermayen kadar ceza…

Ya bertaraf ya da taraf olacaksın.

Olmayanlar kapı dışarı.

Olmadı Silivri…

Hem orda hem burada olamazsın.

Olmaya kalkanlara yaptırımlardan seçme özgürlüğü var.

Ya kırk katır ya da kırk satır.

Profesörlük tezinin aşırma olduğu kanıtlanan, profesörlük unvanı elinden alınan, Danıştay’a yaptığı itirazı reddedilen Ömer Dinçer AKP’nin ödüllendirilerek Milli Eğitim Bakanı yapıldı.

Ömer Dinçer bakan olmadan önce ‘’Laiklik, Cumhuriyet, Atatürk yerine İslami kuralların geçerli olduğu bir devlet şekli” önermişti.

Şimdi o amaçlarını yaşama geçirmeye başladılar.

Zaten epey yol aldılar.

Cumhuriyetten geriye ne kaldı?

Milli bayramlar!

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

Hem padişahlığın hem de hilafetin sonunu hazırlayan kara gün.

Van depremini bahane ettiler, ‘’ Yastayız, bayram bizim neyimize” dediler.

Bayrakları, flamaları bodrumlara tıktılar, sonra cümbür cemaat düğünlerde çiftetelli oynadılar.

Atatürk’ün Ankara’ya gelişini her yıl askerler, zeybekler Ankara caddelerinde o günleri canlandırırlar.

Vali’yi devreye soktular, askeri caddelerde halkın alkışlamasını engellediler.

‘’O asker değil mi çarşafı, peçeyi kaldırıp kadını söz sahibi yapan?”

Sıra geldi 19 Mayıs’a…

Hem ayrılıkçıların, hem Pontus kalıntılarının kara günü.

O tarih değil mi kurtuluş savaşının başlangıcı?

Yani işbirlikçilerin, molla bozuntuluların nefret duydukları tarih.

Ülkenin her yanında gençliğin, Atasını coşkuyla, şenliklerle anması kimlerin uykularını kaçırıyor?

Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği cumhuriyeti nasıl kollamasını, nasıl korumasını öğütlediği bu bayramlar tehlikelidir.

Hemen bahaneyi buldular.

Mayıs ayında, mayısın sonunda kar-boran! Altında gençleri soğuktan kurumak gerekir dediler.

Çaresi?

Çaresi 19 Mayıs bayram olarak stadyumlarda kutlanamaz, yassaktır!

Zaten gençler de gönülsüzmüş!

(İzinsiz kuran kurslarına körpecik çocuklar sanki gönüllü gidiyorlar!)

Öyle kızlı erkekli düğün bayram etmenin sırası mı?

Onun yerine yurdun dört yanından derlenen öğrencileri ihramlara büründürüp Umre’ye götürmek en iyisi değil mi?

Eğer üzülenler, illede bu bayramlar kutlansın diyenler varsa?

Tamam kutlansın. Bu ülkede demokrasi var.

Her okulda çoluk çocuk,

Analar, babalar,

Mevlithanlar mevlit okurlar.

Bizde ilahilerle

Hocafendinin Kutlu doğum haftasını kutlarız.

Allah kabul etsin!

Âmin!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.